Mide kanserli hastalarda cerrahi deneyimin ve D2 disseksiyonunun hasta sağkalımı üzerine etkisi: Bir üniversite kliniği ve bir eğitim hastanesi sonuçlarının değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Malignitesi olan hastaların pekçoğu tanı, primer tedavi ve komplikasyonların kontrol edilebilmesi için cerrahi geçirirler. Kanser bir zaman aralığı için lokal bir hastalık kabul edildiğinden hastaların çoğunda rezeksiyon ilk tedavidir ve tümörün cerrahi olarak yeterli şekilde çıkarılması kür sağlayabilmektedir. Cerrahi olarak tedavi edilen kanser hastalarının sağkalım istatistikleri bu öngörüyü desteklemektedir. Radyasyon tedavisi, kemoterapi yada her ikisinin tedaviye eklenmesi sağkalım oranlarını iyileştirebilirken aynı zamanda daha sınırlı cerrahi rezeksiyonlara imkan verip kozmetik ve fonksiyonel açıdan daha iyi sonuçlar sağlayabilmektedir. Cerrah, birçok kanserde olduğu gibi, mide kanserinin de erken tanı ve tedavisinden sorumludur. Cerraha yol gösteren prensipler kesin tanı ve evreleme ile birlikte lokalize hastalığın yeterli olarak çıkarılması ve mümkün olduğunda semptomların giderilmesidir. Eğer yapılan detaylı çalışmalarda metastazik hastalık yada tedavi edilemez lokal yayılım saptanmamışsa hastanın tedavisi 'kür' e yönelmelidir. Mide adenokanseri dünyanın heryerinde yaygın olarak görülen bir kanser türüdür. Eldeki verilere göre T.C.' de solunum sistemi kanserlerinden sonra gastrointestinal sistem kanserleri ikinci sırada gelmektedir. Yine verilere göre mide kanseri gastrointestinal sistem kanserleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Toplumda önemli bir sağlık problemi olan mide kanserlerinin cerrahi tedavisinde Japonlar rolü yadsınamaz erken tanı ve tedavi yöntemleri ile önemli başarılar elde etmiştir. Tarama programlarının aktif kullanımı ile Japonya' da mide kanserinin önemli bir kısmı erken evrede tespit edilmekte, iyi bir radikal lenf nodu örneklemesi ile 5 yıllık yaşam süresi %90'lara çıkmaktadır. Ülkemizde mide kanseri ancak ileri evrelerde tanınmakta olduğundan bu evrelerde mide kanseri ile aktif mücadele edilememektedir. Tutulan lenf bezi sayısı ve tümörün mide duvarına penetrasyon derecesi en önemli prognostik faktörlerdir. Bu çalışmadaki amacımızda biri Sağlık Bakanlığına, biri İstanbul Üniversitesine bağlı; İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde şef, şef yardımcısı ve profesör, doçent kadrolarında yer alan deneyimli cerrahlar ile cerrahi deneyimi nispeten daha az olan uzman, başasistan kadrolarında yer alan cerrahların yaptığı mide kanseri ameliyatlarını ve lenf nodu disseksiyon genişliğinin hasta yaşam süresi üzerine etkisini araştırmaya çalıştık. Sonuç olarak her iki hastaneye başvuran ve opere edilen mide adenokanserli hastaların survisi üzerine cerrahi kıdemin, yapılan disseksiyon tipinin, adjuvan terapinin anlamlı etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Many patients with malignency undergo surgical therapy for diagnosis, primary treatment, or management of complications. Resection is the initial curative treatment for many of patients, because cancer is assumed to be a localized disease for an interval, allowing cure after adequate surgical removal. Long-term survival statistics of patients with cancer treated surgically support this assumption. Inclusion of radiation therapy or chemotherapy, or both, may improve the overall survival rate while permitting less extensive operative resection and enhancing cosmesis and function. The surgeon is responsible for the early diagnosis and appropriate management of many types of cancer as well as gastric cancer. The surgeon' s guiding principles should be the accurate diagnosis and staging with adequate operative removal of localized disease and palliation of symptoms when possible. If extensive studies fail to demonstrate metastasic disease or incurable local extension, the patient' s treatment should be directed toward a cure. Gastric adenocancer is a worldwide cancer type.The available data shows that, gastrointestinal system cancers are second after respiratory system cancer in Turkey. Again as the available data shows, gastric cancer is the first amongst other gastrointestinal system cancer types. Japan researchers have achieved very significant success with early diagnosis and treatment methods in clinic treatment of gastric cancer which seems to be an important health issue for the public. With the active use of screening programs, significant number of early gastric cancer are detected in Japan, and with a good radical lymph node dissection, 5 years survival is increased by 90%. Because of the gastric cancer is identified in advanced stages in our country long survivals can not be obtained in these stages. Number of lymph node involved and extension of tumor penetration to gastric wall are the most important prognostic factors. The aim of our research is to investigate the effects of wide lymph node dissection D2 to patient's survival and to compare the results of gastric cancer operations done by highly experienced (chief-vicechief or professor-assoc. professor) and moderate experienced surgeons in two different hospitals of those are a state hospital that is Istanbul Goztepe Training and Research Hospital and a university hospital that is Istanbul University Cerrahpasa Faculty of Medicine Hospital. The results show that, surgical seniority, the extent of lymphatic dissection and the adjuvant treatment has no significant effect on survival of the patients having applied to either of the two hospitals.
Collections