Akılcılık ve aydınlanma bağlamında İbn Rüşd`ün felsefe tasavvuruna modern yaklaşımlar: Muhammed Abid el-Câbirî örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Muhammed Âbid el-Cabirî'nin İbn Rüşd felsefesini ele alan İslam felsefesi çalışması, günümüz İslam felsefesi araştırmaları ile tarihteki İslam felsefesi arasındaki ilişkinin karmaşık boyutlara sahip olduğunu gösteren bir çalışmadır. Cabirî, epistemolojik iddia taşıyan yapısalcı metodolojisini, genelde İslam felsefesine özelde İbn Rüşd felsefesine uyguladığında epistemolojisini yönlendiren ilişkinin gelenek-modern ilişkisine nüfuz eden akılcılık ve aydınlanma kavramlarıyla kurduğu ilişki olduğu görülmektedir. Üç katmanlı yapısalcı metodoloji olarak ilk yapısalcı çözümlemede İbn Rüşd'ün İslam tarihindeki yerini ve ilmî kişiliğini akılcılık ve aydınlanmanın tarihî varsayımlarıyla belirlemeye çalışır. İkinci katmanında ise İbn Rüşd'ün biyografisine yönelik tarihsel bilgileri tespit ettikten sonra İbn Rüşd'ün mevcut bilimsel sistemlerle ilişkisi üzerine epistemolojik kopma kavramını tasdik etmeye çalışır. Üçüncü katmanında İbn Rüşd felsefesini Mağribî bilinçdışını oluşturan ve epistemolojik kopma noktasını teşkil eden din-felsefe ayrılığına dayandırır. Böylece laik eğilimli bir İbn Rüşd epistemolojisini kurma niyetini ortaya koyarak oryantalistlerin İbn Rüşdçülüğüne yakınlaşır. Cabirî'nin çağdaş epistemolojiden ödünç aldığı kavramlara yeni mana yüklemesi, onun metodolojik olarak pragmatik tarafını gösterse de bu durum aynı zamanda çağdaş epistemoloji konusundaki birikimi ile İslam felsefesi ve İslamî ilimler konusundaki birikiminin arasındaki uyum problemini gösterir. Dolayısıyla o, iki taraf arasında uyum sağlayabilmek için birinin galip gelmesini tercih ederken epistemolojik kopma kavramına sığınarak ideolojik davranır. Neticede Cabirî'nin İbn Rüşd felsefesi hakkındaki epistemolojik kopma kavramı, bilgi sistemini en fazla zorlayan kavram olmuştur. Muhammed Âbid al-Jabirî's work on Ibn Rushd's philosophy is one example showing the complex dimensions of contemporary research on the history of Islamic philosophy. It is understood that the motivating factor behind Al-Jabirî's epistemological stance, which is broadly situated within structuralism, when applied to Islamic philosophy in general, and more specifically to Ibn Rushd's philosophy, is his understanding of the concepts of rationalism and enlightenment as pertaining to tradition and modernity. In the first analysis of his three-tiered structuralist methodology, he attempts to determine Ibn Rushd's position and his scientific personality within Islamic history based on the historical assumptions of rationalism and the enlightenment. On the second level, after clarifying the historical dimension of Ibn Rushd's biography, he tries to interpret Ibn Rushd's approach to different scientific paradigms with his concept of an 'epistemological break'. And finally on the third level, he bases Ibn Rushd's philosophy on the separation between religion and philosophy, which he believes constitutes the Maghribi unconscious that is the source of the epistemological break. In so doing he shows his intention of constructing a secular leaning interpretation of Ibn Rushd's epistemology and comes closer to Orientalist Averroism.Al-Jabirî's use of terms from contemporary epistemology while giving them new meanings clearly shows the pragmatic element of his methodology. At the same time this also indicates the incompatibility problem between his knowledge of contemporary epistemology and that of classical Islamic philosophy and Islamic sciences. In order to bring the two sides in accord, Al-Jabirî shows an ideological approach and lets one side dominate the other, making use of his concept of an epistemological break. In conclusion it can be said that Al-Jabirî's reading of Ibn Rushd's philosophy through the lens of an epistemological break is the weakest point in his theory of knowledge.
Collections