Panik bozukluğunda klinik farklılıklar
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı birçok yazar tarafından da homojen bir bozukluk olmadığı desteklenen panik bozukluğunun (PB) semptom dağılımı ile ilişkili olarak farklı prezentasyonları araştırmaktır. Yöntem: DSM-IV tanı kriterlerine göre panik bozukluğu tanısı konan 120 (75 kadın, 45 erkek) poliklinik hastası çalışmaya alındı. Hastalara tarafımızca hazırlanmış olan sosyodemografik bilgi formu, SCID-I, Beck Depresyon Envanteri (BDI), Sürekli Kaygı Envanteri (STAI-II), Panik Agorafobi ölçeği (PAÖ), Yaşam Olayları Ölçeği, Dissosiyatif Yaşantılar Ölçeği, Kısa Fiziksel ve Seksüel Kötüye Kullanım Anketi uygulandı. Bulgular: Panik bozukluğu olan hastaların %69.1' inde bir veya daha fazla Eksen I bozukluğu bulundu. En sık tanı alan Eksen I bozukluğunun sırasıyla; %31.9 majör depresif bozukluk, %13.3 yaygın anksiyete bozukluğu ve %8.2 oranında somatizasyon bozukluğu olduğu görüldü. Çalışmamızda eksen I bozukluğu olan hastalarda çarpıntı semptomunun sıklığı daha fazla bulundu. Bu hastalarda işlevsellik daha düşük, beck depresyon ölçeği, SAÖ, PAÖ ve DYÖ puanlan ise daha yüksekti. Depresyon komorbiditesi olan hastalarda işlevsellik daha düşük, beck depresyon ölçeği, SAÖ, PAÖ, DYÖ puanı daha yüksek saptandı. Bu hastalarda yaşam olayı sayısı da daha fazlaydı. Ayrıca depresyon komorbiditesi olanlarda, terleme şiddeti, parestezi sıklık ve şiddeti daha fazla saptandı ve depresyon düzeyi ile çarpıntı, terleme, titreme- sarsılma, çıldırma korkusu, yaşam olayı puanı, KKA puanı, SAÖ, PAÖ ve DYÖ puanları arasında pozitif korelasyon, İGD arasında ise negatif korelasyon vardı. Agorafobisi olan hastalarda çıldırma korkusu semptomunun sıklık ve şiddeti, PAÖ puanı, yaşam olayı sayısı, haftalık atak sayısı, KKA toplamı daha fazla bulundu. Bu hastalarda işlevsellik daha düşüktü. Aile öyküsü olan panik hastalarında çıldırma korkusu semptomunun sıklık ve şiddeti, aile öyküsü olmayanlarda ise ölüm korkusu semptomunun sıklığı daha fazlaydı. Aile öyküsü olanlarda başlama yaşı daha erken ve DYÖ puanı ise daha yüksekti. Çalışmamızda lineer regresyon analizine göre başlama yaşının düşmesiyle en fazla ilişkili olan panik atak semptomu çıldırma, aklını kaybetme korkusuydu.Yapılan korelasyon değerlendirmesinde ise başlama yaşının düşmesiyle derealizasyon-depersonalizasyon, çıldırma korkusu ve KKA toplamı anlamlı düzeyde korelasyon göstermekteydi. Geç başlangıçtı hastalarda ise ölüm korkusu semptomunun sıklığı daha fazlaydı. Suicid düşüncesi olanlarda çıldırma korkusu semptomunun sıklık-şiddeti, titreme-sarsılma ve nefes darlığı şiddeti daha fazla bulundu. Bu hastalarda bozukluğun başlama yaşı daha erken, işlevsellik daha düşük, beck depresyon ölçeği, SAÖ, DYÖ puanı daha yüksekti. Toplam semptom ve KKA toplamı ise suicid düşüncesi olmayanlara göre daha fazlaydı. Derealizasyonu olan hastalarda çıldırma korkusu semptomunun sıklık- şiddeti, parestezi semptomunun şiddeti, DYÖ puanı, toplam semptom sayısı daha fazla idi. Bu hastaların başlama yaşı ise daha erkendi. Noktumal atağı olan hastaların yaşam olayı sayısı ve haftalık atak sayısı daha fazla, işlevsellikleri daha düşüktü. Hipokondriyak kaygısı olan hasta 51grubunda SAÖ, PAÖ puanları ve çarpıntı semptomunun şiddeti daha fazlaydı. Çalışmamızda cinsiyetler arasında hiçbir parametrede farklılık bulunmadı. Olumsuz yaşam olaylarıyla ilişkili olarak hastalarda; 16 yaş öncesi %15.8 oranında bakım verenden travmatik ayrılık, %17.5 oranında ebeveyn kaybı, %22.5 oranında ebeveynleri tarafından şiddetli cezalandırma deneyimi, %31.6 oranında ailede ciddi bir hastalık ve %40.8 oranında anne-baba arasında fiziksel şiddete tanık olma öyküsü saptandı. Yine çalışmamızda KKA toplam puanı; dissosiyatif yaşantılarda artma, erken başlangıç, düşük işlevsellik ve yüksek depresyon puanı ile ilişkili bulundu. Varimax rotasyon kullanılarak yapılan faktör analizine göre anlamlı üç faktör belirlendi. Respiratuvar semptomların oluşturduğu ilk faktör, varyansın % 15.0'i ile tanımlandı. Vestibular semptomların bulunduğu ikinci faktör