Mesane transüretral rezeksiyon materyallerinde ürotelyal karsinomların p53 ve p63 immünreaktivitelerinin patolojik tümör stage ile karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
2005-2006 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğinde ürotelyal neoplazi tanısı ile TUR (Transüretral Rezeksiyon) uygulanmış ve laboratuarımızda tanı konmuş 62 adet Ürotelyal Karsinomolgusunu çalışma kapsamına aldık. Olguların yaşları 22 ile 84 arasında değişmekte olup ortalama yaş 62,93 (11,62)'dür. Araştırma grubu içindeki vakaların % 24,2'i 70 yaş ve üzerindedir. pT1 ve pT2 toplamda 44 olguda görülmektedir; bunların 28'i pT1; 16'sı pT2 'dir. Olguların çoğunluğunun pT1 evresinde tanı aldığı dikkat çekti. Yaşlara göre p53 boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmektedir. 70 yaş üzeri olgularda p53 %10 ve üzeri boyanma oranı anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır. pTa evresindeki LGPÜK ve HGPÜK olgularını p63 immünreaktiviteleri yönünden karşılaştırdığımızda boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki görülmedi.pT1 ve pT2 evreli olguların p63 ile boyanma yüzdeleri arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu dikkati çekmiştir. pT2'nin %10-80 boyanma yüzdesi anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır. pTa evresindeki LGPÜK ve HGPÜK olgularını p53 immünreaktiviteleri yönünden karşılaştırdığımızda boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki görülmedi. pT1 ve pT2 evreli olguların p53 ile boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. pT1'in %10 altında boyanma yüzdesi, pT2'nin ise %10 ve üzerinde boyanma yüzdesi anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır.p53 ile p63'ün boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon görülmemektedir. Başka organ kanserleri üzerinde yapılan araştırmalarca da desteklenen bu durum p63 ve p53'ün mesane karsinogenezisinde farklı yollardan etkili olmalarına bağlanabilir.pTa ve pT1-pT2 olgularının p63 ile boyanma yüzdeleri karşılaştırıldığında aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. p53 ile boyanma yüzdelerinde ise pTa ve pT1-pT2 olguları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Halen tartışılan grade ve evreye göre p53 ve p63 immünreaktivitelerinin prognoz tayinindeki yeri, geniş seriler, uzun takip ve moleküler düzeydeki incelemelerin artışı ile daha iyi anlaşılabilecektir.Olguların yaşları 22 ile 84 arasında değişmekte olup ortalama yaş 62,93 (11,62)'dür. Araştırma grubu içindeki vakaların % 24,2'i 70 yaş ve üzerindedir. pT1 ve pT2 toplamda 44 olguda görülmektedir; bunların 28'i pT1; 16'sı pT2 'dir. Olguların çoğunluğunun pT1 evresinde tanı aldığı dikkat çekti. Yaşlara göre p53 boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmektedir. 70 yaş üzeri olgularda p53 %10 ve üzeri boyanma oranı anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır. pTa evresindeki LGPÜK ve HGPÜK olgularını p63 immünreaktiviteleri yönünden karşılaştırdığımızda boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki görülmedi.pT1 ve pT2 evreli olguların p63 ile boyanma yüzdeleri arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu dikkati çekmiştir. pT2'nin %10-80 boyanma yüzdesi anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır. pTa evresindeki LGPÜK ve HGPÜK olgularını p53 immünreaktiviteleri yönünden karşılaştırdığımızda boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki görülmedi. pT1 ve pT2 evreli olguların p53 ile boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. pT1'in %10 altında boyanma yüzdesi, pT2'nin ise %10 ve üzerinde boyanma yüzdesi anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır.p53 ile p63'ün boyanma yüzdeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon görülmemektedir. Başka organ kanserleri üzerinde yapılan araştırmalarca da desteklenen bu durum p63 ve p53'ün mesane karsinogenezisinde farklı yollardan etkili olmalarına bağlanabilir.pTa ve pT1-pT2 olgularının p63 ile boyanma yüzdeleri karşılaştırıldığında aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. p53 ile boyanma yüzdelerinde ise pTa ve pT1-pT2 olguları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Halen tartışılan grade ve evreye göre p53 ve p63 immünreaktivitelerinin prognoz tayinindeki yeri, geniş seriler, uzun takip ve moleküler düzeydeki incelemelerin artışı ile daha iyi anlaşılabilecektir. BACKGROUND:Urothelial carcinomas (UC) is of the most common cancers urinary bladder.AIM:The aim of the study is to assess the immunohistochemical staining differences between p63 and p53 according to the pathological stage and histological grade of the tumor in urinary bladder carcinomas.MATERIALS AND METHODS:Totally 62 urinary bladder transurethral resection materials diagnosed with urothelial carcinoma in the pathology department of our hospital were included in the study. On pathological examination, cases were dichotomized as noninvasive and invasive, whereas noninvasive cases were dichotomized as low grade and high grade and invasive cases were dichotomized as pT1 and pT2. Subsequently, the cases were evaluated by means of p63 and p53 immunohistochemical staining. Statistical analyses were performed by SPSS program, and Chi-square and Fisher's exact tests.RESULTS:When pTa was evaluated in terms of p63 immunoreactivity, no statistically significant difference was observed between LGPUC and HGPUC, noninvasive papillary UC, regarding staining percentages ( P > 0.05), whereas statistically significant relation was observed for pT1 and pT2 regarding p63 staining percentages ( P < 0.05). For pTa, no statistically significant relation was observed between LGPUC and HGPUC, noninvasive papillary UC, in terms of p53 staining percentages ( P > 0.05). However, highly significant relationship was observed for pT1 and pT2 in terms of p53 staining percentages ( P < 0.01). No significant relationship was observed between the staining percentages of p53 and p63 ( P > 0.05).CONCLUSION:The role of p53 and p63 immunoreactivities in the differential diagnosis and prognosis of urinary bladder carcinomas according to the pathological stage and histological grade of the tumor will be understood better with the increasing number of long term investigations performed with large series at a molecular level.
Collections