Sıçanlarda insizyonel herni modelinde kullanılan yapışıklık önleyici mesh çeşitlerinin karın içi yapışıklık ve diğer komplikasyonlar yönünden karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: İnsizyonel herni tamirinde kullanılan meshler, batın içi yapışıklıklara neden olmaktadır ve bu intestinal obstrüksiyona, kronik abdominal ağrıya, intestinal ve enterokutanöz fistül oluşumuna neden olmaktadır. Farklı meshlerin, avantajları ve dezavantajları olup halen kabul edilmiş ideal bir prostetik materyal yoktur. Bu çalışmada sıçanlarda insizyonel herni modelinde kullanılan farklı mesh çeşitlerinin adhezyon derecelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve yöntem: Bu deneysel çalışmada ağırlıkları 210-310 gram arasında değişen 3-6 aylık Wistar-Albino 37 adet dişi sıçandan, 10'ar tane olacak şekilde 3 mesh grubu ve 7 tane olacak şekilde kontrol grubu oluşturuldu. Deneklerde 2x2 santimetre boyutlarında batın ön duvarında tam kat fasya ve periton defekti oluşturuldu. Kontrol grubunda(Grup 1) periton kenarlarına 4/0 polipropilen ile inlay sütür atılıp, Cilt 3/0 polipropilen ile devamlı olarak kapatıldı. Grup 2' de, condensed PTFE' yle, Grup 3'de parietal tarafı emilebilen PDS ile kaplanmış PP ve viseral tarafı ORC olan, çift katlı bir meshle, Grup 4' de bir tarafı Hyaluronik asid ve Karboksimetilselüloz birleşenleri olan PP mesh ile inlay onarım yapıldı. Postoperatif 28. gün denekler sakrifiye edildi. Karın ön duvarı tam kat açılıp karın içi yapışıklıklar, makroskopik, histopatolojik ve biyokimyasal olarak karşılaştırıldı. Bu çalışmada istatistiksel analizler NCSS 2007 paket programı ile yapılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. Bulgular: Gruplar arasında makroskobik yapışıklık skoru, inflamasyon değerlendirme skoru ve komplikasyon varlığı açısından istatistiksel farklılık gözlenmemiştir. Grup 1, grup 2, grup 3 ve grup 4' ün fibrozis değerlendirme skoru dağılımları arasında istatistiksel farklılık gözlenmiştir. Grup 1' in 0 fibrozis değerlendirme skoru varlığı diğer gruplardan istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuş(p=0,0001), diğer gruplar arasında istatistiksel farklılık gözlenmemiştir(p>0,05). Grup 1' in kopma basıncı ortalamaları grup 2, 3 ve 4' den istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuş(p=0,001), diğer gruplar arasında istatistiksel farklılık gözlenmemiştir(p>0,05). Grup 1' in hidroksiprolin ortalamaları, grup 3 ve 4' den istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuş (p=0,001, p=0,01), grup 2' nin hidroksiprolin ortalamaları grup 3' den istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuş(p=0,015), diğer gruplar arasında istatistiksel farklılık gözlenmemiştir(p>0,05).Sonuç: Meshlerin yapışıklık derecelerinin, makroskopik yapışıklık, histopatolojik ve komplikasyon açısından birbirlerine üstünlüklerinin olmadığı; condensed PTFE' nin, parietal tarafı emilebilen PDS ile kaplanmış PP ve viseral tarafı ORC olan, çift katlı meshten adhezyon oluşturma derecesinin biyokimyasal olarak daha az olduğu ve peritona yerleştirilen 3 farklı materyalin kontrol grubuna göre daha fazla fibrozis yaptığı gözlemlendi. Çağımızda yüksek teknolojinin kullanılmasına rağmen ideal mesh hala modern tıbbın hizmetine sunulamamıştır. Bu materyallerin, yapılan klinik ve deneysel çalışmalar sayesinde geliştirileceğini düşünmekteyiz. Aim: The use of prosthetic meshes to repair incisional hernia carries the risk of adhesions that are common causes of intestinal obstruction, chronic abdominal pain and enterocutenous and intestinal fistula. The prosthetic materials have advantages and disadvantages, and there is no ideal prosthetic material to use in the treatment of incisional hernia uptodate. The aim of this study was to evaluate the adhesion intensity that occur with different meshes in a model of incisional hernia in rats.Material and methods: 37 female Wistar-Albino rats weighing 210 to 310 grams were enrolled four groups. A 2x2 cm abdominal wall defect was created in rats. In group 1 ( n=7), peritoneal closure was obtained with 4/0 polypropylene suture and skin closure was obtained with a running 3/0 polypropylene suture. Abdominal wall defect was repaired with condensed PTFE mesh in group 2 (n=10). In group 3 (n=10), defect was repaired with polypropylene-polydioxanone composite with oxidized cellulose coated mesh and in group 4 with polypropylene with carboxymethylcellulose sodium hyaluronate coated mesh. The rats were sacrificed at 28 day. The abdominal wall with adherent tissue was resected enbloc for macroscopic, histological and biochemical work-up. Statistical analysis was done with NCSS 2007 pocket programme. P< 0,05 considered stastically significant.Findings: No statistical differences have been observed between the groups with regard to macroscopic adhesion score, inflammation assessment score and presence of complication. A statistical difference has been observed in the fibrosis assessment score distribution of group 1, group 2, group 3 and group 4. The presence of fibrosis assessment score of 0 in Group 1 has been deemed to be statistically higher than the other groups at a significant degree(p=0,0001). No statistical differences has been observed between the other groups(p>0,05). The breaking pressure averages of Group 1 have been deemed to be statistically lower than the groups 2, 3 and 4 at a significant degree (p=0,001); no statistical differences has been observed between the other groups (p>0,05). The hydroxyproline averages of Group 1 have been deemed to be statistically lower than the groups 3 and 4 at a significant degree (p=0,001, p=0,01); the hydroxyproline averages of Group 1 have been deemed to be statistically lower than the group 3 at a significant degree (p=0,015); no statistical differences has been observed between the other groups (p>0,05).Result: It has been observed that there was no superiority between the meshes studied with regard to macroscopic or histopathological adhesiveness and complication rates. It was also observed that the adhesion formation degree of condensed PTFE from double-layer mesh, one side being PP, of which the parietal side is covered with absorbable PDS and the visceral side is ORC, is biochemically lower and that the 3 different materials located in the peritonea produce more fibrosis in comparison with the control group. Despite high techonology available, the ideal mesh has not been introduced to surgical use yet. We conclude that more clinical and experimental studies are needed to yield to develope better prosthetic materials.
Collections