varyansın % 13.3'ü ile tanımlandı. Üçüncü faktör (kardiyak) çarpıntı ve ölüm korkusunu içermekteydi ve varyansın % 1 1.0'i ile tanımlandı. Tartışma:Çalışmamızın bulguları diğer birçok çalışma sonuçlarıyla uyumlu olarak homojen bir bozukluk olmayan panik bozukluğunun klinik prezentasyonundaki farklılıkları desteklemiştir. Anahtar sözcükler: Panik bozukluğu, Farklı prezentasyon, komorbidite. SUMMARY Aim: The aim of this study is to investigate different presentations with regard to symptomatic distribution of panic disorder (PD), which has also been suggested not to be a homogenous disorder by many authors. Method: A total of 120 (75 female, 45 male) polyclinic patients, diagnosed with panic disorder according to DSM-IV diagnostic criteria, were included into the study. To the patients, a sociodemographic information form we had prepared, SCID-I, Beck Depression Inventory (BDI), State-Trait Anxiety Inventory (STAI-II), Panic and Agoraphoby Scale (PAS), Life Events Scale (PERI), Dissociative Experience Scale (DES), Brief Physical and Sexual Abuse Questionnaire were applied. Findings: One or more Axis-I disorder was found in 69.1% of patients with panic disorder. Axis-I disorder, which was most frequently diagnosed, was determined to be as follows: Major depressive disorder at a rate of 31.9%, generalized anxiety disorder 13.3% and somatization disorder 8.2%. In our study, the frequency of palpitation symptom was seen to be high in patients with Axis-I disorder. In these patients, functionality was found to be lower, while BDI, STAI-II, PAS and DES scores were relatively higher. In those patients having depression comorbidity, functionality was also determined to be low, where as BDI, STAI-II, PAS and DES scores were highes. In these patients life event number also was high. In addtion, in those having depression comorbidity, sweating severity, parestesy frequency and severity were determined to be high, and there was a positive correlation between depression level and 52 grubunda SAÖ, PAÖ puanları ve çarpıntı semptomunun şiddeti daha fazlaydı. Çalışmamızda cinsiyetler arasında hiçbir parametrede farklılık bulunmadı. Olumsuz yaşam olaylarıyla ilişkili olarak hastalarda; 16 yaş öncesi %15.8 oranında bakım verenden travmatik ayrılık, %17.5 oranında ebeveyn kaybı, %22.5 oranında ebeveynleri tarafından şiddetli cezalandırma deneyimi, %31.6 oranında ailede ciddi bir hastalık ve %40.8 oranında anne-baba arasında fiziksel şiddete tanık olma öyküsü saptandı. Yine çalışmamızda KKA toplam puanı; dissosiyatif yaşantılarda artma, erken başlangıç, düşük işlevsellik ve yüksek depresyon puanı ile ilişkili bulundu. Varimax rotasyon kullanılarak yapılan faktör analizine göre anlamlı üç faktör belirlendi. Respiratuvar semptomların oluşturduğu ilk faktör, varyansın % 15.0'i ile tanımlandı. Vestibular semptomların bulunduğu ikinci faktör varyansın % 13.3'ü ile tanımlandı. Üçüncü faktör (kardiyak) çarpıntı ve ölüm korkusunu içermekteydi ve varyansın % 1 1.0'i ile tanımlandı. Tartışma:Çalışmamızın bulguları diğer birçok çalışma sonuçlarıyla uyumlu olarak homojen bir bozukluk olmayan panik bozukluğunun klinik prezentasyonundaki farklılıkları desteklemiştir. Anahtar sözcükler: Panik bozukluğu, Farklı prezentasyon, komorbidite. SUMMARY Aim: The aim of this study is to investigate different presentations with regard to symptomatic distribution of panic disorder (PD), which has also been suggested not to be a homogenous disorder by many authors. Method: A total of 120 (75 female, 45 male) polyclinic patients, diagnosed with panic disorder according to DSM-IV diagnostic criteria, were included into the study. To the patients, a sociodemographic information form we had prepared, SCID-I, Beck Depression Inventory (BDI), State-Trait Anxiety Inventory (STAI-II), Panic and Agoraphoby Scale (PAS), Life Events Scale (PERI), Dissociative Experience Scale (DES), Brief Physical and Sexual Abuse Questionnaire were applied. Findings: One or more Axis-I disorder was found in 69.1% of patients with panic disorder. Axis-I