Diabetes mellituslu olgularda arka vitreus dekolman yönünden vitreoretinal ilişkilerin B mode ultrasonografi ve biyomikroskopik incelemelerle değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
80 7. ÖZET AMAÇ: Bu çalışmada B mode ultrasonografık ve biyomikroskobik olarak diabetes mellituslu gözlerde arka vitreus korteksinin retina ile ilişkisini ayrıca retinopatisiz ve nonproliferatif diyabetik retinopatili olgularda arka vitreus korteksinin durumunun retinopatinin ortaya çıkış ve progresyonuna katkısını araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmada yaş ve cinsiyet açısından benzer 50 sağlıklı olgunun 100 gözüyle (kontrol grubu), tip I ve tip II diabetes mellituslu 150 olgunun 300 gözünde arka vitreus dekolmanı yönünden vitreoretinal ilişkiler B Mode ultrasonografık ve 90 diyoptrilik lens yardımıyla biyomikroskopik olarak değerlendirildi. Ayrıca diabetes mellituslu 300 göz içinden retinopatisiz, background diyabetik retinopatili ve preproliferatif diyabetik retinopatili grupta yer alan ve en az 6 ay sonra kontrole gelen 165 göz progresyon ve stabil kalma yönünden tekrar değerlendirildi. Kontrol grubundaki olgular seçilirken ±4.0 diyoptri sınırlan içinde kalan refraksiyon kusurları dışında herhangi bir göz hastalığı ve sistemik hastalığının bulunmamasına dikkat edildi. Diyabetik olguların ise diyabet dışında herhangi bir sistemik hastalığı ve retinopati dışında herhangi bir göz hastalığı mevcut değildi. Diyabetik olgular retinopatik bulgularına göre retinopatisiz, background diyabetik retinopatili, preproliferatif diyabetik retinopatili ve proliferatif diyabetik retinopatili olarak 4 gruba ayrıldı. Gerek normal olgular ve gerekse diabetes mellituslu olgular arka vitreus korteksinin retinayla olan ilişkisine göre 5 grupta sınıflandırılmıştır. Bu çalışmada ultrasonografık inceleme BVI Compact (prob 10 MHz) ultrasonografi cihazı ile yapılmıştır. İstatistiksel değerlendirmede student t testi, paired t testi, ki kare testleri kullanılmıştır. Anlamlılık sınırı p<0.05 olarak kabul edilmiştir. BULGULAR: Diabetes mellituslu olgularda arka vitreus dekolmanı görülme sıklığı benzer yaş grubundaki normal olgulara göre daha sık saptanmıştır. Ayrıca DM'lu olgularda arka vitreus korteksi kalınlaşmış parsiyel arka vitreus dekolmanı görülme sıklığı normal olgulara göre belirgin bir şekilde daha fazladır. Proliferatif diyabetik retinopatili olgular ile NPDR'li ve diabetes mellituslu retinopatisiz olgular81 karşılaştırıldığında PVD görülme sıklığı proliferatif diyabetik retinopatide anlamlı şekilde daha yüksektir. Proliferatif diyabetik retinopatili olgularda ise PVD görülenlerin büyük çoğunluğunu arka vitreus korteksi kalınlaşmış parsiyel PVD oluşturmaktadır. Nonproliferatif diyabetik retinopatili ve diabetes mellituslu retinopatisiz olgulardan proliferatif sürece geçen olgular incelendiğinde, en fazla PVD olmayan olgularda progresyon saptanmıştır. SONUÇ: Nonproliferatif diyabetik retinopatili ve diabetes mellituslu retinopatisiz olguların takibinde çoğunlukla yeni damar oluşumlarının PVD oluşmadan önce başladığı ve parsiyel PVD'nin proliferatif diyabetik retinopatiye geçişte tetikleyici rolü olmadığı saptanmıştır. Ayrıca komplet PVD'li olguların hiç birinde proliferatif diyabetik retinopatiye geçiş olmaması komplet PVD'nin proliferatif sürece geçişte engelleyici bir etkisinin olduğunu desteklemektedir. 82 SUMMARY AIM: In this study, we have aimed to investigate the relationship of posterior vitreous cortex to retina in eyes with diabetes mellitus and also invastigating the situation of posterior vitreus cortex how to contribute the progression in cases with non proliferatif diabetic retinopathy and with nonretinopathy by using B mode ultrasonografi and 90 dioptr lens in biomicroscopy study. MATERIALS AND METHODS: By this study, vitreoretinal relations considering posterior vitreous detachment has been studied in 100 eyes of healty cases (control group) and in 300 eyes of 150 cases with type I and type II diabetes mellitus by using B mode ultrasonograpy and biomicroscopy. All these cases were resembling each other in age and sex. Besides, within 300 eyes of diabetes mellitus the 165 eyes which have been preproliferatif diabetic retinopathy, background diabetic retinopathy, no retinopathy coming minimum 6 month later for control have been restudied for progression and stability. While choosing the cases of control groups, it has been paid attention not to having any eye and sistemic diseases except a refractive error with in ± 4 diopter. The cases who were diagnozed as a diabetes mellitus, without any sistemic and ocular disorders except diabetic retinopathy. The diabetic cases were divided into four groups according to their retinopathic findings as nonretinopathy, background diabetic retinopathy, preproliferatif diabetic retinopathy (PPDR) and proliferatif diabetic retinopathy (PDR). Either normal cases or the diabetes mellitus cases were grouped into 5 type according to relation of posterior vitreous cortex to retina. In this study ultrasonographic investigation was made with BVI compact (prob 10 MHz) ultrasonograph apparatus. In statistical evaluation the student t test, paired t test, ' chi square test was used. The level of statistical significance was P < 0.05. RESULT: The prevalence of posterior vitreous detachment in diabetes mellitus cases are much more than in similar age healthy cases. Also the prevalence of partial posterior vitreous detachment with thickened posterior vitreous cortex are evidently83 much more than normal cases. While comparing the cases of proliferative diabetic retinopathy, nonproliferative diabetic retinopathy (NPDR) and diabetic cases with nonretinopathy, the prevalece of posterior vitreous detachment (PVD) are significantly much more in proliferatif diabetic retinopathy. In most cases of proliferatif diabetic retinopathy m which PVD is seen, is composed of partial PVD with thickened posterior vitreous cortex. When the cases processing to proliferatif phase from nonproliferatif diabetic retinopathy and diabetes mellitus with no retinopathy are searched, the progression were determined mostly in cases without PVD. CONCLUSION: It has been determined that new vessel formations in most cases of NPDR and diabetic cases without retinopathy has started before PVD formation and partial PVD has no triggering role to go through the proliferative diabetic retinopathy. Proliferatif diabetic retinopatic transformations doesn' t seen in any complet PVD cases that' s why it suggests, complet PVD has a hindering effect on transformation into proliferatif process.
Collections