Hemodiyaliz tedavisi alan hastalarda deri bulguları ve demodeks follikulorum yoğunluğunun kontrol grubu ile karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışmada hemodiyaliz tedavisi alan hastaları son dönem böbrek yetmezliğinde oluşabilecek deri belirtileri açısından değerlendirmek ve bu hastalarda Demodeks follikulorum yoğunluğunun sağlıklı bireylerle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma kapsamına Ocak 2003-Aralık 2003 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Hemodiyaliz Ünitesinde tedavi gören hastalar ile yaş, cinsiyet, yaşam koşulları açısından uyumlu sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubu alındı. Hemodiyalize giren bireylerde dermatolojik muayene bulguları kaydedildi. Her iki grupta Demodeks follikulorum yoğunluğu yüzeyel deri biyopsi yöntemi ile araştırıldı. Bir santi metrekarede saptanan parazit sayısı Demodeks follikulorum yoğunluğu olarak değerlendirildi. Okülometre ile parazit çap ve boyları Ölçüldü. İstatistiksel değerlendirmede independent-t test ve ki-kare testi kullanıldı. Kontrol grubunda yaşları 12-75 (43,47 ± 15,33) arasında olan 87 birey (%43,6 erkek, %56,3 kadın) ve diyaliz grubunda yaşları 1 1 ile 77 (44,63 ± 15,75) arasında olan 87 hasta (%43,6 erkek, %56,3 kadın) vardı. Diyaliz hastalarının %87,5'inde en az bir deri bulgusu ya da şikayeti saptandı. Bu hastaların %66,6'sında kserozis, %44,4'ünde kaşıntı, %22,2,sinde pigmentasyon, %16'sında yarım ve yarım tırnak ile %2,4'ünde akkiz perforan dermatoz bulunurken; büllöz dermatoz, kalsifıkan hastalık ve alopesi saptanmadı. Diyaliz hastalarının 8'inde kontrol grubunda 4 kişide yüzde telenjiektaziler; her iki grupta da 3'er kişide yüzde senil komedonlar mevcuttu. Diyaliz hastalarında toplam 85/ cm` (ort 5,1 1 ± 5,65), kontrol grubunda toplam 23/ cm (ort 2,55 ± 1,6) parazit saptandı. Diyaliz hastalarında parazit sayısı daha fazla olsa da iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p:0,13). Diyaliz hastalarında 49alında 43, burunda 7, yanakta 35 parazit saptanırken, kontrol grubunda alında 10, burunda 2, yanakta 1 1 parazit tespit edildi. Yerleşim yerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p: 0,35). Diyaliz hastalarında 12 erkekte toplam 69 adet ve 5 kadında toplam 18 adet parazit saptanırken, kontrol grubunda 5 erkekte toplam 12 adet ve 4 kadında toplam 1 1 adet parazit tespit edildi. Cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p:0,87). Kontrol grubunda ortalama demodeks follikulorum boyu 101 ± 6,92 /ım iken, diyaliz hastalarında 96,0 1± 7,28 /ım idi. Kontrol grubunda ortalama demodeks follikulorum eni 16,95 ± 1,81 u.m; diyaliz grubunda ise 15,28 ± 1,46 /xm idi. Her iki grup boy ortalamaları açısından karşılaştırıldığında istatistiksel bir fark tespit edilmedi (p:0,06). Kontrol grubunda parazitlerin daha kalın olduğu tespit edildi. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p:0,018). Sonuç olarak diyaliz hastalarında sebase bezlerde atrofi olmasına rağmen demodeks follikulorumun kontrol grubundan daha fazla oranda bulunması bu parazitin immunsupresyon durumunda artış gösterdiği yönündeki düşünceleri desteklemektedir. 50 SUMMARY The aim of this study is to investigate patients having hemodialysis in terms of cutaneous manifestations of end stage renal disease and to compare the Demodex folliculorum density of those patients with healthy subjects. In the present study, the patients having hemodialysis in Dicle University Hemodialysis Unit between January 2003 and December 2003 and healthy people having similar sex, age and life styles were included. The findings of the dermatological examination of the patients in hemodialysis were recorded. Demodex folliculorum density was investigated by using skin surface biopsy method in both groups. The number of mites counted on the surface area in 1 cm` were accepted as the density of Demodex folliculorum. Mites' length and width were measured by oculometer. Control group consisted of 87 (43,6% Male, 56% Female) healthy subjects between the ages of 12 and 72 ( mean age: 43,47 ± 15,33), and the hemodialysis group were 87 patients between the ages 1 1 and 77 ( mean age: 44,63 ± 15,75). Of the 87 hemodialysis patients 87,5% had at least one cutaneous sign or symptom. 66,6% of the patients had xerosis, 44,4% suffered from pruritus, 22,2% had pigmentation, 16% had half and half nail and 2,4%; of the patients had acquired perforating dermatose. Bullous disease, alopecia, or calcinosis cutis were not detected. Eight of hemodialysis patients and 4 individuals from the control group had telengiectasies on their faces, and in both groups 3 subjects had senile comedones. Total 85/cm2 mites (mean 5,1 1 ± 5,65) were found in dialysis patients and 23 (mean 2,55 ± 1,6) in control group. The mean mite number in dialysis group was higher than the one in the control group. But the difference between the two groups was not statistically 51significant. In dialysis patients 43 mites were found on forehead 7 on nose and 11 on cheeks. In control group 10 mites were found on forehead 2 on nose and 11 on cheeks. There was not a statistically significant difference between three facial regions. In dialysis patients 69 mites were found in 12 males and 18 mites in 5 females. In control group 12 mites were found in 5 males and 1 1 in 4 females. The mite density showed no significant relationship with sex. Mean mite length was 101 ± 6,92 /xm in the control group and 96,01 ± 7,28 /im in dialysis patients. The difference was not statistically significant. Mean mite width was 16,95 ±1,81 im in the control group and 15,28 ± 1,46 /xm in dialysis patients. There was not a significant difference between the two groups. In conclusion, despite the presence of sebaceous gland atrophy in hemodialysis patients, the higher density of demodex folliculorum in these patients than the control group supports the result that this mite could increase in immunesuppression. 52
Collections