Preeklampside androjenler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
45 ÖZET Amaç: Preeklampsi tanısı konuları gebeler ile normotansif gebelerin serum androjen seviyelerini karşılaştırmak ve testosteronun preeklampsi ile ilişkisini değerlendirmektir. Çalışmanın yapıldığı yer: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Diyarbakır. Materyal metod: Nisan 1999-Aralık 2001 tarihleri arasında kliniğimizde takip ve tedavi edilen, nullipar ve multipar 101 preeklamptik gebelerden grup I ve 90 normotansif gebelerden grup II oluşturularak, toplam 191 gebe üçüncü trimesterde prospektif olarak çalışma kapsamına alındı. Çoğul gebelikler ile mort fetusu olan gebeler çalışma dışı bırakıldı. Tüm olgularda total testosteron, serbest testosteron, estradiol, DHEAS, SHBG seviyelerine bakıldı. Elde edilen sonuçların istatistiksel analizi SPSS 9.0 bilgisayar programında yapıldı. Gruplarının hormon parametreleri arasındaki korelasyon analizlerinde Pearson korelasyon katsayıları kullanıldı. Bulgular: Grup l'de ortalama anne yaşı 29.1 ±7.6, ortalama BMI 28.1 ±5.1, ortalama gestasyonel yaş 36.4±3.1 olarak tespit edildi. Grup ll'de ortalama anne yaşı 29.7±5.7, ortalama BMI 28. 1± 4.1, ortalama gestasyonel yaş 37.2±2.8, olarak tespit edildi ve gruplar arasında istatiksel anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Ortalama total testosteron düzeyi grup l'de 1.50±1.60 ng/ml, grup ll'de 0.80±0.65 ng/ml olarak tespit edildi, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0,05). Ortalama serbest testosteron düzeyi grup l'de 3.51 ±2.36 pg/ml, grup ll'de 1.77±1.06 pg/ml olarak tespit edildi, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0,05). DHEAS, SHBG, Estradiol seviyeleri46 arasında anlamlı fark bulunamadı (p>0,05). Her iki grupta da bebeklerin cinsiyetleri arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p>0,05). Tartışma: Preeklampsi maternal mortalite ve morbiditenin en önemli nedenlerindendir. Preeklampsinin patofizyolojisini aydınlatmak amacıyla çok sayıda çalışma yapılmasına rağmen, bu güne kadar kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Preeklampsi vasküler hiperaktivite ve hiperkoagulabilite ile karakterize olup, vasküler hiperaktivitenin anjiotensin II sensitivitesi ve eikosanoid seviyesindeki değişiklikler ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Hayvan deneylerinde norepinefrin ve araşidonik asite karşı damarların gösterdikleri vasopressor cevabın testosteron tedavisi ile arttığı gösterilmiştir. Androjenler in vitro prostasiklin üretimini azaltır ve eikosanoid üretimini arttırır ve bu da preeklampside görüldüğü gibi vasküler kontraksiyon ve koagülasyonu artıracak bir Tx/PG2 oranı ile sonuçlanır. Bunun yanında androjenler, direkt olarak trombosit agregasyonunun artışına neden olur, bu etki eikosanoid değişimi ile birleştiği zaman preeklampside gözlenen patofızyolojik değişimleri yansıtır. Bu çalışmada, plazma androjen düzeyi (total ve serbest testosteron) preeklamptik gebelerde normotansif gebelere oranla istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Fetus cinsiyetinin androjen düzeyi üzerinde önemli rol oynamadığı tespit edildi. Sonuç: Çalışmamızda, potent bir androjen olan total testosteron ve free testosteron düzeylerinin kontrol grubuna göre daha yüksek bulunması, androjenlerin preeklampsinin patofizyolojisinde rol oynayabileceği görüşünü desteklemektedir. Bu konudaki çalışmaların çok sınırlı olması, daha çok çalışmalara ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Anahtar kelimeler: Preeklampsi, Androjenler.
Collections