Hemodiyaliz ve periton diyalizi hastalarında lipid profili, homosistein ve karotis intima media tabakası kalınlığının karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
47 7. ÖZET Giriş ve amaç: Kronik böbrek yetmezlikti hastalarda en sık morbidite ve mortalite nedeni aterosklerotik kalp hastalıklarıdır. Üremik hastalardaki hızlanmış aterosklerotik süreçte klasik risk faktörleri dışında; malnutrisyon, kronik inflamasyon ve oksitatif stres gibi risk faktörleri söz konusudur. Amacımız; ateroskleroz için risk faktörü olarak kabul edilen lipid profili, homosistein, hipertansiyon ile inflamatuvar belirteçlerden CRP ve IL-6 yanında ateroskleroz açısından objektif bir parametre olan karotis intima-media tabakası kalınlığını, periton diyalizi (PD), hemodiyaliz (HD), prediyalitik hastalar ile sağlıklı gruplar arasında karşılaştırarak renal replasman tedavileri arasında aterojenite bakımından fark olup olmadığını göstermekti. Materyal ve metot: Bu çalışmaya İsparta ve çevresinde yaşayan 51 kronik böbrek yetmezlikti (17 hemodiyaliz, 17 periton diyalizi hastası, 17 prediyalitik hasta) ve 17 sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 68 kişi alındı. Olgulardan alınan kan örneklerinde glukoz, ürik asit, total protein, albumin, total kolesterol, trigliserid, HDL, LDL, apoprotein Al, apoprotein B, lipoprotein (a), CRP, IL-6 ve homosistein çalışıldı. Kan basıncı ölçümleri 5 dakikalık dinlenmeyi takiben standart şekilde yapıldı. Hemodiyaliz hastalarının ölçümleri diyaliz öncesi dönemde yapıldı. Karotis arter intima-media tabakası kalınlığı, sağ-sol common carotis arterin 1 cm distali, bifurkasyon ve internal carotis arterin lcm proksimal segmentlerinden yakın, uzak ve kesit alanındaki lateral duvarlann en kalın yeri çevresel ultrasonografi ile incelendi. Bulgular: Periton diyalizi grubunda albumin düzeyi diğer gruplara göre daha düşüktü. Periton diyalizi ve prediyalitik hasta gruplarında, HD ve kontrol gruplarına göre homosistein düzeyi daha yüksekti. İnterlökin-6'nın PD ve HD grubunda diğer iki gruba göre daha yüksek saptandı. Periton diyalizi grubunda, sağlıklı gruba göre trigliserid düzeyleri daha yüksek, PD ve HD grubunda kontrol grubuna göre HDL kolesterol daha düşük saptandı. Prediyalitik grupta, sistolik ve diastolik kan basıncı diğer gruplara göre daha yüksekti. Karotis intima media tabakası kalınlığı ölçümlerinden maksimum intima-media tabakası kalınlığı (Max-İMT) HD ve prediyalitik grupta kontrollere göre daha yüksekti. Ayrıca Max- İMT ile CRP arasında pozitif korrelasyon, HDL ile negatif korrelasyon olduğu saptandı. Sonuç: PD grubunda daha düşük albumin, daha yüksek trigliserid seviyelerine rağmen EL-6 ve karotis intima media tabakası kalınlığının her iki diyaliz modalitesinde benzer bulunması, PD ve HD arasında aterojenite açısından fark olmadığını, PD grubundaki düşük albumin düzeyinin aterojenite açısından risk faktörü olmaktan ziyade bu tedavi modelinin bir sonucu olduğunu düşünmekteyiz. Yüksek kardiyo-vasküler riski olan48 hastalarda her iki tedavi modeli de önerilebilir. Bununla birlikte son dönem böbrek hastalığı (SDBH) olan hasta populasyonunda bu tedavi modellerini morbidite ve mortalite açısından değerlendiren, daha çok hastayı kapsayan, çok merkezli uzun süreli çalışmalara ihtiyaç vardır. 49 8.SUMMARY Objective : Atherosclerotic heart disease is the most common morbidity and mortality cause in chronic renal failure patients. In uremic patients, beside classic risk factors, some other factors like malnutrition, chronic inflammation and oxidative stress may contribute to accelerated atherosclerotic process. Our goal was to compare the lipid profile, homocysteine, hypertension, CRP and IL-6 level, as well as the carotis intima-media thickness, which is accepted as an objective parameter for atherosclerosis, between the peritoneal dialysis (PD) patients, hemodialysis (HD) patients, predialiytic patients and healthy control group to find out if there was any difference in terms of atherogenity between renal replacement therapies. Materials and Methods : Sixty-eight individuals were included in this study. Seventeen of them were in control group, whereas the other 51 (17 hemodialysis, 17 peritoneal dialysis and 17 predialytic patients) were in chronic renal failure group. Blood samples were collected from subjects for the measurement of plasma glucose, uric acid, total protein, albumin, total cholesterol, trigliceryde, HDL, LDL, apoprotein - Al, apoprotein - B, lipoprotein (a), CRP, IL-6 and homocysteine levels. After five minutes of resting, the arterial blood pressures were measured. In hemodialysis patients, the measurements were performed before dialysis. The carotis intima - media thickness and the thickest point of lateral walls in near and far sectional areas which were taken from 1 cm distal of right - left common carotid arteries, bifurcation point and 1 cm proximal of internal carotid artery, were examined with circumferential ultrasonography. Results : The albumin levels were lower in peritoneal dialysis group. The homocysteine levels were higher in peritoneal dialysis and predialytic patient groups, compared to hemodialysis and control goups. The EL - 6 levels of PD and HD groups were higher than the other groups. As compared with the control group, trigliceryde levels were higher in peritoneal dialysis group and the HDL levels were lower in PD and HD groups. In predialytic group, the systolic and diastolic blood pressures were higher than the other groups. In HD and predialytic groups, the maximum intima - media thickness (Max - IMT) measurements were higher than the controls. Moreover, it was found that the Max - IMT has been correlated positively with CRP and negatively with HDL levels. Conclusions: As a result, despite the lower albumin and higher trigliceryde levels in PD group, carotis intima - media thickness and 1L - 6 level measurement similarities between two dialysis modalities suggest that there is no difference as means of atherogenity between PD and HD groups. We think that the lower albumin level in PD group is a consequence of50 this treatment model, rather than a risk factor for atherogenity. Both of the treatment models can be offered in patients with high cardiovascular disease risk. Beside this, further multicentric, large and long - termed studies with more subjects are needed for the assessment of the morbidity and mortality of these treatment models in end-stage renal failure patient population.
Collections