Hipertiroidizmde rutin karaciğer fonksiyon testleri ve plazma izositrate denidropenaz: hepatik ven kan akım hızının etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
46 ÖZET AMAÇ: Hipertiroidizmli olgularda rutin karaciğer fonksiyon testlerindeki değişiklikler yanı sıra ICDH aktivitesindeki değişiklikleri saptamak, antitiroid tedavi altında söz konusu testlerde oluşan değişiklikleri belirtmek, hipertiroidizm tedavisinde kullanılan propiltiyourasiTin (PTU) neden olduğu hepatotoksisitenin, hipertiroidizme bağlı olarak gelişen primer hepatotoksisheden ayrımının yapılmasında ICDH enzim aktivitesinin olası yararım incelemek, bipertiroidizmin neden olması beklenen 'hiperdinamik kalp yetmezliğinin' karaciğer kan alam parametrelerini değiştirerek mi karaciğer fonksiyon testlerim etkilediğini araştırmaktır. MATERYAL VE METOD: Çalışmaya, hipertiroidizm saptanan ve dana önce tedavi başlanmamış olan 52 hasta ile kontrol grupları olarak 16 kronik viral hepatit, 15 kor pulmonale hastası ve 20 sağlıklı gönüllü alınmıştır. Hipertiroidizm tanısı klinik, FT3, FT4, TSH değerleri, tiroidin artmış teknezyum-99m (Tc) 'uptake'inin gösterilmesi ile konmuştur. Tedaviye başlamadan önce klinik değerlendirme yanı sıra, tiroid fonksiyon testleri (TSH, serum f-T3, f-T4) ve biyokimyasal tetkikler için kan örnekleri alınmıştır ve laboratuvar analizine gönderilmiştir. Tedavi öncesinde aynca, kabul eden ve hemen inceleme yapılabilecek durumda olan hastalara hepatik ven, vena kava inferiyor ve portal venin Doppler ultrasonografik incelemesi gerçeMeştirilmiştir. Tedavi olarak 300 veya 400 mg/gün PTU ve gerekirse beta bloker tedavisi başlanmıştır. Tedavi öncesi ve tedavinin 15., 30., 45.,60., 90., 120. günlerinde klinik değerlendirme yam sıra, biyokimyasal incelemeler tekrar çalışılmıştır. Tedavi öncesinde Doppler ultrasonografi yapılan 20 hastanın 13'ü ötiroid duruma gelince, bu inceleme bir kez daha yapılmıştır. Kontrol grupları için dopler ölçümü sadece bir kez yapılmış olup kor pulmonale grubunda 10 hastaya, kronik viral hepatit grubunda 9 hastaya ve sağlıklı kontrol grubunda 10 kişiye uygulanmıştır. BULGULAR: Hipertirodili hastalarımızda en çok görünen karaciğer fonksiyon testi yüksekliği olarak ALP (%28.29), ikinci sıklıkla GGT (%21.21), üçüncü sıklıkla total bilirubin (%19,05), dördüncü sıklıkla ALT (%10) ve direkt bilirubin (%9,52) tespit edilmiştir. ICDH %5.8 hastada yükselmiştir ve hepatik47 disfonksiyon göstergesi olarak serum ALT değerinden daha spesifik bir enzim olmadığı görülmüştür. Çalışmamızda ALT'si yüksek S hipertiroidili hastanın tiroid fonksiyon testlerini ALT'si normal olanlarla karşılaştırdığımızda serum ALT aktivitesi yüksek olanların FT4 düzeylerinin de anlamlı olarak yüksek olduğunu saptadık. Ayrıca hipertiroidili hastaların serum FT3 düzeyleri ile ALP aktivitesi, serum FT4 düzeyleri ile AST ve ALT aktivheleri arasında da kuvvetli pozitif korelasyon bulunduğunu belirledik. Bu bulgular hipertiroidide serum ALT aktivitesi yükselmesinin tiroid hormonlarının bir fonksiyonu olduğu düşüncesini desteklemektedir. Hipertiroidili hastalarımızdan 12'sinde PTU'a bağlı hepatotoksisite gelişti. Bu hastalarımızdan 2'sinde doz azaltıldı diğerlerinde aynen devam edildi. Tüm bu hastaların izlem sürecinde ALT'leri normal sınırlara geriledi. PTU'a bağlı hepatotoksisite gelişen ve gelişmeyen hastaların yaşlan, cinsiyet dağılımları ve hipertiroidi tipleri arasında fark bulmadık, ancak hepatotoksisite gelişen hastalarda, tedavi öncesi FT3 ve ALT düzeyleri anlamlı olarak daha yüksekti. SONUÇ: Hipertiroidizmli hasta serimizde en sık saptanan karaciğer fonksiyon testi yüksekliği serum ALP aktivitesi idi. ICDH düzeyi hipertiroidizmdeki karaciğer disfonksiyonunu yansıtmakta yeterli bulunmamıştır. Tiroid hormon düzeylerinin yükseldiğinin derecesi ile karaciğer disfonksiyonu arasında bir ilişki vardır. PTU'e bağlı hafif karaciğer bozukluğu, sık fakat genellikle asemptomatik, anikterik ve ilacın devam edilmesine rağmen geçici bir özellik göstermektedir. Hipertiroidizmdeki karaciğer disfonksiyonunda pasif karaciğer konjesyonunun bir etkisi saptanmamıştır. 