Gerçek zamanlı ultrason elastografide karaciğer fibrozisini değerlendirmede interkostal ve subkostal ölçüm tekniklerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Karaciğer fibrozisini ve derecesini belirlemek tedavi planlaması açısında önem arzetmektedir ve şu an altın standart karaciğer parankim biyopsisidir (5). Biyopsi dışında karaciğer fibrozisini belirleyen invaziv olmayan yöntemler de vardır. Bunlardan birisi gerçek zamanlı US elastografi olup yeni bir yöntemdir (21). Bu yöntemin karaciğer fibrozisini ve derecesini belirlemede anlamlı sonuçlar verdiği gösterilmiştir (21). Bununla birlikte ölçüm yöntemlerinin bu süreçte ne kadar etkili olduğu hakkında fazla çalışma yoktur. Biz de çalışmamızda interkostal ve subkostal ölçüm yöntemlerinin normal ve fibrozisli karaciğeri ayırt etmedeki etkinliklerini değerlendirdik.Rutin patolojik incelemeler esnasında karaciğer parankim biyopsisi yapılarak kronik karaciğer hastalığı tanısı alan 39 olgu hasta grubu olarak alındı. Herhangi bir karaciğer hastalığı olmayan 34 olgu da kontrol grubu olarak alındı.Hastaların karaciğer parankim elastisiteleri lineer prob ile subkostal ve interkostal olarak ölçüldü. Ve sonuçları kontrol grubunda ve hasta grubunda istatiksel olarak karşılaştırıldı.Her iki yöntemde karaciğer parankim straini sırası ile cilt altı yağ doku ( İK1, SKİ ), kas doku ( İK2, SK2), perikapsüler yağ doku ( İK3, SK3 ) ve batın ön duvarındaki total doku ( İK4, SK4 ) straini ile kıyaslandı. Ayrıca parankim strainleri de ( İKPS, SKPS ) kendi aralarında karşılaştırıldı.İnterkostal ölçümlerde ( karaciğer parankiminin; cilt altı yağ dokuya oranı, interkostal kas dokuya oranı, perikapsüler yağ dokuya oranı, total batın ön duvarına oranı ve karaciğer parankim straini ) karaciğer parankim elastisitesi açısından normal ve hasta grup arasında anlamlı bir fark bulunmazken subkostal ölçümlerin ( karaciğer parankiminin; cilt altı yağ dokuya oranı, kas dokuya oranı, perikapsüler yağ dokuya oranı, total batın ön duvarına oranı ve karaciğer parankim straini ) hepsinde anlamlı fark bulundu.Subkostal yöntemde karaciğer parankimine ve batın ön duvarına basınç daha iyi iletilmektedir ve bu nedenle subkostal yöntem interkostal yönteme göre karaciğer elastisitesini belirleme açısından daha iyi sonuçlar vermektedir.Ayrıca subkostal incelemelerde SK4 ve ek olarak kullandığımız SK1, SK2 ve SK3 sonuçlarına baktığımızda ( tablo 12) SK1, SK2, SK4'de benzer P değerleri elde edilirken SK3'de P değeri daha düşük olup anlamlılık değeri daha yüksektir. Ancak subkostal incelemede uygulama kolaylığı açısından SK4 ve SKPS ölçülmesinin rutin uygulama açısından yeterli olabileceği düşünülmektedir.İnterkostal ölçümlerde perikapsüler yağ doku/ karaciğer parankim straini (İK3) anlamlıya çok yakındır ve subkostalde ( SK3) de diğerlerine göre daha yüksek derecede anlamlıdır. Her iki yöntemde de perikapsüler yağlı alanın daha iyi komprese olduğu düşünülebilir. Bu nedenle karaciğer parankim elastikiyetini değerlendirmede yöntem olarak kullanılabileceğini düşünüyoruz. It is important to determine the degree of liver fibrosis in terms of treatment planning and currently liver parenchymal biopsy is the gold standart. There are also some non-invasive methods to determine the liver fibrosis except for parenchymal biopsy. One of these methods is real time US elasthography that is brand new technique. Determining the liver fibrosis and its severity, this method has shown significant results in some trials. However, there is no enough knowledge and clinic trials to show how effective this measurement methods during this process. İn our study, we assessed the intercostal and subcostal measurement methods to discriminate between normal and fibrotic liver.39 patients who have chronic liver disease which were diagnosed by parenchymal liver biopsy before were included. 34 patients who do not have any disease were selected as a control group.Patients liver elasticity has been measured with linear probe as subcostal and intercostal and the results were statistically compared in the control group and patient group. In both methods strain of the liver paranchyma was compared with the subcutaneous fat tissue (İK1, SK1), muscle tissue (İK2, SK2), pericapsüler adipoze tissue (İK3, SK3) and total tissue on the anterior abdominal wall (İK4, SK4), respectively. In addition, strains in the parenchyma (İKPS, SKPS) were compared among themselves.In intercostal measurement, there was no significant difference between the patient and control group ( Ratio of liver parenchyma to subcutaneous fat tissue, intercostal muscle tissue, pericapsuler fat tissue, and total rate of the front wall of the abdomen and to liver parenchymal strain ), on the other hand in subcostal measurements there was statistically difference in all parameters.In subcostal method, pressure is transmitted better to liver parenchyma and the anterior abdominal wall. For this reason subcostal method gives better results than intercostal method in terms of determining the elasticity of the liver.Furthermore, in addition to SK4, we use SK1, SK2 and SK3 parameters. Looking at the results, however there is similar P values obtained from SK1, SK2 and SK4 ( see table 12), we obtained lower P values which is statistically significant in SK3. But when subcostal measurements is being made, in terms of ease of application, SK4 and SKPS measurements are thought to be sufficient for routine applications.In intercostal measurements, pericapsuler fat tissue / liver parenchymal strain ( İK3 ) ratio is very close to statistically significant and in subcostal measurements ( SK3 ) is a highly significant than others. In both methods pericapsuler fat area can be considered have a better compression. Therefore the method possibly be used as the evaluation of liver parenchymal elasticity.
Collections