Çocuk suprakondiler humerus kırıklarında cerrahi tedavi: Klinik ve radyolojik sonuçlarımız
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Suprakondiler humerus kırıkları, ortopedi kliniklerinde sık görülen çocuk kırıklarındandır. Bu çalışma¬nın amacı, kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilen çocuk suprakondiler humerus kırıklarında, uyguladığımız tedavi yön¬temlerinin, radyolojik ve klinik sonuçlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. Yöntemler: 2009 ve 2013 yılları arasında kliniğimizde, açık veya kapalı redüksiyon ve Kirschner teli fiksasyonu ile cerrahi tedavi edilen 131 suprakondiler humerus kırığı olan hasta değerlendir¬meye alındı. Çalışmada hastaların demografik verileri, kırığın oluş nedenleri, kırık tipleri, eşlik eden yaralanma¬lar, postoperatif komplikasyonlar, radyolojik parametreler, kozmetik ve fonksiyonel (Flynn kriterlerine göre) sonuçlar değerlendirildi. Bulgular: Hastalaın cinsiyet dağılımını incelediğimizde; 89 (% 67,9)'u erkek , 42 (% 32,1)'si kız idi. Yaş grubu dağılımına bakıldığında, erkek hastaların ortalama yaşı; 6,87 ± 3,27 , kız hastaların ortalama yaşı 6,07 ± 2,72 (yaş aralığı:2-15) olarak bulundu.Hastaların kırık eksteremitelerinin dağılımına bakıldığında; 30 (% 22,9) hastanın sağ tarafında, 101 (% 77,1) hastanın sol tarafında kırık olduğu gözlendi Hastanede ortalama yatış süresinin 2,8 gün yine ortalama takip süresinin ise 30.9 ay olduğu görül¬dü.Hastaların kırık tipleri incelendiğinde; 4 (%3,1) hastada Gartland tip 3 fleksiyon kırığı, 14 (%10,7) hastada Gartland tip 2 ekstansiyon kırığı ve 113 (% 86,2) hastada Gartland tip 3 ekstansiyon kırığı saptandı. Hastalarımızın 120'si (%91,60) kapalı redüksiyon ve perkütan telleme ve 11 (%8,39) tanesi açık redüksiyon (posterior yaklaşım) ve perkütan telleme ile tedavi edildi. Eşlik eden ek bir kırık oranı % 3.1, eşlik eden nörolojik patoloji oranı % 5.3 ve eşlik eden vasküler patoloji oranı %0,76 olarak bulundu. Fakat hiçbir hastada kalıcı sinir hasarı görülmedi. Çalışmamıza katılan hastaların tedavi sonuçlarını Flynn kriterlerine göre değerlendirdiğimiz zaman; kapalı redüksiyon ve perkütan pinleme sonuçlarımız, fonksiyonel açıdan %94,65 mekemmel ve iyi, kozmetik açıdan %93,3 mükemmel ve iyi olarak bulundu. Açık redüksiyon ve perkütan pinleme ile tedavi edilen hastalarda ise %90,90 mükemmel ve iyi sonuçlar elde edildi.Sonuç: Suprakondiler humerus kırıkları, erkek çocuklarda kız çocuklarından ve dominant olmayan tarafta daha sık görülmüştür. Açık veya kapalı yöntemle tedavi edilen hastalarda sonuçlar açısından istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı. Kapalı redüksiyon ve pinleme ile tedavi edilen hastaların hastane yatış süreleri, açık redüksiyonla tedavi edilen hastalara göre anlamlı olarak daha kısa bulundu. İlk 8 saat ve sonrasında opere edilen hastalar sonuçlar açısından karşılaştırıldığında anlamlı farklılık saptanmadı. Çocuklarda suprakondiler humerus kırıklarında hastanede yatış süresi, nörovasküler komplikasyonlar, fonksiyonel ve kozmetik sonuçlar göz önüne alındığında kapalı veya açık redüksiyon ve perkütan pinleme ile klinik ve fonksiyonel açıdan anlamlı farklılık olmamakla beraber, her iki tespit yönteminin de aynı derecede güvenli ve etkin yöntemler olduğu görüldü. Bu çalışmanın sonuçlarının çok merkezli, prospektif, randomize kontrollü çalışmalarla ve daha fazla hasta sayısı ile teyit edilmesi önerilir.Anahtar kelimeler; Çocuk suprakondiler kırıkları, kapalı redüksiyon ve perkütan pinleme, Flynn kriterleri Introduction: Supracondylar humerus fractures are frequently encountered in the pediatric age group in orthopaedic clinics. The aim of this study was to demonstrate comperatively the radiological and clinical outcomes of the surgical treatment of pediatric supracondylar humerus fractures in our department.Methods: 131 children, who were operated with open or closed reduction and percutaneous Kirschner wire fixation between the years 2009 and 2013 due to supracondylar humerus fractures, were included in this study. The demographic findings, etiology and type of the fracture, accompanying injuries, postoperative complications, radiological parameters, cosmetic and functional results according to Flynn's criteria were evaluated.Results: 89 ( 67,9%) male and 42 ( 32,1%) female patients, were included in this study. The mean age of patients was 6,87 ± 3,27 and 6,07 ± 2,72 years, in males and females, respectively (range; 2–15). The distribution of broken sides of patients were 30 (22,9%) on the right and 101 (77,1%) on the left elbows. The mean length of hospital stay was 2,8 days and the average follow-up period was 30,9 months. When the fracture types of patients were examined, we identified 113 (86,2%) patients with Gartland tip 3 extension fractures, 14 (10,7%) patients with Gartland tip 2 extension fractures, and 4 (3,1%) patient with Gartland tip 3 flexion fractures. The 120 (91,60%) of patients were treated with closed reduction and pinning (Grup 1) and 11 (8,39%) were treated with open reduction (posterior approach) and pecutaneous pinning. Accompanying rate of fractures were 3,1%, accompanying nerve injuries were 5,3% and accompanying vascular pathology was 0,76%. But no permanent nerve palsy with late sequela was encountered. According to the Flynn's criteria the functional results were excellent and good in 94,65% of patients and the cosmetical results were excellent and good in 93,3% of patients that were operated with closed reduction and percutaneous pinning. The cosmetical and the functional results were excellent and good in 90,90 % of patients that were operated with open reduction and percutaneous pinning, according to the Flynn's criteria.Conclusion: Supracondylar humerus fractures were more frequent in the non-dominant side and in males than females. There was no statistical significance in terms of results of the treatment with open or closed techniques. Duration of hospitalization were found significantly shorter in patients with Group 1. There were no significant difference in terms of results in groups that were treated before and after post-injury 8 hours. When taking the below points into consideration such as the duration of hospital stay, the rate of neurovascular complication, the functional and cosmetic results; it seems that treating the supracondylar humeral fractures using the open or closed reduction and percutaneous pinning have been safe and effective methods, without significant difference in clinical and functional scores. Furthermore, these results should be confirmed with multi-centric, prospective, randomized studies with higher number of patients.Keywords: Supracondylar humerus fractures in pediatric, closed reduction, open reduction, percutaneous pinning, Flynn criterias
Collections