disorder, which was most frequently diagnosed, was determined to be as follows: Major depressive disorder at a rate of 31.9%, generalized anxiety disorder 13.3% and somatization disorder 8.2%. In our study, the frequency of palpitation symptom was seen to be high in patients with Axis-I disorder. In these patients, functionality was found to be lower, while BDI, STAI-II, PAS and DES scores were relatively higher. In those patients having depression comorbidity, functionality was also determined to be low, where as BDI, STAI-II, PAS and DES scores were highes. In these patients life event number also was high. In addtion, in those having depression comorbidity, sweating severity, parestesy frequency and severity were determined to be high, and there was a positive correlation between depression level and 52palpitation, sweating, trembling-shaking, fear of going crazy, life event score, brief physical and sexual abuse questionnaire grade, STAI-II, PAS, DES and a negative correlation between depression level and IGD. In patients with agoraphoby, frequency and severity fear of going crazy semptom, PAS score, life event number, weekly attack number and brief physical and sexual abuse questionnaire sum were found rather high. In these patients, functionality was low. In panic patients with family history, frequency and severity fear of going crazy symptom, in those without family history, frequency fear of dying semptom was relatively higher. In those with family history, starting age was earlier and DES score was higher. According to lineer regression analysis, panic attack symptom that was mostly related with decrease in starting age was fear of going crazy. In the assessment of correlation, derealization-depersonalization, fear of going crazy and brief physical and sexual abuse questionnaire sum were significantly correlated with decreasing of age. In late-starter patients, however frequency fear of dying symptom was relatively more. In those having suicide thought, frequency-severity fear of going crazy symptom, trembling-shaking and smothering severity were found higher. In these patients, starting age of disorder was earlier, functionality lower and BDI, STAI-II, DES scores were high. Total symptom and brief physical and sexual abuse questionnaire sum were higher with respect to those who did not have suicide thought. In patients having derealization, frequency-severity fear of going crazy, severity of parestesis symptom, DES scores, total symptom number were much more. Starting age of these patients, however, was earlier. Life event number and weekly attack number of patients having nocturnal attack were high, while their functionality was lower. In patient group having hypocondriac anxiety, STAI-II, PAS scores and severity of palpitation symptom were high. In our study, we did not determine any difference between sexes in any parameters. As regards adverse living conditions in patients below 16 years old, we determined traumatic separation from up-keeper at the rate of 15.8%, parental loss 17.5%, severe punishment experience by parents 22.5%, a serious disease in family 31.6% and witnessing physical violence between parents 40.8%. Also, brief physical and sexual abuse questionnaire total score was determined to be correleted with increase in dissociative living, early starting, low functionality and high depression score. According to factor analysis performed by using varimax rotation three significant factors were established. The first factor formed by respiratory symptoms was defined as 15.0% of variance. The second factor involuing vestibuler symptoms was defined as 13.3% of variance. The third factor contained (cardiac) palpitation and fear of dying and was defined as 1 1.0% of variance. Discussion: The findings of our study, compatible with the results reported in other studies, supported the differences in clinical presentations of panic disorder, which is not a homogenous disorder. Key words: Panic Disorder, Different Presentations, Comorbidity. 53
Collections