1998 Adana depreminin ardından gelişen travma sonrası stres bozukluğunun izlem çalışması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
42 ÖZET Amaç: Çalışmamızın amacı, 1998 Adana-Ceyhan depremi sonrası, travma sonrası stres bozukluğunun sıklığını, şiddetini, belirti dağılımını, gidişini, ek tanılarını değerlendirmek, çeşitli sosyodemografik değişkenlerin ve kayıpların bu bozuklukla ilişkisini araştırmaktır. Yöntem: Birinci çalışma depremden 1 ay sonra, ikinci çalışma depremden 1 yıl sonra Ceyhan ilçe merkezinde gerçekleştirildi. Birinci çalışmada SCED-I, SCID-II, CAPS, BDI ve bir sosyodemografik bilgi formu uygulandı. İkinci çalışmada SCID-II dışındaki diğer formlar aynı kişilere uygulandı. Bulgular: SCID-I'e göre ilk çalışmada olguların %40'ına TSSB tanısı konuldu. TSSB olgularının %77'si ek bir psikiyatrik tanı alırken, en sık majör depresif bozukluk ek tanısı konuldu (%40). İkinci çalışmada olguların % 28'ine TSSB tanısı konuldu, bunlardan %82'si ek bir tanı alırken, en sık konulan ek tanı majör depresif bozukluk (%50) olarak saptandı. Sosyodemografik özellikler ve kişilik bozuklukları ile TSSB arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Mal kaybı ve ev yıkılması TSSB ile birliktelik göstermekte idi. CAPS skorları uzun dönemde düşme eğiliminde iken, BDI skorları sabit kalma eğiliminde idi. Sonuç: TSSB, belirtilerinin şiddetindeki ve bu tanıyı alan hasta oranındaki düşmeye rağmen, Adana-Ceyhan depremini yaşayan kişiler için, 1 yıllık izlem sonunda hala önemli oranda kişiyi etkileyen bir ruh sağlığı problemidir. Bu nedenle, depremlerden ve diğer doğal afetlerden sonra planlı ruh sağlığı hizmetlerinin uygulanması, ruhsal hastalıkların ortaya çıkışını ve süreğenleşmesini önleyecektir. Anahtar sözcükler: Deprem, doğal afet, TSSB, psikiyatrik hastalık. 43 SUMMARY Objective: The purpose of this study was to assess the prevalence, severity, symptom pattern and longitudinal course of posttraumatic stress disorder after 1998 Adana-Ceyhan earthquake, and the author sought to investigate the relationship between this disorder and sociodemographic variables and losses. Method: First study conducted 1 month after earthquake and second study conducted 1 year after earthquake in Ceyhan. SCID-I, SCID-II, CAPS, BDI and a sociodemographic information form were applied to sample in the first study. The same materials except SCID- II were applied in the second study. Results: In the first study, 40% of the sample were diagnosed as having PTSD according to SCID-I. 77% of them had at least one concurrent psychiatric disorder, most commonly major depressive disorder (40%). In the second study, 28% of the same sample diagnosed as having PTSD. 82% of them had at least one concurrent psychiatric disorder, most commonly major depressive disorder (50%). No significant correlation was found between PTSD and sociodemographic variables, and also between PTSD and personality disorders. PTSD was associated with destruction of possessions and destruction of house. In the one year period between two study, CAPS scores tend to be decreased, while BDI scores tend to be stable. Conclusion: The level of PTSD diagnosis and symptoms in Adana-Ceyhan earthquake survivors remained substantial I year after the disaster. Therefore, well-planned mental health programmes must be conducted after earthquakes and such natural disasters to prevent development and complication of psychiatric disorders. Key words: Earthquake, natural disaster, PTSD, psychiatric morbidity.
Collections