Küreselleşme çerçevesinde Türkiye`de bankacılık ve BDDK
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1980'li yılların özellikle ikinci yarısından itibaren dünyada önemli sosyal, politik, teknolojik veekonomik degisiklikler oldu. Bu degisiklikler içinde en önemlisi ve tartısılanı küresellesmedir.Küresellesme, uluslar arası ticaretin yaygınlasması, emek ve sermaye hareketlerinin artması,ülkeler arasındaki ideolojik kutuplasmaların sona ermesi, teknolojideki hızlı degisim sonucundaülkelerin gerek ekonomik, gerekse siyasal ve sosyo-kültürel açıdan birbirlerine yakınlasmaları olaraktanımlanabilir. Küresellesme kendisini ekonomik, siyasal ve sosyo-kültürel olmak üzere üç farklıalanda göstermektedir. Ekonomik açıdan küresellesme özellikle 1980'li yıllarda önem kazanmıstır.Ekonomik anlamda küresellesme, ülkeler arasında sermayenin, malların ve emegin dolasımınızorlastıran engellerin azaltılarak dünya ekonomisinin serbestlestirilmesi ve dünyanın ekonomik birbütün olusturma sürecinin hızlandırılmasıdır.Geçen 20 yıl içinde ulusal ve uluslar arası düzeyde, dünya ekonomisinde, küresellesmedogrultusunda önemli degisiklikler gözlenmektedir. Birçok ülkenin ekonomik politikaları yapısalreform üzerine yogunlasmıstır. Bu reformların amacı temelde yasanan ekonomik sıkıntılarınasılmasına yöneliktir. Bu amaçla kisi ve kurulusların faaliyetlerini arttırma, devletin düzenleme vekontrollerini azaltma yoluna gidilmistir. Özellestirme, üretim, emek ve finans piyasalarınındüzenlenmesi, vergi reformları, kamu sektörünün verimliliginin arttırılması ve faaliyetlerininsınırlandırılması gibi birçok alanda, liberallesme egilimi gözlenmis, sonuçta ekonomiler daha serbest,daha açık hale gelmistir.Dünyadaki bu gelismelere paralel olarak, Türkiye ekonomisinde de hızlı bir dönüsümyasanmıstır. 1962-1980 yılları arasında izlenen ithal ikamesi politikası, Türkiye'de 1980'den itibarenyerini ihracata dönük büyüme politikasına bırakmıstır. Türkiye 1980-1989 yılları arasında önceliklemal piyasalarını dıs pazarlara açarak dünya ekonomisine entegre olmaya çalısmıstır. 1989 yılınagelindiginde Türkiye sermaye hareketleri üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırarak, kambiyo rejiminitamamıyla serbestlestirmistir. Böylece Türkiye ekonomisi dünya pazarlarına entegrasyon veküresellesme sürecinde yeni bir dönemeci gerçeklestirdi. Türkiye'nin 1980 serbestlesme ve yapısal degisim programının temel amaçlarından birincisidısa açık bir ekonomiye geçisi saglamaktı. Bu amaçla dıs ticaret serbestlestirildi ve yabancı sermayegirisini özendirici tedbirler alındı. Programın ikinci amacı ise kamu kesiminin iktisadi faaliyet alanınıdaraltmaktı. Bu amacı gerçeklestirmek için kamu harcamalarının azaltılması ve kamu kuruluslarınınözellestirilmesi hedeflenmisti.Çalısmamız dört bölümden olusmaktadır. lk bölümde Türk ekonomi tarihi incelenmistir.Osmanlı dönemi ekonomik gelisimleri ve cumhuriyet dönemi ekonomik gelisimleri ayrı ayrıincelenerek karsılastırma olanagı sunulmustur.kinci bölümde, küresellesme ve küresel sürecin ortaya çıkısı incelenmis, Türkiye'nin 1980sonrası küresellesme sürecine uyum saglamak amacıyla yaptıgı politika degisiklikleri üzerindedurulmustur.Üçüncü bölümde, devlet ekonomisinde çok önemli yere sahip olan, piyasadaki para miktarını,yatırımları ve ekonomik kalkınmayı fazlasıyla etkileyen bankalar ele alınmıstır.Dördüncü ve son bölümde ise, Bankacılık alanında düzenleme yapma, bankaları denetleme veyaptırım uygulama yetkisi bulunan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun kurulusnedenleri, hukuki niteligi, yapısı, görevleri ve yetkileri incelenmistir. The world economy has changed profoundly over the last twenty years, particularly after thesecond half of 1980s, following a substantial political, social and technological transformation. Thesechanges lead us to a very popular concern, the debate of globalisation. During this period, the worldhas become more integrated economically, politically and socio-culturally as a result of advances incommunication and information technologies, reduced trade barriers and increase in internatiol tradeand factor mobility, reduced barriers to foreign investment and end of cold war.During the last two decades more and more countries based their economic policies onstructural reforms. The common aim of these reforms is basically to overcome the inadequateeconomic conditions. To achieve this, private entrepreneurship is encouraged while reducing the statecontrols and regulations. There has been a considerable tendency towards liberalisation, such asprivatisation, reducing the share of public sector in productionand tax reforms. Thus, economiesbecome relatively much libarel and open.The Turkish economy has experienced a rapid transition parallel with the trend mentionedabove. The import substitution policy of 1962-1980 is replaced by the export oriented growth policy in1980. During the period 1980-1989, Turkey has tried to be integrated to the world economy byprimarily opening its production market to foreigners. In 1989, Turkey has removed all the restrictionson capital movement, and liberalised the foreign Exchange market hence, improved the process ofglobalisation and integrating the Turkish economy to the morld markets.The firs goal of Turkey?s ?liberalisation and structural transition reform programme? in 1980was to establish the conditions for an open economy. For this to be achieved the international trade isliberalised and the inflow of foreign investment is encouraged. The second one was to limit the role ofpublic sector in the economy. Hence, the programme focused on privatisation of public institutionsand on reducing the government expenditures.Amongst these policies applied after 1980, trade liberalisation policy was applied moredecisively. It could be said that during this period Turkey has accomplished the trade liberalisation andthe structural reform of foreign trade. However, it has failed in transformating the public sector.
Collections