Tıkayıcı periferik arter hastalıklarında aspirasyonel aterektomi uygulamasının kısa ve orta dönem sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Bu çalışma alt ekstremite tıkayıcı periferik arter hastalıklarında aspirasyonel aterektomi uygulamalarının kısa ve orta dönem sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmamıza Mayıs 2017-Eylül 2018 tarihleri arasında Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Ata Sökmen Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi kliniğinde başvuran alt ekstremite tıkayıcı periferik arter hastalığı tanısı ile aspirasyonel aterektomi uygulaması yapılan 34 hasta prospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet, sigara kullanımı, kronik hastalık durumları ve daha önce geçirilmiş periferik işlem öyküleri soruldu. Boy ölçümleri yapılarak ve vücut ağırlıkları tartılarak beden kitle indeksleri (BKİ) hesaplandı. Hastaların işlem öncesi ve sonrası 24. saat, 1. ay, 6. ay ve 1. yıl kontrollerinde fizik muayene, hastanın şikâyetleri, Rutherford ve Fontaine klinik evrelemeleri işlem öncesi lezyonlarının TASC II sınıflamaları irdelendi. Veriler SPSS 21,0 paket programına girilerek analiz edildi ve p<0,005 anlamlı olarak değerlendirildi. Çalışmamız için hastalardan ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul'dan onayı alındı.BULGULAR: 34 hastanın ortalama yaş aralığı 62,5 (28,0-85,0) olmuştur. Hastaların 24'ü erkek (%70.58), 8'i (%23.52) kadın idi. Katılımcıların %50,0'ı sigara kullanıyor idi. Hastaların %73,5'inde hipertansiyon (HT), %60'ında diyabetes mellitus (DM), %17,6'sında hiperlipidemi, %17,6'sında koroner arter hastalığı (KAH), %8,8'inde kronik böbrek yetmezliği (KBY), %2,9'unda ise serebrovasküler hastalık (SVH) öyküsü mevcuttu. DM olan 21 hastanın %71,4'ü insülin, %28,6'sı oral antidiyabetik ilaç kullanmakta idi. Beden kitle indeksi ortalaması 24,6 (21,0-35,5), sigara içme süresi paket/yıl ortalaması 30,0 (15,0-100,0), yatış günü ortalaması ise 1,44 (1,0-7,0) idi. Hastaların % 44,1'inde daha önce herhangi bir bacaktan periferik girişimsel işlem uygulanmıştı. Hastaların %40,6'sı ayak ve bacakta yara %49,3'ü istirahat ağrısı %17,4'ü ayak ve bacakta renk değişikliği, %5,8'i ise kısa mesafede kladikasyo şikâyeti ile başvurmuştu. Çalışmada iki farklı aterektomi cihazıkullanıldı. Yaş ile klinik evrelemeler arasında Spearman korelasyon bakıldığında olumlu yönde orta derecede anlamlı korelasyon saptandı (p<0,05,R=0,278). Sigara kullanımı, DM, KAH, KBY ve HT ile klinik evreleme arasında anlamlı istatistiksel ilişki bulunamadı (p>0,05, ki-kare testi). Girişimsel işlem uygulanan 34 hastanın ilk 24 saat takiplerinde 30'unun (%88,8) başvuru şikâyetlerinin gerilediği ve alt ekstremite periferik nabızlarının palpasyonla alındığı görülmüştür. İşlem öncesi ve ilk 24 saat sonrası Fontaine evrelemesine bakıldığında hastaların %47,1'i evre 3 ve altı iken, ilk 24 saat sonunda %87,9 u evre 3 ve altı olmuştur (p<0,001). Aynı durum Rutherford evrelemesinde hastaların %47,1'i evre 2 ve altı iken, ilk 24 saat sonunda %87,9 u evre 2 ve altı olmuştur (p<0,001). Hastaların 1. ay takiplerinde işlem öncesi klinik evrelemelerine bakıldığında hastaların %47,1'i evre 3 ve altı iken, altıncı ay sonunda %77,1'i u evre 3 ve altı olmuştur (p<0,001). Aynı durum Rutherford evrelemesinde hastaların %47,1'i evre 2 ve altı iken, birinci ay sonunda %77,1'i u evre 2 ve altı olmuştur (p<0,001). 1.ay ve 6. aylar arasındaki değişim her iki evreleme sistemine göre istatiksel olarak anlamlı değildir (p>0,05). Benzer durum 6. ay ve 1. yıl klinik evre değişimi için de geçerlidir (p>0,05).SONUÇ: Aspirasyonel aterektomi uygulamaları özellikle ilaçlı balon ile kombine kullanımında yüksek işlem başarısı ve düşük mortalite ,morbidite ve komplikasyon oranları ile günümüz kliniklerinde başarı ile uygulanabilmektedir. Cerrahi girişimler yüksek riskli hasta gruplarında ilk seçenek olarak değerlendirilmemelidir. Endovasküler işlemlerin hastaların klinik düzeyinden ve şikâyetlerinden bağımsız olarak kısa ve orta dönem sonuçları oldukça başarılıdır. Özellikle TASC II D lezyonu olan diyabet hastalarının takip aralıkların kısaltılması ve multidisipliner yaklaşımın uygulanması ile ampütasyon oranlarının daha da azaltılabileceği gösterilmiştir. Yaşın PAH prognozunda önemli bir etken olduğu gösterilmiştir. Mevcut teknolojik