Erişkinin sıkıntılı solunum sendromunda monositler ve makrofajların rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Erişkinin Sıkıntılı Solunum Sendromu(ESSS) halen önemli bir mortalite nedeni olmaya devam etmektedir, şuanda uyguladığımız tedavi protokolleri ile hastalığın mortalitesi halen % 50-60 larda devam etmektedir. Oleik asit infüzyonu ile deneysel ESSS oluşturulan tavşanların akciğerlerinde polimorfonuklear lökosit ve monositlerin birikimi ile akciğer hasan arasındaki ilişkinin saptanması amacı ile prospektif, randomize ve kontrollü bu deneysel çalışmamızı dizayn ettik. Akciğerlerde inflamatuar hücre birikimine daha önce hidroksiüre verilerek periferik lökosit sayısının azaltılmasının ve metilprednizolonun etkilerini araştırdık. Araştırma Dicle Üniversitesi Sağlık Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi(DÜSAM) bilimsel komitesi tarafından onaylandı. Çalışmamızda 24 adet New-Zelland White tavşanları denek hayvanı olarak kullanıldı. Deneklerin ortalama ağırlığı 2478 gr. olarak ölçüldü. Denek hayvanları herbiri altı hayvandan oluşan dört gruba ayrıldılar. Gruplar: Hidroksiüre grubu(n=6); başlangıçta oral yoldan hidroksiüre verilerek periferik beyaz kan hücre sayılan azaltıldı, Metilprednizolon grubu(n=6); deneyin başlangıcından bir saat önce metilprednizolon verildi, Oleik asit grubu(n=6) ve Kontrol grubu(n=6) şeklinde oluşturuldu. Daha sonra hidroksiüre, metilprednizolon ve oleik asit gruplarına 0,120 mg/kg dozunda oleik asit infüze edilerek deneysel ESSS oluşturuldu ve takiben denekler tam moniterizasyona alındı. Sonrasında ise mekanik ventilatöre bağlanarak 10 ml/kg tidal volum ve % 100 lük 02 tedavisine alınan denekler 4 saat. boyunca takip edildiler. Bu sırada tüm deneklerin kan basmçlan kaydedildi, periferik lökosit sayımlan ve kan gazlan ölçüldü ve değerlendirildi. Deneyin 3. saatinde ıntraarteriyel olarak kolloidal karbon verilmeden önce mediansternotomi ile toraksa girildi ve sol pnömonektomi yapıldı; bu alınan akciğerde doku malondialdehid düzeyi araştınldı. Kolloidal karbon verildikten bir saat sonra ise sağ akciğer rezeke edildi ve bu akciğerde histopatolojik inceleme için takibe alındı. Hidroksiüre grubunda deney başlangıcında periferik lökosit sayılan, metilprednizolon grubu hariç diğer gruplara göre daha düşüktü(p<0.05). 44Histopatolojik incelemede polimorf nüveli lökosit / eritrosit oranı oleik asit ve hidroksiüre grubunda(p<0.01); metilprednizolon grubunda(p<0.05) kontrollere göre daha yüksek saptandı. Hidroksiüre ve metilprednizolon grupları arasındaki farkta anlamlı olarak saptandı (p<0.05). Mononüklear lökosit/ eritrosit oranlarına bakıldığında her üç grupta da kontrol grubuna oranla anlamlı derecede yüksek mononüklear hücre birikimi saptandı; bu bağlamda bu üç grubun arasında farklılık saptanmadı (p>0.05). Kolloidal karbon içeren monosit/ eritrosit oranına araştırıldığında ise kontrol grubuna göre daha yüksek hücre infiltrasyonu saptandı; bu istatistiki olarak anlamlı idi(p<0.01). Ancak grupların arasında ise bir fark saptanamadı. Lipid peroksidasyonunun göstergesi olarak kullanılan malondialdehid düzeyleri ise yine üç grupta yani oleik asit, hidroksiüre ve metilprednizolon gruplarında, kontrol grubundan anlamlı düzeyde yüksek olarak saptadık(p<0.05). Bu üç grubun kendi arasında yapılan karşılaştırmalarda istatistiki farklılık saptanamadı. Erişkinin Sıkıntılı solunum sendromunda, periferik lökosit sayışırım azaltılması veya metilprednizolon verilerek akciğerlerde akümüle olan PNL sayısının azaltılması akciğerdeki fizyopatoloji üzerinde etkili olamamaktadır. Sendromun başlangıcında kullanılan metilprednizolon akciğerlere PNL infiltrasyonunu azalmaktadır, ancak akciğerde monositer lökosit birikimi üzerine etkisiz kalmaktadır. Biz erişkinin sıkıntılı solunum sendromunda endotelial yaralanma sonrasında ki temel olayın akciğerlerde monositlerin birikimi olduğuna ve bu hücreler tarafından salman mediatörler aracılığı ile hemen takiben PNLlerinde inflamasyona katıldığına ve PNL akümülasyonunu azaltarak hastalığın progresyonunun değiştirilemiyeceği kanaatindeyiz. Akciğerlerde akümüle olan monositer lökosit sayılarının azaltılması durumunda hastalığın daha hafif seyredebileceğine inanmaktayız. ESSS de akciğerlerde monosit infiltrasyonunu azaltacak tedavi rejimleri araştırılması gereken bir konudur ve akciğerlerde monosit infiltrasyonunu azaltacak tedavi rejimlerinin hastalığın mortalitesini azaltabileceği kanaatindeyiz. 45
Collections