İzmir`de meydana gelmiş depremler ve zemin hasar ilişkisi (Konak ve Çankaya arasındaki bölgede sıvılaşma risk analizi)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
öz İzmir ve çevresinde MÖ. 304 yılından günümüze kadar geçen süreç içerisinde çeşitli büyüklüklerde depremler olmuştur. Jeolojik incelemeler sonucunda İzmir kenti ve çevresinde aktif fayların olduğu belirlenmiştir. Bunlardan en fazla deprem riski taşıyan faylar, Tuzla fayı ve İzmir fayıdır. Araştırma sonucunda değişik litolojilerdeki zeminlerin deprem sonucu meydana gelen hasarlarda önemli bir rol oynadığı ortaya çıkmıştır. Genel olarak hasarın, kaim ve suya doygun alüvyon zeminlerde fazla, sert kayalık alanlarda az olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca alüvyon kalınlığı, yeraltısuyu ve derinliğinin deprem hasarına doğrudan etkisi olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma, daha önce yapılan araştırmalarda 1. derece deprem bölgesi içerisinde yer alan İzmir kentinde olası bir depremde siltli ve kumlu ortamlarda oluşabilecek sıvılaşma potansiyelinin belirlenmesini kapsamaktadır. Bu çerçeve içerisinde Konak ve Çankaya bölgelerindeki sondaj verilerinden yararlanarak alüvyon zeminlerin mühendislik özellikleri belirlenmiş ve SPT N30 değerine göre sıvılaşma risk analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda ama.^0.40 gal 'den büyük olan bir depremde bölgede sıvılaşma olayının meydana geleceği ve mühendislik yapılarının zarar göreceği belirlenmiştir. ANAHTAR KELİMELER: Deprem, zemin, sıvılaşma analizi u ABSTRACT Varying magnitude earthquakes occurred in Izmir and in its surrounding area since B.C. 304 so far. ît has been determined that there are active faults in this area as a result of geological investigations. Tuzla and Izmir faults have more earthquake risks than the other ones. As a result of this study, it was determined that the sous having different lithological features have an important role in the damages caused by earthquakes. İn general, it has been observed that the damage is much at the thick and water -saturated alluvium soils but less at the hard rocks. On the other hand, it has been determined that thickness of allivium, groundwater and its depth affect the earthquake damage directly. This study covers the subjects of determining liquefaction potential, probability in silty and sandy soils in case of an occurrence of an earthquake in the city of Izmir which is inside the first rate risk-earthquake zone. Accordingly, by making use of the drill data obtained in the areas of Konak and Çankaya, the constructional features of the allivium soils have been determined and the liquefaction risk analysis has been carried out according to SPT N30 values. As a result of the study, in case of an earthquake higher than amax = 0.40 gal, it has been determined that there will be liquefaction in this area and the constructional structures will be affected adversely. KEY WORDS: Earthquake, soil, liquefaction.
Collections