Farklı konumdaki gömülü maksiller kanin vakalarında dentoalveoler yapıların konik ışınlı bilgisayarlı tomografi ile incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı, maksiller kanin dişlerin gömülü kalmasında rol oynayan ve gömülülükte konumsal farklılığa sebep olan etkenleri, morfolojik özellikler üzerinden incelemektir. Bu bağlamda çalışmamızda bukkal ve palatinal olmak üzere, farklı konumda tek taraflı gömülü maksiller kanin dişi bulunan vakaların dentoalveoler yapılarının morfolojik özellikleri, split mouth çalışma tekniği kullanılarak, konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüleri üzerinde karşılaştırılmıştır. Materyal ve Metot: Araştırma, maksillada tek taraflı gömülü kanin dişi bulunan 48 bireyin maksiller KIBT kayıtları üzerinde yürütülmüştür. Bireyler, gömülü kanin dişinin bukkalde veya palatinalde olmasına göre 2 gruba ayrılmış, ardından maksiller kanin dişlerinin gömülü veya sürmüş olma durumuna göre de iki alt gruba bölünmüştür. Böylece her bir vaka `bukkal gömülü kanin grubu (sürmüş / gömülü)` veya `palatinal gömülü kanin grubu (sürmüş / gömülü)` 'nda yer almıştır. Hacimsel, boyutsal ve açısal ölçümler her iki grupta da, gömülü kanin dişin bulunduğu taraf ve sürmüş tarafta gerçekleştirilmiştir. Çalışmada elde edilen veriler rANOVA tekniğiyle analiz edilmiştir. Gömülü kanin konumu (GKK) faktörünün bukkal ve palatinal olmak üzere iki seviyesi, gömülülük durumu (GD) faktörünün ise gömülü taraf ve sürmüş taraf olmak üzere iki seviyesi mevcuttur. Çoklu karşılaştırma için Bonferroni testi kullanılmıştır.Bulgular: Çalışmamızda genel GKK' ye göre, gömülü ya da sürmüş taraf fark etmeksizin palatinalde gömülü kanine sahip vakaların santral ve lateral diş hacimleri, bukkalde gömülü kanine sahip vakalara göre daha küçüktür. Palatinalde gömülü kanin dişe sahip vakaların tüm lateral dişlerinin bukkolingual, meziodistal kron genişliği ve mine sement sınırındaki bukkolingual kök genişliği, bukkal grubuna nazaran daha dardır. Çalışmamızda genel GD' ye göre, tüm vakalarda gömülü taraftaki lateral diş uzunluğu ve ark uzunluğu sürmüş tarafa göre daha kısadır. Gömülü taraftaki lateral dişin mine sement sınırının 8 mm apikalindeki meziodistal, bukkolingual kök genişliği ve lateral dişin meziodistal kron-kök açısı, sürmüş tarafa göre daha dardır. Gömülü taraftaki lateral dişin mine sement sınırındaki bukkolingual kök genişliği, alveoler kretin 6 mm ve 10 mm apikalindeki alveoler genişliği, sürmüş tarafa göre daha geniş bulunmuştur. Gömülü dişin bukkalde yer alması, anterior bölgede gömülü tarafta arkın transversal genişliğini arttırmış, ancak posteriora doğru gidildikçe, tüm vakalarda dişin gömülü kaldığı tarafın, sürmüş tarafa nazaran transversal olarak daha dar olduğu bulunmuştur.Sonuç: Çalışmada lateral dişlerin volümetrik, lineer ve açısal morfolojik farklılığı dikkat çekicidir. Maksiller kanin dişin gömülülüğü, lateral dişin kök morfolojisindeki farklılıktan kaynaklanabilir ancak gömülülük konumu, lateral dişin kök morfolojisinden etkilenmemektedir. Bu sebeple çalışma sonuçlarımız rehberlik teorisini kısmen desteklemektedir. Palatinalde gömülü kanin vakalarında santral ve lateral dişlerin hacimlerinin daha küçük olması, genetik teoriyi desteklemektedir. Diş gömülülüğü etkenleri multifaktöriyeldir. Anahtar sözcükler: KIBT, maksiller gömülü kanin, lateral diş morfolojisi, alveoler kemik boyutları, iskeletsel transversal genişlik. Aim: The aim of this study was to examine the factors that cause the canine impaction and the location differences in impaction, in terms of morphological features. In this regard, the morphological characteristics of the dentoalveolar structures of cases with unilaterally impacted canine in different locations as buccally and palatally, were compared on cone-beam computed tomography (CBCT) images using the split-mouth technique. Materials and Methods: The study was carried out on the maxillary CBCT scans of 48 individuals with unilaterally impacted maxillary canines. The individuals involved in this study were divided into 2 groups according to location as cases with buccally impacted canines and cases with palatally impacted canines. Then the individuals in each group were re-divided into two subgroups as impacted side and non-impacted side. Thus, each case was included in the `buccally impacted canine group (impacted / non-impacted)` or `palatally impacted canine group (impacted / non-impacted)`. Volumetric, dimensional and angular measurements were performed for both groups on impacted side and non-impacted side. The data obtained in the study were analysed using the rANOVA technique. Two levels of location factor (LF) as buccal and palatal, and two levels of impaction factor (IF) as impacted side and non-impacted side were defined. The Bonferroni test was used for multiple comparisons.Results: In our study, according to general LF, volumes of the maxillary central and lateral incisor in the palatally impacted canine group were smaller than those in the buccally impacted canine group, in both sides. Buccolingual, mesiodistal crown widths of the lateral incisor and buccolingual root widths of the lateral incisor at the level of cementoenamel junction in the palatally impacted canine group were narrower than those in the buccally impacted canine group. According to general IF, lengths of the maxillary lateral incisor on the impacted side were shorter than the non-impacted side and the arch perimeter was decreased on the impacted side. The mesiodistal, buccolingual widths of the maxillary lateral incisor roots at the level of 8 mm apical to the cementoenamel junction and mesiodistal crown-root angulation of maxillary lateral incisors on the impacted side were narrower than the non-impacted side. The buccolingual root widths of the lateral incisor at the level of cementoenamel junction on the impacted side were wider than the non-impacted side. Alveolar width at 6 and 10 mm above the alveolar crest was significantly increased on the impacted side. The presence of impacted tooth in buccal location increased the anterior transversal width of maxilla on the impacted side. Thus the anterior width of maxilla in cases with buccally impacted canine was narrower on the non-impacted side. The posterior transversal width of maxilla was narrower on the impacted side than non-impacted side in both groups with different location.Conclusion: In this study volumetric, linear and angular morphological differences of lateral incisor was remarkable. The morphological differences of lateral incisors might cause canine impaction but, root morphology of lateral incisor was not effective in location of impaction. In this regard, our study supports the guidance theory, partially. The results obtained in this study, which were cases with palatally impacted canine have smaller volume of central and lateral incisors, support the genetic theory. Impaction factors are multifactorial.Key Words: CBCT, maxillary canine impaction, lateral incisor morphology, alveolar bone dimensions, transverse skeletal dimension.
Collections