Fragile identities: Prostitutes as signifiers of patriarchy and heteronormativity in Turkey
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bir terim, bir yafta olan 'fahişe', erkek egemen sistemin yarattığı ve tekrar tekrar ürettiği bir nesne, bir araç ve bir özne olarak hem bu erkek egemen sistemin içinden konuşmakta hem de onu deşifre etmektedir. Dinin toplumsal gündelik hayat pratiklerine sindiği ve kültürün kanunlarüstü şekillendirici bir mekanizma olduğu bir toplumda kadın bedeninin varlığı ve özneliği bu erkek egemen ideolojinin izin verdiği kadardır. Hakim ideolojinin dışında kalmış ya da bırakılmış fahişe bedeni ya kendisine dayatılan kurban kimliğine sarılacak ya da güç sahibi bir özne olarak mekanizmanın bir dişlisi olacaktır. Bu çalışmada incelenen röportaj alıntıları fahişelerin kurban söylemini bir varolabilme aracı olarak yeniden ürettiğini ve bunu yaparken evlilik ve annelik gibi kadın tanımının 'zorunlu' öğelerini bir eksiklik, bir nostalji ya da bir ütopya gibi tasvir ettiklerini ortaya koymaktadır. Hayatlarındaki erkekleri ya kutsal ve dokunulmaz figürler ya da boyun eğmeleri gereken güç sembolleri olarak gören bu kadınlar tam da hakim ideolojinin erkek arzusunun tatmini için ürettiği sürdürülebilir ve susturulabilir kaynak görevini görür. Çalışmada bu kurban söylemini bilerek ya da bilmeyerek reddeden kadınların röportajları incelendiğinde onlar için güç sahibi olmanın tek yolunun eril gücü benimsemek ve bir zalime dönüşmek ya da erkeksileşmiş bir kadın haline gelmek olduğu görülmektedir. Dolayısıyla da fahişelerden güç sahibi kadınlar ya da erkek egemenliğe ve heteronormativiteye karşı bir güç olarak bahsetmek hala bir ütopya olarak durmaktadır. 'Prostitute', being a term or a stigma, both talks through the mouth of patriarchal system and deciphers it as an object, a tool and a subject created and reproduced by this very system over and over again. In a society where religion has penetrated into the social everyday life practices and where culture works as a shaping mechanism beyond law, female body can claim existence or agency only as much as the hegemonic patriarchal ideology consents. Prostitute body which has deliberately detached itself from or been cast out of the dominant ideology has to either embrace the 'victim' identity exposed to her or become one of the gears of the mechanism as a power holding subject. The extracts from the interviews studied in this work reveal that prostitutes reproduce the victimization discourse as a way of realizing their social existence and by doing that they describe the 'essential' elements of womanhood definition such as marriage and motherhood as a lack, nostalgia or a utopia. Those women see men in their lives either as sacred and untouchable figures or as symbols of power to succumb to. Therefore, they serve as the sustainable and suppressible source created by the patriarchal and heteronormative ideology to satisfy male desire. When the interview extracts of the prostitutes who reject the victimization discourse, knowingly or not, are analyzed, it is seen that the only way to get empowered for them is to appropriate masculine power and become an oppressor or a masculanized woman. Thus, it still remains a utopia to talk about prostitutes as empowered women and a counter-power against patriarchy and heteronormativity.
Collections