Çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemilerinde demografik, klinik ve laboratuvar özellikleri ve prognostik önemlerinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
VII)-ÖZET Bu çalışmada, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Hematoloji-Onkoloji Servisinde Mayıs-95 ile Haziran-2001 tarihleri arasında tanı konularak tedavileri yapılan ALL'li 42 hasta başvuru sırasındaki şikayetleri, demografik özellikleri, laboratuar bulguları ve risk grupları açısından değerlendirildi. Bu faktörlerin remisyon oranlarına etkili olup olmadığı retrospektif olarak değerlendirildi. Ayrıca immünolojik tip ile bu özellikler arasındaki ilişki incelendi. Çalışmaya alınan vakalardan 33 'ü 1-9 yaş arası, 9'u ise 1-9 yaş dışındaydı. Hastaların median yaşı 6,5±2,7 yıl olarak bulundu. Olguların 14'ü kız (%33,4), 28'i erkek (%66,6) olup E/K oranı 2/1 idi. Yüksek ateş, halsizlik ve vücutta döküntü en sık başvuru şikayetleri olarak saptandı. En çok saptanan fizik muayene bulguları ise sırasıyla hepatomegali, lenfadenopati, ve splenomegaliydi. İmmunfenotiplendirme yapılan 23 olguda, en sık tespit edilen immünolojik alt tip common ALL olarak bulundu. Kaybedilen altı hastada (%14,3) en önemli ölüm nedeni nötropenik sepsisti. Hastalardan altısında (%14,3) relaps gelişti. Olgularımızda genel yaşam hızı %85±5,4 hastalıksız yaşam hızı ise %63, 4+9,6 olarak saptandı Remisyon oranlarını etkileyen faktörler ve immünolojik tip ile bazı klinik, laboratuar özellikleri arasındaki ilişki `F.E. Ki-kare testi` ile değerlendirildi. Remisyon oranına etkili en önemli faktörün `steroide erken yanıt` olduğu saptandı. Diğer özelliklerle remisyon oranı arasında ilişki saptanmadı. İmmünolojik tip ile cinsiyet, yaş, trombosit sayısı, hemoglobin düzeyi. FAB morfolojisi arasında anlamlı ilişki bulunmazken, T-hücre immünolojisi gösteren hastalarda anlamlı olarak beyaz küre sayısı yüksek saptandı. Hastaların %89,1'inde remisyon sağlanırken, bunda en önemli faktörün steroide erken yanıt olduğu saptandı. Ayrıca son yıllarda tanı alan hastalarda remisyon oranlarının ve yaşam sürelerinin daha fazla olduğu saptandı. Sonuç olarak, ALL tedavisinde yoğun ve daha az toksik olan protokollann kullanılması ile ve destek tedavi, hasta uyumu gibi faktörlerin iyileştirilmesi ile sonuçların daha iyi olacağı ve immünolojik tip gibi birçok faktörün prognostik öneminin zamanla azalacağı düşünüldü. 40
Collections