Conceptual and factual relativity and realism: A Theory of absolutism regarding microphysical facts and concepts
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Literatürde Hilary Putnam'ın `Carnap ve Polonyalı Mantıkçı` ve Ernest Sosa'nın `Gerçekliğin Patlaması` adı verilen argümanlarından doğan kavramsal görelilik, Donald Davidson'un karşı çıkışlarına rağmen geçerli bir fenomen, ancak Michael Lynch'in iddia ettiği gibi olgusal göreliliği de gerektirmiyor. Ayrıca, Lynch'in pozisyonu kendi savunduğu gibi metafizik ve aletik realizmle de uyuşmuyor. Olgusal görelilik hakkındaki daha önceki pozisyonlar ya tüm olguların göreli olduğunu, ya da hiç birinin göreli olmadığını savundu. Yalnızca Ernest Sosa yalnızca felsefi olarak soyutlanmış olguların mutlak olabileceğini savundu. Ben Sosa'nın bu heptenci olmayan yaklaşımını aldım ve kendi alternatif mutlak olgu anlayışımı oluşturdum. Benim teorime göre, David Armstrong'un fizikselci ve doğalcı metafiziğinde ideal mikrofiziksel ve bağımlı-öncül olarak tanımlanmış olgular, olgusal gerçekliğin mutlak kısmını oluşturmaktadır. Ancak Armstrong'dan farklı olarak ben göreli ve mutlak olgular arasında tek yönlü, karşılıksız bir bağımlı-ardıllık ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Aynı asimetrik yapıyı temsil edecek şekilde, mutlak olgular göreli cümlelere yalnızca tek yönlü olarak karşılık gelerek doğruluk ilişkisini oluşturuyor. Ayrıca göreli kavramsal şemalar mutlak kavramsal şema içinde tek yönlü olarak ölçülebilir durumda. Bütün bu meselelerle uğraştıktan sonra, bu tez taze bir olgusal gerçeklik, doğru-yapıcılık ve kavramsal şema anlayışı önerir hale gelmekte. Ancak bunu yaparken en baştaki kavramsal göreliliğin metafizik ve aletik realizmle uyumlu olduğu fikrini de korumakta. Conceptual relativity emerges from Hilary Putnam's argument referred to as `Carnap and the Polish Logician` and Ernest Sosa's argument referred to as `the Explosion of Reality`. It is a genuine phenomenon despite Donald Davidson's rejections, but it does not entail factual relativity as Michael Lynch argues. Furthermore, Lynch's position is not compatible with metaphysical and alethic realism as he claims. Previous positions defending or rejecting factual relativity claim either all of the facts are relative, or none of them are. Only Ernest Sosa argued that solely philosophically abstracted facts are absolute. I take his lead of non-maximalism regarding factual relativity and offer my own alternative as absolute facts. My theory offers that what is referred to as ideal microphysical subvenient first-order facts in David Armstrong's physicalist and naturalist metaphysics should be the only absolute part of the factual reality. But unlike Armstrong, I argued for a one-way, non-reciprocal supervenience between the first order and second order facts. Similarly exhibiting an asymmetrical structure, absolute facts do not correspond but respond to relative propositions while generating truth. Also, relative schemes are not commensurable with the absolute scheme, but they are mensurable in it. Dealing with all these issues, the thesis becomes an introduction to a brave new theory of factual reality, truthmaking and conceptual schemes, still maintaining the initial idea of compatibility between conceptual relativity and metaphysical and alethic realism.
Collections