48 SUMMARY Routine Liver Function Test and nazma İsocitrate Dehydrogenase in Hyperthyroidizm: Effect of Hepatic Vein Blood Flow AIM: The aim of the present study is to determine the changes seen in routine liver function tests and in ICDH activities, for cases of hyperthyroidism, to ascertain the changes observed in the mentioned tests after antithyroid treatment, to examine the possible advantage of ICDH enzyme activity in differentiating hepatotoxicity caused by propylthiouracil (PTU) used in the treatment of hyperthyroidism, from primary hepatotoxicity due to hyperthyroidism, and to investigate whether `hyperdynamic heart failure'' which is expected to be due to hyperthyroidism influences liver function tests by changing liver blood flow parameters. MATERIAL AND METHOD: The study includes 52 patients with the diagnosis of hyperthyroidism without previous treatment, as well as 16 chronic viral hepatitis and 15 cor pulmonale patients as control groups and 20 healthy volunteers. The diagnosis of hyperthyroidism was based on the detection of FT3, FT4, TSH levels and the increased thyroid uptake of technetium-99m (`Tc). Before initiation of the treatment clinical evaluation was performed, and blood samples which were obtained both for thyroid function tests (TSH, serum f-T3, f-T4) and for biochemical analysis were sent to the laboratories. Also before treatment, Doppler ultrasonography of hepatic vein, vena cava inferior and portal vein was performed to 20 hyperthyroid patients who were willing and ready for an immediate application. As for treatment, 300 or 400 mg/day PTU, and if neccessary beta blockers were initiated. Before the treatment and afterwards, on the 15th, 30th, 45th, 60th, 90th and 120th days of the treatment, clinical evaluation as well as biochemical analysis were performed again. 13 of 20 hyperthyroid patiens who had baseline doppler examination were reevaluated by doppler after achievement of euthyroidism. The control group for doppler measurements were evaluated only once and consisted of 10 cor pulmonare, 9 chronic viral hepatitis and 10 healty control subjects.49 RESULTS: The most frequent liver function test disorder seen in hyperthyroid patients is elevated ALP (28.29%), GGT (21.21%), total bilirubin (19.05%) and ALT (10%) and direct bilirubin (9.52%). ICDH is increased in 5.8% of patients. As an indicator of hepatic disfunction, it is found out that there is not a more specific enzyme than serum ALT level. In the present study, when thyroid function tests of 5 hyperthyroid patients who have high ALT levels is compared with patients having normal levels of ALT, it was found that FT4 levels are significantly high in patients whose serum ALT activity is high. Also, strong correlation was detected between serum FT3 levels and ALP activity, and between serum FT4 levels and AST, ALT activities, of hyperthyroid patients. These results support the idea that, the increase in serum ALT activity in hyperthyroidism may be a result of increased thyroid hormones. In 12 hyperthyroid patients, hepatotoxicity due to PTU was observed. In 2 of these patients dose was reduced whereas in the rest, the same dose was continued. In the follow up periods of all these patients, ALT levels declined to normal. There was not a difference between age, sex distribution and goiter types of patients, in whom hepatotoxicity due to PTU either developed or not. However, in patients who had hepatotoxicity, FT3 and ALT levels before treatment were significantly high. CONCLUSION: The most frequent liver function test abnormally detected in our series of hyperthyroid patients is elevated ALP. ICDH level is not sufficient to reflect liver dysfunction in hyperthyroidism. There is a relation between the level of highness of thyrod hormones and liver dysfunction. Mild liver disorder due to PTU is frequent, usually asymptomatic, anicteric and has temporary features despite the use of the drug. There is not an impact of passive liver congestion in dysfunction of liver in hyperthroidism.
Collections