Sistem ve kriz: `sistemsel kriz` ve uluslararası sistemin yeniden kurgulanması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Küreselleşme sürecinde toplumsal krizlerin güçlendiği ve hızlandığı algılaması giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak krize dair varolan iyimser ve kötümser bakış açıları krizin dinamiklerini ve toplumsal düzen üzerindeki etkilerini anlamak için yetersiz kalmaktadır. Küreselleşme sürecinde kriz durumunun nesnel olarak değerlendirilebilmesi için termodinamiğin ikinci yasasının öngörülerini ve kaos/karmaşık sistemler yaklaşımlarının sistemsel dinamiklere dair bulgularını dikkate alan yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bu çalışmada toplumsal düzenlerin kurulması, korunması ve çözülmesine dair yeni bir kuramsal-kavramsal çerçeve geliştirilmeye ve küresel düzen de dahil olmak üzere toplumsal düzenler ve bu düzenleri etkileyen krizler açıklanmaya çalışılmıştır. Kriz durumunun varoluşun asıl durumu olduğu ve düzen olarak adlandırılan zaman mekansal sürekliliklerin oluşturulmasının hakim kriz durumunun enerji kullanımı yoluyla baskılanması ile mümkün olduğu görülmüştür. Enerji akışındaki ve/veya düzeni kuran mekanizmalardaki sorunlar nedeni ile düzenin sürekli olarak yeniden kurulması mümkün olmadığında, kriz kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Sistemsel karmaşıklaşma sistem içinde her zaman varolan doğrusal olmayan dinamikleri güçlendirdiği için krize yatkınlığı arttırmaktadır. Bu çerçevede, bir sistemsel birleşme-bütünleşme süreci olan küreselleşme süreci varolan düzen kalıplarını karmaşıklaştırdığından sistemleri krize daha yatkın hale getirmektedir. Sistemsel kapanma ve çoklu kriz unsurlarının etkileşiminin oluşturduğu kriz sistematiği bu yatkınlığı daha da güçlendirmekte ve küreselleşmenin krizini üretmektedir. The perception that globalisation process has strengthened and accelerated the societal crisis is progressively spreading out. However, the existing optimistic and pessimistic approaches on crisis are inadequate for understanding the dynamics of the crisis and their effects on the societal order. In order to evaluate crisis within the globalisation process, a new approach that incorporates the prudences of the second law of thermodynamics and the discoveries of the chaos/complexity theories on system dynamics is needed. This study has aimed to develop a new conceptual-theoretical framework related to creation, preservation and dissolution of societal order, and to explain societal orders and the crisis that affected them. It is understood that crisis situation is the actual state of existence and the creation of spatio-temporal continuities, which are called order, becomes possible by the supression of dominant crisis state by using energy. If it is not possible to recreate order incessantly, due to problems in energy flow or in mechanisms that cretae order, the crisis emerges spontaneously. Increasing complexity of a system increases its proclivity to crisis as it strengthened the existing non-linear dynamics. In this respect the process of globalisation, which is a systemic integration process that increases the complexity of the existing order patterns, increases the predisposition of systems to crisis. Systemic inclosure and the crisis systematic created by multiple crisis components strengthened this proclivity and generate the crisis of globalisation.
Collections