Malign epitelyal over tümörlerinde metastaz supresör genlerin ekspresyon düzeylerinin belirlenmesi ve MDR1 geninin ilaç dirençliliği üzerine etkisinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Epitelyal yumurtalık kanserleri jinekolojik kanserler içinde ölüm oranı en yüksek olanıdır. Hastalık erken evrede belirti vermez ve hastaların en az 2/3' si tümörün karın bölgesine metastaz yaptığı ve 5 yıllık sağ kalım oranlarının % 20' den daha az olduğu evre III ve IV gibi ileri evrelerinde tanı alır. Hastalığın yüksek ölüm oranına sahip olmasında başlıca; hastalığın ileri evrelerde belirlenmesi, tanı sırasında metastazın gerçekleşmiş olması ve ilaç dirençliliği gibi mekanizmalar rol oynamaktadır. Bu çalışmada; metastaz baskılayıcı genler olarak bilinen NM23-H1, KAI1 ve MAP2K4 genlerinin malign epitelyal yumurtalık tümörünün karın bölgesine metastazındaki rollerinin ve çoklu ilaç dirençliliğinden sorumlu olduğu bilinen ABCB1 genindeki g.3435C>T polimorfizminin epitelyal yumurtalık kanserlerinde ilaç dirençliliğindeki rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Malign epitelyal yumurtalık tümörlü 50 olguda cerrahi işlem ile elde edilen normal, primer tümör ve metastatik tümör dokularında Q-RT-PCR tekniği ile NM23-H1, KAI1 ve MAP2K4 genlerinin mRNA düzeyleri belirlenerek gen ifadesindeki değişimler belirlendi. ABCB1 geni g.3435C>T polimorfizminin varlığı PCR-REA yöntemi ile belirlendi ve hastalıksız yaşam süresi ve yan etkiler gibi klinik parametrelerle birlikte değerlendirildi. Genel olarak NM23-H1 ve KAI1 genlerinin ifadelerinin normal dokuya kıyasla primer tümör ve metastatik tümör dokularında arttığı, MAP2K4 geninin ifadesinin ise azaldığı belirlenmiştir. Ancak sadece MAP2K4 geninin hem karın bölge metastazı olan hem de lenf düğümü metastazı olan olgularda sadece karın bölge metastazı olan olgulara göre analizi istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. NM23-H1 ve KAI1 genlerinin metastaz baskılayıcı rolleri diğer birçok kanser tipinde gösterilmiştir ancak yumurtalık kanserindeki rolü belirsizdir. NM23-H1 ve KAI1 gen ifadelerinin daha önce de bildirildiği gibi hastaların bir kısmında arttığı, geri kalanlarda ise azaldığı ya da değişmediği belirlenmiştir. Bu genlerin ifadesinin yumurtalık kanseri metastazında diğer kanser tiplerine zıt olarak artması, bu genlerin farklı dokularda farklı şekillerde metastaz baskılayıcı mekanizmalarda rol alabileceklerini gösterebilir. Hem primer tümör hem de metastatik tümör dokularında MAP2K4 geninin ifadesindeki azalma, MAP2K4 geninin yumurtalık kanserinin oluşumunda ve metastazında baskılayıcı rolünü göstermektedir. Yumurtalık kanseri metastazını baskılamak ve hastalığın tekrarlama riskini azaltabilmek için MAP2K4 fonksiyonunun yerine konmasını hedefleyen tedavi yaklaşımları yumurtalık kanserinde ölüm oranlarının azaltılmasında önemli olabilir. Çalışmamızda ayrıca; ABCB1 geni g.3435 T/T genotipi ile hastalıksız yaşam süresinin kısalması arasında bir ilişki belirlendi. Bu bulgu; değerlendirilen hasta sayısı az olmakla birlikte TT genotipinin kötü prognoz ile ilişkili bir belirteç olarak tanımlanmasını sağlamaktadır. ABCB1 geninin 3435. pozisyondaki T varyantının hangi mekanizma ile hastalıksız yaşam süresinin kısalmasına neden olduğunun belirlenmesi aynı zamanda bu bulgunun kullanışlılığını desteklemek açısından aydınlatılması gereken bir konu olarak kalmaktadır. Epithelial ovarian cancer has the highest mortality rate among gynecological malignancies. Disease is generally asymptomatic in early stages, and 2/3 of the patients are diagnosed at advanced stages as stage III and IV in which disease spread beyond the pelvis and 5 years survive rate is less than 20 %. The leading reasons for high mortality rate are late diagnosis of the disease, existence of metastasis at time of diagnosis, and high recurrency rate because of drug resistance. In this study, we aimed to determine the role of NM23-H1, KAI1, and MAP2K4 genes known as metastasis suppressors in abdomino-pelvic metastasis of epithelial ovarian cancer, and to determine the impact of ABCB1 g.3435C>T polymorphism which is associated with multi-drug resistance on drug resistance occurring in epithelial ovarian cancer. Surgically obtained normal, primary tumor and metastatic tumor samples from fifty patients with malign epithelial ovarian tumor were involved in this study. The changes of mRNA levels of NM23-H1, KAI1, and MAP2K4 between three different tissues were determined using Q-RT-PCR. ABCB1 g.3435C>T polymorphism was genotyped by PCR-REA techniques, and it was correlated with some clinical data as disease free survive and recurrency. Elevated mRNA levels of NM23-H1 and KAI1 genes were detected, while lowered mRNA level of MAP2K4 gene was detected in primary tumor and metastatic tumor tissues compared to normal tissue. But these findings were not statistically significant. On the other hand, it was statistically confirmed that MAP2K4 expression level decreased in primary tumor sample compared to normal tissue in patients with omental metastasis and lenf node positive to those in patients with omental metastasis positive and lenf node metastasis negative. Even though it is clear that anti-metastatic role of NM23-H1 and KAI1 genes in many cancer types, it is not completely elucidated in epithelial ovarian cancer. Despite of insufficient number of patients involved in this study, increases in some part of the patients and decreases or no changes in the others were detected conformingly the literature. While lowered expression levels of NM23-H1 and KAI1 genes has been detected in other cancer types, detection of increased expression levels of these genes in ovarian cancer may imply that they show metastasis suppressor effect with different mechanisms in different types of cancers. Decreased expression levels of MAP2K4 gene in primary tumor and metastatic tumor tissues could support both of tumor and metastasis suppressor roles of MAP2K4 gene in epithelial ovarian cancer. Based on this finding, therapeutic approaches aiming to replace the MAP2K4 function can suppress metastasis and lower the recurrency risk of the disease, and may help us to decrease the high mortality rate in epithelial ovarian cancer. In this study; we have also found that there is an association between ABCB1 g.3435T/T genotype and lowered disease free survive. This finding shows that T/T genotype might be marker pointing out poor prognosis. Mechanisms explaining how ?T? variant at position 3435 in ABCB1 gene can lead shortened disease free survive remains elusive. Clarification of these mechanisms is required to support the validation of effect of ?T? allele on poor prognosis.
Collections