Growth hormon tedavisi alan idiyopatik growth hormon eksikliği olgularının değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
77 ÖZET Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD'da Nisan 1989- Ekim 1990 idiyopatik GH eksikliği tanısı alarak, Haziran 1990-Kasım 1991 tarihleri arasında GH tedavisi başlanan olguların klinik, laboratuvar ve tedavi sonuçları değerlendirildi. Boy kısalığı yakınmasıyla başvuran olgulara en az bir yıllık boy uzaması bakılarak büyüme hızı tesbit edildi. Büyüme hızı yaşıtlarına ve cinslerine göre düşük olan olgularda hematolojik, idrar, biyokimyasal, endokrinolojik ve radyolojik incelemeler yapılarak boy kısalığının etyolojisi saptanmaya çalışılmıştır. İdiyopatik GH eksikliği tanısı konulup en az iki yıl tedavi gören olgular çalışmaya dahil edilerek çalışmaya alınan 23 olgunun 19 (%83)'u erkek, 4 (%17)'ü kız olup, 17 (%73.91)'sinde izole, 5 (%21 J6)'inde hipotiroidi ile birlikte ve 1 (%4.34)'inde ACTH eksikliği olmak üzere multipl hormon eksikliği vardı. Tedavi öncesi boy ortalamaları 109.43±18.13 cm, büyüme hızı ortalamaları 2.97±0.80 cm/yıl, ortalama boy SDS değerleri -3.13±0.87 ve ortalama büyüme hızı SDS değerleri -3.45±1.05 idi. Tedaviye biri dışında tüm olgular yanıt vermiş, birinci ve ikinci yıllarda boy değerlerinde anlamlı artış meydana gelmiştir. Birinci yıl; ortalama boy 119.07±18.61cm, büyüme hızı ortalaması 9.63±1.63, ortalama boy SDS -2.35±0.87 ve ortalama büyüme hızı SDS 4.27±2.62 değerlerine, ikinci yıl ise; ortalama boy 125.93±19.11cm, büyüme hızı ortalaması 6.86±1.23, ortalama boy SDS -2.06±0.93 ve ortalama büyüme hızı SDS 1.51 ±2.68 değerlerine ulaşmıştır. Olgulara verilen iki farklı GH preparatında da aynı derecede boy uzaması meydana gelmiştir. Olgularda tedavi öncesi ve tedavi sonrası boy uzamasının mevsimlerle değişiklik gösterip göstermediği de araştırıldı. Olguların boylarında gerek tedavi öncesi ve gerek tedavi sonrasında ilkbaharda daha fazla olmak üzere ilkbahar ve yaz mevsimlerinde sonbahar ve kış mevsimlerine göre anlamlı bir artış olduğu saptandı. Olgularda GH tedavisinin kemik mineral metabolizması üzerindeki etkileri de İncelenmiş ve kondrositozun artışına bağlı olarak ALP seviyesinin anlamlı bir artış gösterdiği ve kondrositozun artışına bağlı olarak meydana gelen bu artışın tedaviden 2 ay sonra alınan kanda bakılması ile tedaviye biyokimyasal yanıtın değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. GH tedavisine bağlı önemli bir yan etki gözlenmemiştir. Yapılan hematolojik, idrar ve biyokimyasal incelemeler sonucunda 4 olguda nedeni belirlenemeyen asemptomatik mikroskobik hematüri, bir olgumuzda da geçici miyalji ortaya çıkmıştır. Hiçbir olguda hematolojik değerlerde ve karaciğer ile böbrek fonksiyon testlerinde anormallik saptanmamıştır. Tedavi öncesi ve sonrası üç yılı aşkın zamandır yürütülen ve kliniğimizde ilk kez uygulanan GH tedavisinin değerlendirildiği bu çalışmanın sonucunda; GH'nun önemli derecede boy artışı sağladığı ve tedavi sırasında önemli bir yan etki göstermediği, endikasyon konulan olgulara güvenle kullanılabileceği sonucuna varıldı.
Collections