Prelingual başlangıçlı sendromik olmayan işitme kayıplı çocuklarda connexin 26 geni 35deIG mutasyonu sıklığı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
vn. ÖZET işitme bozuklukları yaklaşık olarak 1000 çocuktan birini etkilemekte olup, vakaların yarısı genetik nedenlidir. Genetik nedenli işitme kayıplarının büyük çoğunluğu prelingual, sendromik olmayan sensörinöral tipte olup, % 80'î otozomal resesif olarak geçer. Son yıllarda sendromik olmayan işitme kaybına neden olan genlerin tesbit edilmesinde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. İşitme kaybı olan bir ailede connexin 26 genindeki (GJB2) mutasyonun tesbit edilmesi ile, otozomal resesif sendromik olmayan işitme kayıplarının yansından fazlasının GJB2 mutasyonlanndan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Spesifik bir mutasyon olan 35deIG (aynı zamanda 30delG olarak da bilinir), kalıtsal ve sporadik vakaların büyük bir kısmından sorumludur. Bu çalışmanın amacı prelingual başlangıçtı sendromik olmayan işitme kaybı bulunan Türk çocuklarında 35delG mutasyonu sıklığını araştırmaktır. Sendromik olmayan işitme kaybı bulunan 153 çocuk (dört tanesi aynı aileden, 149 tanesi farklı ailelerden), araştırmaya dahil edildi. Afyon, Denizli ve İsparta illerinde bulunan devlete ait okullara devam etmekte olan bu çocuklar, yanlarında aile üyelerinden birisi varken, standart bir sorgulama ve fizik muayene ile değerlendirildi. Araştırmaya dahil edilen tüm çocukların ailelerinden ve onsekiz yaşından büyük olanların kendilerinden yazılı onay belgesi alındıktan sonra, kan örnekleri toplandı. Standart fenol-kloroform yöntemi kullanılarak DNA elde edildi. Tüm örneklerde PCR işlemi sonunda, Bsl I restriksiyon enzimi kullanılarak 35delG mutasyonu varlığı araştırıldı. 96Araştırma sonucunda 35delG mutasyonu için, toplam 27 çocuk (% 17.6) homozigot ve dokuz çocuk (% 5.8) heterozigot olarak bulundu. Alel frekansı % 20.5 idi (306 alelden 63 'ü pozitif). Her iki ebeveynin de işitme kayıplı olduğu sekiz aile vardı (asortatif evlilik). Bu ailelerin bütün çocukları da işitme kayıplıydı (non- complementary). Anne baba arasında akrabalık, probandlarm 52' sinde var, 101 'in de yoktu. Homozigot 35delG mutasyonu, anne-baba arasında akrabalık bulunan 41 çocuğun sekizinde (% 19.5), akrabalık bulunmayan 76 çocuğun 19'unda (% 25) vardı. Bu sonuçlar göstermiştir ki, Türk toplumunda prelingual sendromik olmayan işitme kaybı vakalarının önemli bir bölümünden 35delG mutasyonu sorumludur. Bölgeler arasında büyük farklılıklar olması nedeniyle bu sonuçların tüm ülkeyi yansıtmayacağı da ımutulmamalıdır. Türk toplumunda işitme kayıplı tüm bireylerin bu mutasyon açısından taranması, işitme kayıplarının genetik temeUerinin büyük oranda anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. İşitme kayıplıların aile üyelerindeki taşıyıcılığın tesbiti de riskli gebeliklerin prenatal tanısına imkan verecektir. 97 vm. ingilizce özet `Frequency of the 35deIG mutation in the connexin 26 gene in children with prelingual non syndromic hearing loss` Congenital hearing loss occurs in approximately 1 in 1000 live births and 50 % of these cases are hereditary. Most cases of hereditary hearing loss are non syndromic sensorineural hering loss, with autosomal recessive forms accounting for 80 % of cases. Recently, significant progress has been made in identifying the genes for non- syndromic hearing loss. Since the mutation of connexin 26 (Cx 26) gene (GJB2) in a deaf family was identified, half of autosomal recessive non syndromic deafness was found to be caused by GJB2 mutations. One specific mutation, 35deIG (also known as 30delG), accounts for the majority of the Cx 26 mutant allele- it is the most common cause of inherited, sporadic congenital deafness. The aim of this prospective study is to investigate the 35delG mutation present in deaf students from Turkey. A total of 153 deaf children (149 unreleated and 4 releated) with prelingual, nonsyndromic, sensorineural deafness were included in this study. The children are from the residential schools for the deaf in the cities of Afyon, Denizli and Isparta. Children were interviewed and examined when at least one parent was present by using a standart questionnaire and examination form. Blood samples were obtained following informed consent from the parents and/or patients. Genomic DNA was extracted using conventional phenol-chloroform method. All samples were screened 98for the 35delG mutation, by PCR followed by digestion with Bsl I restriction enzyme. A total of 27 children (17.6%) were homozygotes for the 35delG mutation and 9 children (5.8%) were heterozygotes (35delG allele frequency 20.5% in total material of 306 allels). Both parents were deaf in 8 families (assortative marriages). These families, all children were also deaf (non-complementary). Parental consanguinity was noted in 52 and negative 101. Among the 41 probands whose parents were consanguineous, 8 were found to be homozygous for the 35delG (19.5%). However, 19 of the 76 probands whose parents were not consanguineous were homozygous for 35delG (25%). The results demonstrate a very high contribution of mutation 35delG to prelingual non-syndromic hearing loss in Turkey. It should be noted that these frequencies may not correctly reflect the whole population in Turkey, because over representation of a region where 35delG mutation is more or less common makes considerable changes. Our results indicate that screening for this mutation in all hearing-impaired in our population, would facilitate determination of the genetic basis of hearing loss in a significant proportion. This will in turn aid carrier determination in family members and prenatal diagnosis in pregnancies at risk. 99
Collections