Juvenil periodontitis, rapidly progressive periodontitis ve adult periodontitis olgularının tedavi öncesi ve sonrasında klinik ve immünolojik yönden incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada yaş ve etkilenen diş sayısı ile etkilenmenin şekline göre JP, RPP ve AP olarak ayrılan toplam 36 hastada önce yaş, cinsiyet gibi kişisel özellikler ile kemik yıkımının dağılım ve şekli gibi radyografik görüntüler tespit edilmiştir. Sonra tüm hastaların tedavi önce ve sonrası olmak üzere ağız hijyeni, dişeti iltihabı, cep derinliği ve klinik ataşman seviyesi gibi klinik parametreleri ve serum IgA, IgG, IgM ve parotis IgA kon santrasyonları gibi immünolojik değerleri ölçülmüştür. Tüm bu ölçümler sonucunda kişisel, radyografik ve klinik özellikler, bu özelliklerin antikor kon santrasyonlarına yansıması ve tedaviye verilen cevap kıyaslamalı olarak değerlendirilmiştir. 35 yaşın JP ve RPP olarak değerlendirilen EOP için üst, AP için alt sınır olarak alındığı bu çalışmada, tüm EOP'li hastalar etkilenmiş diş sayılarına göre 3 tipe ayrılmışlardır. Yaş aralıkları bundan sonra tespit edilmiş, böylece JP (tip l-ll) ve RPP (tip III) de yaşın bir teşhis kriteri olarak değeri araştırılmıştır. Yaş aralıkları (16-24)(19-28)(23-35) olarak birbiri üzerine katlanmış, JP'te yaş ortalaması 21.83, RPP'de 30.58 olarak bulunmuştur. Bunlara göre ilerleyen yaş ile birlikte etkilenen diş sayısının arttığı ve EOP'lerin zamana bağlı olarak generalize olduğu sonucuna varılmıştır. Radyografide kemik yıkımının dağılım ve şekline bakıldığında, JP'te birinci büyük azıların öncelikle etkilendiği, RPP'de birinci büyük azı - kesici diş etkilenmesi arasında fark olmadığı görülmüştür. Her iki hastalık grubunda da mesial ve distal yüzeyler eşit olarak etkilenmektedir. Simetrik defektler JP'Iİ hastaların hepsinde görülmemekle birlikte, JP'nin bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm hastalara tedavi olarak plak kontrolü, diştaşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirmesi işlemleri, okluzal uyumlama, 2 hafta süreyle günde 1 gr. tetrasiklin uygulaması ve kemik cerrahisini içeren flap operasyonları yapıl mıştır.Bu tedavinin bitiminden 3 ay sonra yapılan ölçüm sonuçlarına göre plak miktarı, dişeti iltihabı ve cep derinliği istatistiksel olarak anlamlı bir azalma göstermiş, arayüzlerdeki klinik ataşman seviyesinde tüm gruplarda istatistiksel olarak anlamlı bir kazanç elde edilmiştir. Buna göre klasik tedavi metodları başarılı olarak uygulanırsa periodontal hastalıklar arasında tedaviye verilen cevap değişmemektedir. EOP'li hastaların serum immunoglobulinlerinden sadece IgM'de sağlıklı kontrol grubuna nazaran istatistiksel olarak anlamlı bir yükselme saptanmıştır. Parotis IgA konsantrasyonu ise sadece JP'te anlamlı bir farklılık göstermiştir. Tüm bu bulgulara göre bir laboratuvar test yöntemi olarak RID, EOP'leri klasik periodontal hastalıklardan ayırabilmekte ancak EOP'lerin kendi içinde gruplamalarının yapılabilmesi için yeterince hassas sonuçlar vermemektedir. The patient sample in the present study comprised 36 patients who were referred for treatment of periodontal disease. 24 of them were early- onset periodontitis patients and 12 were adult periodontitis patients. Ba sed upon the age, number of involved teeth and the location of the disea sed sites, the EOP patients were divided into two groups as JP and RPP. All the patients were examined individually clinically, radiographically and immunologically. At a baseline examination and 3 months after active the rapy the patients were evaluated regarding plaque, gingivitis, probing depths, probing attachment level, serum IgA-lgG-IgM and parotis IgA con centrations. Following the instruction in proper oral hygiene measures, all of the patients were subjected to periodontal treatment. As the treatment scaling and root-planing, occlusal adjustment, tetracycline administration and pe riodontal surgery with osteoplasty were performed. The findings of the present study revealed that the certain age li mits between JP and RPP cannot be drawn. The mean age for JP group was 21.83 and 30.58 for RPP group. The number of involved teeth found to be increasing with increased age. The first molars were clearly the teeth the most frequently affected followed by incisors. 3 months after the acti ve treatment the response of periodontal tissues to therapy both in EOP and AP groups was almost identical. The serum and parotis antibody pro files revealed that RID has a little value in determining the sub-groups of EOP and clarifying their overlapping features.
Collections