Dicle üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan 19-49 yaş gurubu kadınlarda premenstrüel sendrom prevalansı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Premenstrüel Sendrom (PMS), menstrüel siklusun luteal fazı sırasında ortaya çıkıp, menstrüasyonun başlamasıyla hızla düzelen somatik, bilişsel (kognitif), duygusal ve davranışsal bozuklukları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Üreme çağındaki kadınların % 70-90 'ında menstrüasyonla bağlantılı bazı semptomlar bulunurken, % 5-10'unda çalışma ve sosyal yaşamlarını bozacak kadar şiddetli semptomlar bulunmaktadır. Bu çalışmada; Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan 19-49 yaş grubu kadınlarda Premenstrüel Sendrom (PMS) prevalansını saptamak, premenstrüel semptomların sıklığını saptamak, PMS'nin sosyodemografik özellikler, adet düzeni, alışkanlıklar, beslenme gibi faktörlerle ilişkisini irdelemek, çalışan kadınlarda PMS'nin iş verimliliği üzerindeki etkisini belirlemek ve PMS'li gerçek hastaların tesbit edilerek, sendromun yol açtığı iş ve zaman kayıpları ile gereksiz ilaç kullanımlarının azaltılmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Araştırma, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan 19-49 yaş grubu 555 kadından rastgele örnekleme yoluyla seçilmiş 277 kadında yürütülmüştür. Araştırmaya katılma hızı % 91,6 olmuş, 254 kişiden veri toplanmıştır. Kadınların yaş ortalaması 26,80+5,1 3' dür. Veriler tıp fakültesi öğrencileri ile birlikte, araştırmacının kendisi tarafından kadınların çalıştıkları kliniklere gidilerek yüzyüze anket yöntemiyle toplanmıştır. Anket formunda, Amerikan Psikiyatri Birliğinin DSM-IV tanı kitabında PMS için önerilen tanı kriterlerinden yararlanılarak hazırlanmış sorular sorulmuştur. Yine bu tanı kriterlerine uygun olarak kuvvetle olası PMS düşünülen 51 kadma, 1979'da Taylor'un geliştirdiği `Günlük Semptom Hız Ölçeği` (Daily Symptom Rating Scale = DSRS) (34) verildi. DSRS'yi, hergün semptomların şiddetlerini 1-5 arasındaki puanlarla belirleyerek iki ay boyunca doldurmaları istendi. Ancak kadınların tamamı günlük çizelgeleri doldurmayı kabul etmedikleri için, analizler kuvvetle olası PMS olguları üzerinden yapılmak zorunda kalınmıştır. Verilerin bilgisayara girişi ve istatistiksel analizler, SPSS for windows 12.0 paket programı ile yapılmıştır. Analizlerde ki-kare ve Fischer's Exact Testleri uygulanmıştır. 63Kadınların % 20,1 'inde PMS saptanmıştır. % 91,7 kadında ise premenstrüel dönemde az veya çok semptom olduğu bulunmuştur. En sık görülen semptomların başında, bel ağrısı (% 72,4), gerginlik-huzursuzluk (% 72,4), sinirlilik-öfke (% 72,4), karında şişkinlik (% 70,9) ve memede hassasiyet (% 66,9) gelmektedir. En az görülenler ise üşüme-titreme (% 0,8) ve intihar düşüncesi (% 0,4)'dir. 30 yaş ve altında olanlarda, evlilerde, hemşirelerde, hiç çocuğu olmayan ve bir çocuğu olanlarda, agresif-saldırgan kişilik yapısına sahip olanlarda PMS daha sık görülmekle birlikte, istatistiksel olarak anlamlı değildir. Yine çay, kahve içme miktarı arttıkça PMS artıyor, egzersiz yapma oranı arttıkça PMS azalıyor gibi görünse de, istatistiksel olarak anlamlılık sözkonusu değildir. PMS ile kolalı içecekler ve şekerli gıdalar arasında bir ilişki bulunmamıştır. Menarş yaşı 12 ve altında olanlarda, adet görmekten hoşlanmayan/nefret eden kadınlarda, adetleri düzensiz olanlarda, her ay adet sancısı olanlarda, annesinde ya da kızkardeşinde benzer şikayetler olanlarda PMS anlamlı ölçüde yüksek görülmektedir. Yine içilen sigara miktarı arttıkça PMS sıklığı da anlamlı ölçüde artmaktadır. Premenstrüel semptomları olan kadınların % 70,3'ü, bu dönemde iş verimliliklerinin azaldığını ifade etmektedir. Sonuç olarak, çalışan kadınlarda PMS oranı yüksektir. Bu durum tüm toplumu etkilemektedir. PMS insidansmın azalması ve kadınların yaşam kalitesinin geliştirilmesi için, bu konuya daha fazla önem verilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. 64
Collections