Bazı kanal dolgu tekniklerinde dolgu maddelerinin apikal sızıntı ve kanal duvarlarına adaptasyonunun incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Başarılı bir endodontik tedavinin amaçlarından biri de kök kanal boşluğunun inert bir madde ile doldurularak apikal bölgede hermetik bir tıkanmanın sağlanmasıdır. Ingle, endodontik başarısızlıkların % 60'ının kanalların iyi doldurulmamasından kaynaklandığını bildirmiştir. Güta-per- ka 1867 yılından beri kullanılan bir kanal dolgu maddesi olup, birçok tekniklerle uygulanmaktadır. Bu tekniklerde amaç daha iyi bir apikal tıkaçlama sağlanmasıdır. Bu tekniklerden en fazla kullanılan lateral kondensas- yon tekniğidir. Ancak bazı araştırmacılar, bu tekniğin homojen bir dolgu sağlamadığını ve kanal duvarlarına iyi adapte olmadığını açıklamışlardır. Son yıllarda termoplastik enjeksiyon güta-perka teknikleri tanıtılmıştır. Bu tekniklerde güta-perkanın akıcı olması sağlanarak, kanalın irre- guler kısımlara girebildiği ve iyi bir tıkaçlama yaptığı açıklanmıştır. En son olarak Johnson termoplastik bir dolgu olan ThermafiPi piyasaya sunmuştur. Thermafil, alfa fazlı güta-perka ile örtülü metal içermektedir. Çalışmamızın I. bölümünde lateral kondensasyon, Ultrafil ve Thermafil tekniklerinin apikal sızıntısı ve EDTA uygulamasının apikal sızıntı üzerine etkisi incelenmiştir.Bunun için 60 adet tek köklü diş Calcinase (EDTA) uygulandıktan sonra Grossman patı ile beraber lateral kondensasyon, Ultrafil, Ther- mafil teknikleri ile doldurulmuşlardır. 60 adet diğer bir grupta EDTA uygulanmadan aynı teknikler ile doldurulmuşlardır. 6 adet dişte pozitif ve negatif kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Dişler sıçanların sırtına implante edilerek 3 ay süre ile doku ve doku likitlerinin etkisi altında bırakılmışlardır. Daha sonra dişler % l'lik metilen mavisinde 2 hafta süre ile bekletilmiş, şeffaf hale getirilmiş ve steromikroskopta incelenmiştir. Bütün gruplara EDTA kullanılmasının apİkal sızıntıyı anlamlı derecede azalttığı görülmüştür. EDTA kullanılmayan grupta en az mikrosızıntı Thermafil, en fazla lateral kondensasyon grubunda rastlanırken, lateral kondensasyon ve Ultrafil ve Thermafil arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. EDTA kullanılan grupta en az mikrosızıntı Ultrafil grubunda rastlanmış ve lateral kondensasyon ile Ultrafil ve Thermafil grupları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. EDTA kullanılan ve kullanılmayan grupta Ultrafil ile Thermafil arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Çalışmamızın II. bölümünde, I. bölümdeki şekilde hazırlanmış dişlerin kök kanal duvarına adaptasyonu SEM'de incelenmiştir. Dişler labi- al ve lingual oluk boyunca önce aerotör yardımı ile kesilmiş daha sonra el aletleri ile yarılmışlar ve altınla kaplanarak incelenmişlerdir. EDTA uygulanmamış ve lateral kondensasyon tekniği ile doldurulmuş dişlerin SEM incelemesinde, homojen olmayan bir kanal dolgusunun yanında, güta-perka konlar arasındaki boşluğun yer yer kanal patı ile dolduğu ancak boşluklarında mevcut olduğu, dentin duvarı ile iyi bir ilişki sağlanamadığı görülmüştür. Ultrafil grubunda ise, homojen bir görüntü olup, boşluklar olmadığı ve dentin duvarına iyi adapte olduğu izlenmiştir. Thermafil tekniğinde de aynı sonuçlar alınırken, güta-perkanın yer yer çatladığı ancak bunun kanal duvarı adaptasyonunu bozmadığı görülmüştür. EDTA uygulaması ile bütün gruplarda dentin duvarı adaptasyonunun arttığı görülmüş ve bu Ultrafil tekniğinde daha bariz olarak izlenmiştir. Çalışmamızın I. ve II. bölümlerinin sonuçları birbirini destekler doğrultuda olduğu görülmüş ve her iki termoplastik kanal dolgu tekniği lateral kondensasyon tekniğinden daha başarılı bulunmuştur. 88 grooves were cut on the labial and lingual root surfaces, first with round bur then pliers were used to fracture the roots. The speciment were coated with gold and examined with SEM for adaptation of the canal walls, voids, homogeneity of the material. In the presence of smear layer groups, lateral condensation does not show homogeneos mass of gutta-percha the voids in this mass of gutta-percha remain empty or filled by sealer in some areas. No close adaptation were found in this technique. The gutta-percha showed a homogeneous mass, lacking voids and close adaptation to dentin walls in Ultrafil technique. The same appearence found in Thermafil technique. Although some cracks were seen in gutta-percha close adaptation were continued in this areas. Removing smear layer increased adaptation to the dentinal walls in all groups specially in Ultrafil. Also the least microleakage were seen in the same group. The results of the first part of this study confirmed the second part of the study. leakage of three gutta-percha techniques (lateral condensation, Ultrafil and Thermafil) also to evaluate the effect of removing the smear layer on apical seal quality. Straight single roots(60) were washed Calcinase (EDTA) to remove the smear layer. Of these, lateral condensation, Ultrafil, Thermafil techniques were used to obturate 20 roots each. The same was done for 60 roots which had intact smear layers. Grossman sealer was used in all groups. 6 roots were not obturated at all and served as positive and negative controls. In order to bring the roots and root fillings in contact with tissue and tissue fluids, the roots were implanted subcutaneously in rats for 3 months. The roots were subsequently recovered and immersed in 1 % methylene blue for two weeks, cleared and linear dye penatration measured under stero microscope and recorded. Analysis of the results indicated that removing the smear layer singificantly reduced the leakage in all groups. Thermafil technique resulted the lowest leakage and lateral condensation in the most with smear layer groups. Significant, difference were found between lateral condensation and Thermafil, plus lateral condensation and Ultrafil. Ultrafil technique showed the least leakage in smear layer removed groups. Significant difference were found between lateral condensation and Thermafil and lateral condensation and Ultrafil. No statistically difference were found between Ultrafil and Thermafil with or without smear layer groups. In the second part of the study, the adaptation of lateral condensation, Ultrafil and Thermafil to the dentinal walls of the root canal were evaluated in absence or presence smear layer with SEM. The roots were prepared in the same way and longtudinal grooves were cut on the labial and lingual root surfaces, first with round bur then pliers were used to fracture the roots. The speciment were coated with gold and examined with SEM for adaptation of the canal walls, voids, homogeneity of the material. In the presence of smear layer groups, lateral condensation does not show homogeneos mass of gutta-percha the voids in this mass of gutta-percha remain empty or filled by sealer in some areas. No close adaptation were found in this technique. The gutta-percha showed a homogeneous mass, lacking voids and close adaptation to dentin walls in Ultrafil technique. The same appearence found in Thermafil technique. Although some cracks were seen in gutta-percha close adaptation were continued in this areas. Removing smear layer increased adaptation to the dentinal walls in all groups specially in Ultrafil. Also the least microleakage were seen in the same group. The results of the first part of this study confirmed the second part of the study.
Collections