Önerilen tıbbi girişimi reddeden hastanın `karar verme yeterliğinin` psikiyatristler tarafından değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışma, Nisan - Haziran 1994 tarihinde.Ankara'da psikiyatri uzmanlık eğitimi veren 6 hastanedeki 76 kişinin, tıbbi girişimi reddeden bir hastanın karar verme yeterliğinin değerlendirilmesi konusunda, bilgi ve tutumlarını saptamak üzere yapılmış, tanımlayıcı bir çalışmadır. Veriler, 28 sorulu bir anket aracığıyla toplanmıştır. Örneklem seçilmemiş, 6 hastanede, psikiyatri kliniğinde görev yapan tüm kişilere ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmada, hastanın karar verme yeterliği ile ilgili olarak yapılan psikiyatri konsültasyonunun, üniversite hastanesinde çalışanlarca, devlet hastanesindekilere göre, daha fazla yapıldığı saptanmıştır. Bu konudaki konsültasyon, daha çok öğretim görevlilerince yapılmaktadır. Hastanın karar verme yeterliği taşıması için, bilinç durumu, yönelim, gerçeği değerlendirme yetisi, yargılama yetisi, önerilen tıbbi girişimi reddetmesinden doğabilecek sonuçları değerlendirebilmesi, algılama bozukluğu olmaması, hastalığına ilişkin bilgileri anlayabilmesi ve önerilen tıbbi girişimin gerekçelerini anlayabilmesi, en önemli özellikler olarak dile getirilmiştir. Bu konuda, öncelikle değerlendirmeye alınması gereken hasta grubu, ivedi ve/veya yaşamsal girişimi reddedenler olarak tanımlanmıştır. Bu konudaki ilk değerlendirmenin, hastayı klinikte izleyen hekim tarafından yapılması gerektiği belirtilmiştir. Hastanın karar verme yeterliğinin tam bir ruhsal durum muayenesi ile değerlendirilmesi en çok benimsenen yöntem olmuştur. Değerlendirmeye başlamadan önce, hastanın aydınlatılması gereğini her zaman önemli kabul edenlerin daha büyük çoğunluğu üniversite hastanesinde çalışmaktadır. Hastanın daha önce, pek çok kez psikiyatri kliniğinde yatmasını gerektiren bozukluk yada hastalığının olması, karar verme yeterliğini ortadan kaldırmada en önemli psikiyatrik özgeçmiş bilgisi olarak dile getirilmiştir. Akut ve kronik organik beyin sendromu ve pozitifsemptomlu şizofreni, karar verme yeterliğini ortadan kaldıran en önemli psikiyatrik bozukluk a da hastalıklar olarak belirtilmiştir. Karar verme yeterliği taşımadığı sonucuna ulaşılan hastayla ilgili son kararın, aralarında psikiyatrisi bulunan konsültasyon kurulu ve -varsa- hastanın konuyla ilgili vasiyetine dayanılarak verilmesi gerekliliği dile getirilmiştir. Hastanın karar verme yeterliği konusunda çelişkide kalınması durumunda ise, hekimlerin önemli bir bölümü, hastanın sağlıklı yaşam hakkı tarafında yer alma eğilimi göstermişlerdir. Çalışmaya katılanlar, tıbbi, etik ve hukuksal bilgi açısından, kendi konumlarını değerlendirmiş, ilgili hukuksal ve etik bilgi açısından eksiklikleri olduğunu dile getirmişlerdir. Çalışmaya katılanlar, konunun tıp fakültesi klinik eğitim programına, psikiyatri uzmanlık eğitim programına alınmasını ve konunun psikiyatri, tıp etiği ve hukuk uzmanlarının katılacağı bir bilimsel toplantının gündemini oluşturmasını önermişlerdir.
Collections