Diyarbakır İli 12-22 yaş grubu okul çocuklarında serum folik asit ve vitamin B12 düzeyleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çalışmamızda Diyarbakır ili merkez bölgede öğrenim gören, 12-22 yaş gurubu rasgele seçilen 889 çocuktan serum örnekleri alınarak vitamin B12 ve folik asit düzeyleri çalışıldı. Sonuç olarak çalışmamızda: 1 -Diyarbakır genelinde öğrenim gören çocukların %61,5'nin erkek, % 38,5'inin kız olduğunu saptadık. 2-Çocuklann annelerinin %7 1,3 'nün hiçbir tahsili olmadığını, %15'inin ilkokul, %2,9'unun ortaokul, %9,6'sının lise, %1,2'sinin üniversite mezunu olduğunu saptadık. Çocukların babalarının %28,3'nün hiçbir tahsili olmadığını, %43,2'sinin ilkokul, %2,9'nun ortaokul, %14,1'inin lise, %4,9'unun üniversite mezunu olduğunu saptadık. 3-Çocuklann ailelerinin %27,9'nun herhangi bir sosyal sağlık güvencesi olmadığını, %16,3'nün yeşil kart, %55,8'inin SSK-Bağ.Kur-Emekli sandığı güvencesi olduğunu saptadık. 4-Çocukların ailelerinin %34,3'nün 100 milyon ile 350 milyon arasında, %36,7'sinin 350 milyon ile 500 milyon arasında, %27'sinin 500 milyon ile 1 milyar arasında, %2'sinin 1 milyar ve üzerinde aylık geliri olduğunu saptandı. 5-Çocukların annelerinin %87,3'ünün çalışmayan ev hanımları, %12.7'sinin çalışan bayanlardan oluştuğunu, babalarının ise %24,2'sinin işsiz, %51,72'sinin işçi- emekli-memur, %24,1'inin esnaf-çiftçi olarak çalıştığını saptadık. 6-Araştırmaya katılan çocuklann yaş ortalaması 15,25±1,63 (min:12-max:22) (Erkek 15,42±1,64, Kız 14,90±1,56), annelerinin yaş ortalaması 40,73±5,72, babalarının yaş ortalaması 43,43±6,91 olarak bulundu. Ortalama kardeş sayıları 5,74±2,33 olarak saptandı. 7-Çocuklarının çoğunun temel gıdaları alamadığı ve dengesiz beslendiklerini saptadık (Tablo 11). 8-Çocuklann %27,7'sinin iki, %64,1'inin üç, %7,9'nun dört veya daha fazla öğün yemek yediklerini saptadık (Ortalama öğün sayısı 2,79±0,57). Öğün sayısı ile folik asit düzeyleri arasında istatikscl olarak anlamlı fark saptadık (Tablo 35). 9-Çocukların %6,1'in okul dışında ek bir iş yaptıklarını, yaz tatillerinde çalışma oranının %36,7 olduğunu saptadık. Tüm öğrenci guruplarında ve cinsiyet farkı gözetmeksizin; folik asit düzeyi 5,42±2,12 ng/ml, vitamin B12 düzeyi 331,51±144,05 olarak tespit ettik. Erkeklerde folik asit düzeyi 5,23±2,11, kızlarda 5,80 ±2,10; erkeklerde vitamin B12 düzeyi 325,60±138,91, kızlarda 343,48 ±153,48 olarak saptadık. 11-Vitamin B12 düzeyleri çocukların %2,2'sinde yetersiz, %14,4'ünde sınırda, %83,4'ünde normal, folik asit düzeyleri %21,8'inde yetersiz, %45,9'unda sınırda, %32,3'ünde normal olduğunu bulduk. 12-Folik asit düzeyleri dikkate alındığında cinsiyet ile arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğunu saptandık (P<0,05). Vitamin B12 düzeyleri dikkate alındığında cinsiyet ile arasında anlamlı bir farklılık olmadığını saptadık (P>0,05). Çocukların yaş gurupları arttıkça vitamin eksikliğinin arttığını saptadık. 13-Folik asit düzeyleri dikkate alındığında anne-baba eğitimi ile arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptadık (P<0,05). Vitamin B12 düzeyleri ile anne-baba eğitimi arasında istatistiki olarak anlamlı bir fark olmadığını saptadık (P>0,05) (Tablo 21-24). 14-Vitamin B12 ve Folik asit düzeyleri ile ailenin aylık geliri arasında istatiksel olarak anlamlı farklılıklar saptadık (P<0,05). Ekonomik düzeyleri düşük olan ailelerin çocuklarında folik asit ve B12 düzeylerini yetersiz olarak saptadık (Tablo 25,26). 15-Sosyal güvencesi olmayan ailelerin çocuklarında vitamin B12 ve folik asit düzeylerini düşük bulduk (P<0,05) (Tablo 27,28). 16-Okul dışında ek iş yapan ve yaz tatilinde çalışan çocuklarda yetersiz folik asit düzeyleri saptadık (P<0,05). Yaz tatillerinde çalışan çocukların vitamin B12 düzeylerini anlamlı derecede düşük bulduk (Tablo 29,30). Tıbbi açıdan vitamin B12 ve folik asit eksikliğinin; tanısı kolaydır, tedavisi ucuz ve etkilidir. Eksiklik saptanan çocukların kesin tanı konulup tedavi edilmeleri sağlanmalıdır. Eksikliklerinde tedavi ile tüm hematolojik parametreler, nöropsikiyatrik bozuklukların hepsi veya bir kısmının düzeltmesi veya patolojinin ilerlemesini durdurmak mümkündür. Araştırmamızda toplumsal açıdan; ailelere eğitim verilmesi, sosyoekonomik yapının geliştirilmesi, beslenme politikalarının ve beslenme eğitiminin verilmesi ile beslenmeye bağlı hastalıkların prevalansının düşeceği görüşündeyiz. 8';
Collections