Üreter ve pelvikalisyel anatominin alt kaliks taşı oluşumu ve bu taşların ESWL ile tedavisi üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
VII. ÖZET Bu çalışmanın amacı, alt kaliks taşı oluşumu ve bu taşların ESWL ile tedavisine yer çekiminin etkisinden başka, üreter ve pelvikalisyel anatominin etkisinin olup olmadığını Direk Üriner Sistem Grafisi (DÜSG) ve intra Venöz Pyelografiler (İVP) üzerinde araştırmaktır. İncelenen bu anatomik faktörlerin, alt kaliks taşının oluşma ve rekürens riskini, ayrıca bu taşların tedavi seçenekleri içerisinden ESWL'yi seçme kriterlerini belirlemeye faydalı olacağına inanmaktayız. Nisan 2002 ve Haziran 2004 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji polikliniğine herhangi bir sebeple çekilmiş DÜSG ve İVP ile başvuran veya poliklinikte kendimizin verdiği endikasyonla DÜSG ve İVP çekilerek değerlendirilen 632 hasta prospektif olarak incelendi. 466 normal DÜSG ve İVP'si olan renal ünite, 58 obstrükte olmayan saf alt kaliks taşlı DÜSG ve İVP'si olan renal ünite kaydedildi. Görülen DÜSG ve İVP'lerde böbrek alt kaliks taşı oluşumunda ve ESWL tedavisinin etkinliğinde rolü olduğu düşünülen infundibuloüreteropelvik açı (İÜPA), alt kaliks infundibular uzunluk (İU), alt kaliks infundibular genişlik (İG), alt minör kaliks sayısı (KS), alt kalisyel pelvik yükseklik (KPY) ve taş boyutu bakıldı. ESWL, endikasyon alan hastalar tedavisi bittikten 3 ay sonra taştan tamamen temiz ve rezidüv taşı kalanlar olmak üzere ayrı ayrı kaydedildi. Tek tarafında böbrek alt pol kaliks taşı olan 52 renal ünitede ölçülen, infundibuloüreteropelvik açı, alt kaliks uzunluğu, alt infundibular genişlik, alt minör kaliks sayısı, kalisyel pelvik yükseklik değerleri diğer tarafın aynı parametreleriyle karşılaştırıldı. Alt pol kaliks taşı olup da ESWL tedavisi uygulanan 35 hasta grubunda bu beş parametre, tedavi sonrası taştan temizlenen ve rezidüv taş kalanlar arasında karşılaştırıldı. İstatistiksel analizlerde Student's t-test, Mann- Whitney U test ve iki oran testi kullanıldı. Taşlı 52 hastada IUPA değeri taş olan tarafın renal ünitelerinde taş olmayan tarafın renal ünitelerinden 35 (%67)'inde daha dar, 14 (%27)'ünde daha geniş, 3 (%6)'ünde eşit bulundu. Taş olan renal ünitelerin ortalama İÜPA değeri 55.48° ± 15.25 idi. Taş olmayan taraflarının renal ünitelerinde ortalama İÜPA değeri 63.28° ± 15.76 idi. Bu iki grup 32arasında yapılan karşılaştırmada istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu ( p=0.012 yani p < 0.05 ). Tek taraflı saf alt kaliks taşı olan 52 hastanın 104 renal ünitesinde İÜPA değeri < 60° olan 53 renal ünitenin 33 ( % 62 )'ünde taş oluşmuş iken, İÜPA değeri > 60 olan 51 renal ünitenin 19 ( %37 )'unda taş oluşmuştu. Bu oranların karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu ( p < 0.01 ). Diğer anatomik faktörler arasında istatistikler faklılık tesbit edilmedi. ESWL uygulanan renal ünitelerde tedavi sonrası taştan temizlenen ( SF ) renal ünitelerdeki ortalama İÜPA değeri 55.23 ± 15.54, ortalama İU değeri 24.05 ± 8.54 mm., ortalama İG değeri 4.27 ± 2.51 mm., ortalama KS değeri 2.46 ± 0.86, ortalama KPY değeri 14.59 ±5.82 mm. olarak bulundu. Tedavi sonrası rezidüv taş kalan renal ünitelerde ortalama İÜPA değeri 55.77 ± 16.69, ortalama İU değeri 26.46 ± 6.63 mm., ortalama İG değeri 3.77 ± 2.09 mm., ortalama KS değeri 2.69 ± 0.63, ortalama KPY değeri 16.15 ± 4.67 mm. bulundu. ESWL tedavisi sonrası SF olanlar ile böbrekte rezidüv taş kalan renal üniteler arasında bu parametreler karşılaştırıldı. İki grup arasında hiç bir parametre için istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı ( p > 0.05 ). ESWL ile tedavi yapılan 35 hastada, İÜPA değeri > 60 olan 13 hastanın 7 ( %54)'si SF, İÜPA değeri < 60 olan 22 hastanın 7 (%32 )'sinde rezidüv taş kaldı. Bu oranların karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı ( p > 0.05 ). Sonuç olarak böbrek alt kaliks taşı oluşma veya rekürens riskini tahmin etmekte alt pol anatomik özelliklerinden alt kaliks İnfundibuloüreteropelvik açı (İÜPA) önemli bir faktördür. Fakat diğer anatomik faktörler de klinik olarak değerlendirirken gözardı edilmemelidir. ESWL tedavisi sonrası taştan temizlenmeye alt kaliks anatomik yapısının özelliklerini önemsiz bulmuş olsak da, bu konuda daha fazla hasta sayısı olan randomize prospektif çalışmalar yapılması gerektiğine inanmaktayız. 33
Collections