Yıkanmış kan lekelerinden dna elde edilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Adli bilimlerde şiddet suçlarında kan ve kan lekeleri gibi vücut sıvıları ile sık karşılaşılır. Bu tür suçlarda biyolojik kaynaklı DNA ihtiva eden bu tarz deliller, adli kimliklendirmenin tespiti ile şüpheli veya mağdurun suç ile ilişkili olup olmadığını belirlemede güçlü bir rol oynar. Bu sebeple olay yeri, şüpheli ve mağdur üçgeninde bağlantı kurmak amacıyla olay yerinden elde edilen kan, tükrük, semen, kıl gibi biyolojik materyallerden rutin adli laboratuvarlarda DNA analizi yapılmaktadır. Genel olarak kan lekeleri olay yerinde en sık karşılaşılan delildir ve genellikle çıplak gözle tespit edilebilir. Bu sebeple kan ve kan lekeleri potansiyel olarak suçla ilişkilendirebileceği için failler olay ile ilgili delillerden kurtulma amacıyla genellikle temizlenir veya yıkanır. Bu sebeple suç sonrası karakteristik temizlenme davranışı sonucu su veya temizleme reaktiflerine maruz kalan kan lekesi gibi vücut sıvıları çıplak gözle algılanamayacak kadar ortadan kaybolabilir. Çoğunlukla, araştırmacılar yıkanmış kan lekelerinin DNA analizi için yeterli kalitede olmayacağını düşünmektedir. Bununla birlikte, bazı araştırmalar ise kan lekerinin yıkandıktan sonra bile DNA analizi için kullanılabileceğini göstermiştir. Bu çalışmanın amacı; farklı kumaş türlerinde oluşturulan kan lekelerinin farklı sıcaklıklarda yıkanmasıyla DNA elde etme oranının belirlenmesidir. Konu ile ilgili literatüre paralel olarak DNA elde edilmesinin kumaş türü ile ilgili olduğu saptanmıştır. Kumaşların yüzeyde DNA'yı tutup tutmaları ile ilişkili olarak; emici olmayan naylon kumaş türünde dış etkenlerle kolay maruziyet sonucu DNA'nın daha fazla kaybedildiği ancak emici olan pamuklu kumaş türünde daha çok DNA elde edilebildiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca farklı kumaş türündeki, farklı sıcaklıklarda yıkanmış kan lekelerinde DNA elde edebilme oranları da bu çalışmada gösterilmektedir. Bu tez çalışmasında, temsili olay yeri oluşturulmuş olup pamuklu ve naylon türündeki kumaşlara kan lekeleri yapılmış; 40°C, 60°C ve 90°C'de çamaşır deterjanı ile yıkanmasının ardından görünürleştirme ve DNA düzeyinde kan lekelerinin kimliklendirilmesi çalışmaları yapılmıştır. 40 ve 60 ℃ 'de yıkanmış pamuk ve naylon kumaşlardan adli genetik kimliklendirme için yeterli miktarda DNA elde edildiği saptanmıştır. 90℃'de yıkanan naylon ve pamuk kumaş üzerindeki kan leklerinden DNA profillemesi için yeterli miktarda DNA elde edilemediği belirlenmiştir. Bu çalışma, olay sonrası delil karartmak amaçlı veya başka bir sebeple yıkanmış çamaşırlarda delil niteliği taşıyabilecek DNA'nın elde edilebilmesi ve olay yeri, fail, mağdur üçgeni ile ilişkilendirilip adaletin tecellisi konusunda önem arz etmektedir. In forensic sciences, body fluids such as blood and blood stains are frequently encountered in manslaughter crimes. Such evidences, which requires biologically sourced DNA in such crimes, plays a strong role with forensic identification in determining whether a suspect or victim has an association with the crime. For this reason, DNA analysis is performed in routine forensic laboratories from biological materials such as blood, saliva, semen and hair obtained from the crime scene in order to connect with the crime scene in the triangle of suspects and victims. In general blood stains are the most common evidence at the scene and generally can be detected with the naked eye. For this reason, blood and blood stains can potentially relate to the crime, the perpetrators are usually cleared or washed for the purpose of liberation from evidence related to the incident. For that reason as a result of characteristic cleaning behavior after the crime, bodily fluids such as blood stains exposed to water or cleaning operations cannot be seen through naked eye. Mostly, the researchers think that the washed blood stains don't have sufficient quality for DNA analysing. However, some studies have shown that bloodstains can be used for DNA analysing even after washing. The aim of this study is to determine the rate of DNA acquisition by washing blood stains in different types of fabric in different grades. In this study, representative crime scene was created and blood stains were made on cotton and nylon fabrics; after washing with laundry detergent at 40°C, 60°C and 90°C, studies were done to identify blood stains in the order of vision and DNA. It has been attempted to determine whether enough DNA will be obtained from washed laundry for forensic genetic identification. In parallel with the literature on the subject, it has been determined that obtaining DNA is related to the fabric type. In relation to the fact that fabrics hold and unhold DNA on their surfaces, the result is that DNA loses more due to easy exposure to external factors in the non-absorbent nylon fabric type, but more DNA can be obtained in the type of cotton fabric that is absorbent. The rates of obtaining DNA in bloodstains of different types of fabric, washed at different temperatures, are also shown in this study. It was determined that sufficient amount of DNA was obtained for forensic genetic profiling from cotton and nylon fabrics washed at 40 and 60 ℃. However, it was determined that sufficient amount of DNA could not be obtained for DNA profiling from blood stains on nylon and cotton fabric washed at 90 ℃.This study is important in obtaining DNA that may be evidence in washed clothes for the purpose spoliation of evidence after the event or for any other reason, and in relation to the crime scene, the perpetrator, the victim triangle and the manifestation of justice is desirable.
Collections