Afşin Ashabü`l-Kehf`in tarihsel süreci (Ana kaynaklar ve arşiv belgelerine göre)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ashabü'l-Kehf Vakıası, Hıristiyan ve İslami kaynaklarda geçmektedir. Vakıa, İslamî kaynaklar olan Kur'ân-ı Kerim, dinî ve tarihî kaynaklar ile Osmanlı arşiv belgelerine yansımıştır. Dünya'da ve Türkiye'de Ashabü'l-Kehf mekânı olarak bilinen birçok yer bulunmaktadır. Osmanlı Arşiv belgeleri, tarihi kaynaklar ve birçok tarihçiye göre bu mekânlardan gerçeğe daha yakın olanı Afşin Ashabü'l-Kehf'tir. Afşin'deki mağaranın vaziyet planı ve burada mağaraya düşen güneş ışıklarının açısı Kur'ân-ı Kerim'de verilen bilgilere uygundur. Külliyenin ilk inşası Doğu Roma Dönemi'ne kadar uzanmaktadır. Bu dönemde mağaranın önüne bir ibadethane yapılmıştır. Daha sonra bölgeyi Selçuklular ele geçirmiştir. Selçukluların Maraş Emiri Nusretüddin Hasan Bey tarafından burada 24 Aralık 1215/22 Ocak 1216 inşa faaliyetleri başlamıştır. Ribat, cami, medrese ve handan oluşan külliyenin inşa süreci 1234 yılına kadar devam etmiştir. Selçuklulardan sonra bölgeyi ele geçiren Dulkadir Beyliği idarecileri de külliyeye önem vermiştir. Dulkadir Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey, 1500 ve 1510 tarihli iki vakfiye ile buraya gelirler kaydetmiştir. Vakfın idaresini de Tirmizi ailesine vermiştir. Külliyenin giderleri için Efsus başta olmak üzere çevre köy, mezra, çiftlik ve çeşitli cemaatlerin gelirleri vakfedilmiştir. Ayrıca Şahruh Bey de Kayseri Barsama Köyü malikane gelirini buraya vakfetmiştir. Bunun yanında Kayseri/Ağırnas Köyü Barsama Mezrası da vakfedilmişti. Dulkadir Beyliği'nden sonra bölge Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır. Osmanlı Devleti de vakfa büyük önem vermiş ve vakfın gelirlerine dokunmamıştır. Vakfın vakfiye şartlarına göre idaresine devam edilmiştir. Bu dönemde vakıfla ilgili işlemler kayıt altına alınmıştır. Görevlilerin görev tevcihleri, gelirleri, giderleri hep kayıt altındadır. Bu arada vakıfta görevliler arasında çeşitli anlaşmazlıklar olduğu gibi, vakıf gelirlerine de çeşitli müdahaleler olmuştur. Bu müdahaleler idareciler, görevliler, eşkıya ve ahali tarafından yapılmıştır. Devlet bu müdahalelere engel olarak vakfı muhafaza altına almıştır. Ayrıca yörede vergi muafiyeti konusunda anlaşmazlıklar meydana gelmiştir. Bu anlaşmazlıklar bazen anlaşmayla bazen de silah kullanmak suretiyle bertaraf edilmiştir. Bunların yanında Ashabü'l-Kehf'in, toplum üzerinde etkileri de görülmüştür. Bu anlamda camilerde Kehf suresi okunmuş, çeşitli adet ve inanışlar meydana gelmiş, edebiyata ve resme yansımış, çeşitli ibadethane ve ticari yapılara bunların ismi yazılmış veya kazınmıştır. Ayrıca, Ashabü'l-Kehf'in Türk denizcilerinin koruyucusu olduğu inancı gelişmiştir. Buraya ziyaret için gelenler, kurbanlarını keserler, mağarayı ziyaret ederler, küçük şeytan ve büyük şeytanı taşlarlar. Onlar mağaradaki suyu zemzem olarak kabul ederler ve onu içerler. Çocuğu olmayanlar, hastalığı bulunanlar şifa maksadıyla buraya gelirler. Bunun yanında kehf ashabının isimlerinin yangınları önlediği ve bereket verdiği inancının yaygın olduğu bilinmektedir Ashab al-Kahf fact is registered in the Islamic and Christian sources. This fact is found on the Kur'ân, religious and historic sources and Ottoman archive documents. There are many places known as Ashab al-Kahf in the world and Turkey. According to Ottoman archival documents, historical sources and many historians, Afşin Ashab al-Kehf is closer to reality than these places. The layout plan of the site and the angle of the sunlight that falls in the cave is suitable with the Kur'ân. The first construction of the complex lies back to the East Rome period. In this period a place of worship was built in front of the cave. Later Selçuks captured the region. Maraş Emiri Nusretüddin Hasan Bey of the Seljuks began construction on 24 December 1215/22 January 1216 here. The construction of the ribat, mosque, madrasa, and khan continued until 1234. After the Seljuks, the Dulkadir principals who took control of the region also gave importance to the compleks. Alaüddevle Bozkurt Bey, came here with two vakfiyes dated 1500 and 1510. He gave the administration of the foundation to Tirmizi family. For the expenses of the complex, the revenues of the surrounding villages, hamlets, farms and various communities, especially Efsus, were dedicated. In addition, Şahruh Bey also has a Life-term tax farm in Barsama village of Kayseri. In addition to this, Kayseri / Ağırnas Village was also entrusted to Barsama Mezra. After Dulkadir Principality, the region was bound to the Ottoman State. In the Ottoman Empire, the foundation has given great importance and has not touched the foundation's incomes. Administration has been continued according to the conditions of foundation's foundation certificate-charter. In this period, transactions related to the foundation were recorded. The duties, incomes and expenses of the staff who work in the Foundation are always under record. Duties, incomes and expenses of the staff are always on record. In the meantime, there are various disputes among the foundations, and there have been various interventions in the foundation's income. These interventions were made by administrators, officials, bandits and people. The state has kept the foundation under the interference with these interventions. There have also been disputes about tax exemptions in the region. Besides these, the effects of Ashab al-Kahf on the society have been seen. In this sense, the surname of Kehf was read in the glasses, various pieces and beliefs came to the fore, and the names and commercial structures of these places were written or etched. In addition, the belief that Ashab al-Kahf is the guardian of the Turkish seafarers has developed. Those who visit here cut their victims, visit the cave, stone the little devil and the great devil. They accept the water in the cave as a zemzem and drink it. Those who hasn't been a child and the disease come here to heal. Besides, it is known that the belief that the names of the khaf Ashwa prevent the fires and bless them.
Collections