İkinci trimester amniyosentez olgularının prospektif analizi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışmaya, Ocak 2004 - Aralık 2004 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi antenatal polikliniğine müraacat eden ve alınan anamnez, uitrasografik değerlendirme ve yapılan biyokimyasal tarama testleri sonucunda kromozomal anomali açısından risk altında olduğu saptanarak, kesin tanı için amniyosentez işlemi uygulanmış 183 olgu dahil edildi. Çalışmamızda amniyosentez uygulanan olguların özellikleri, amniyosentez endikasyonları, işlemin teknik yönlerine ait problemler ve sitogenetik analiz sonucunda saptanan kromozomal anomaliler değerlendirildi. İşleme bağlı abortus, erken doğum, majör antenatal hemoraji, Rh izoimmunizasyomu ve amniyosenteze bağlı yenidoğan problemlerinin insidansında artma olup olmadığı araştırıldı. Çalışma grubundaki olguların %97.2'sinde amniyon sıvısı, tek seferde, spinal iğne kullanımı ile başarılı bir şekilde alındı. Amniyosentez endikasyonları arasında pozitif triple test majör grubu oluşturmakta, ileri anne yaşı ise ikinci sıklıkla yer almaktaydı. Amniyosentez yapılan hastalarda kromozomal anomali oranı %4.91 olarak saptandı. Direkt amniyosentez işlemine bağlı fetal kayıp gözlenmedi. Majör antenatal kanama, membranların erken rüptürü, Rh izoimmunizasyonu ile yenidoğanda respiratuar distres sendromu, konjenital ortopedik deformite insidansında işleme bağlı olarak ek bir artış saptanmadı. Ayrıca fetal kayıp ya da diğer gelişen komplikasyonlar yönünden transplasental geçilen ve geçilmeyen guruplar arasında bir fark saptanmadı. Amniyosentez, deneyimli kişilerce yapılırsa ve de uygun transport ve kültür şartlan mevcut ise doğru ve güvenilir olup, işleme bağlı istenmeyen yan etkilerin çok az olduğu, önemli bir invazif tanı yöntemidir. Sonuç olarak amniyosentez, halen en sık kullanılan invazif prenatal tanı yöntemi özelliğini sürdürmektedir. 46
Collections