imkânlarla aterektomi ile diğer uygulamaların birlikte kullanımı sayesinde hastaların yaşam kalitelerinin arttırılabileceği ve sağlık giderlerinin düşürülebileceği gösterilmiştir.Anahtar Kelimeler: Aterektomi, Endovasküler, Kritik Bacak İskemisi, PAH OBJECTIVE: In this study, it was conducted to evaluate the short-term and mid-term results of aspirational atherectomy in lower extremity obstructive peripheral artery diseases.PATIENTS AND METHODS: Thirty-seven patients with obstructive peripheral arterial disease who underwent aspiration atherectomy between May 2017 and September 2018 at Hatay Mustafa Kemal University Tayfur Ata Sökmen Faculty of Medicine, Department of Cardiovascular Surgery, were evaluated prospectively. Patients were asked about their age, gender, smoking, chronic disease status, and previous history of peripheral operations. Body mass indexes (BMI) were calculated by measuring height and weight. The patients were evaluated before the procedure. After the procedure, 24 hours, 1 month, 6 months and 1 year were examined. The physical examination, the patient's complaints, Rutherford and Fontaine clinical staging were evaluated according to TASC II classification of preoperative lesions. Data were analyzed by entering SPSS 21.0 package program and p <0.005 was evaluated as significant. Patients and Hatay Mustafa Kemal University Clinical Trials Ethics Committee approval was obtained for our study.RESULTS: The mean age range of 34 patients was 62,5 (28,0-85,0). 24 patients were male (70.58%) and 8 (23.52%) were female. 50% of the participants were smoking. 73.5% of the patients had hypertension (HT), 60% had diabetes mellitus (DM), 17.6% had hyperlipidemia, 17.6% had coronary artery disease (CAD), and 8.8% had chronic renal insufficiency (CRF) and 2.9% of patients had a history of cerebrovascular disease (CVD). 71.4% of the 21 patients with DM, were using insulin and 28.6% were using oral antidiabetic drugs. The mean body mass index was 24.6 (21.0-35.5), the duration of smoking time package / year average was 30.0 (15.0-100.0) and the mean day of hospitalization was 1.44 (1.0-7). In 44.1% ofthe patients, peripheral interventional procedures were performed before any leg. 40.6% of the patients presented with a complaint of foot and leg wound 49.3% of the patients had resting pain, 17.4% had a color change on the foot and leg, and 5.8% had a complaint of claudication in short distance. Two different atherectomy devices were used in the study. There was a moderate positive correlation, between clinical staging and age by Spearman correlation method (p <0.05, R = 0.278). No significant statistical correlation was found between smoking, DM, CAD, CRF, and clinical staging (p> 0.05, chi-square test). In the first 24 hours follow-up of 34 patients who underwent interventional procedure, 30 (88.8%) complaints were regressed and the lower extremity peripheral pulses were palpated. In the pre- and post-24 hours post-Fontaine staging, 47.1% of the patients were in stage 3 and below, and 87.9% were in stage 3 or lower in the first 24 hours (p <0.001). In the Rutherford staging, 47.1% of patients had stage 2 or lower, while 87.9% had stage 2 or lower at the end of the first 24 hours (p <0.001). In the first month follow-up; when the clinical stages of the patients are compared with the pre-treatment stages; while 47.1% were in stage 3 and below, at the end of the sixth month 77.1% were in stage 3 and below. In the Rutherford staging, 47.1% of the patients were stage 2 and below, and at the end of the first month, 77.1% were stage 2 and below (p <0.001). The change between 1st and 6th months was not statistically significant according to both staging systems (p> 0.05). The same situation is valid for 6th month and 1st year clinical stage change (p> 0.05).CONCLUSION: Aspiration atherectomy applications can be applied successfully in clinics with treatment success, low mortality, morbidity and complication ratios especially in combination with drug coated balloon angioplasty. Surgical interventions should not be considered for the first choice in high-risk patient groups. Regardless of the clinical status and complaints of endovascular procedures, short and mid-term results are quite successful. It has been shown that amputation rates can be further reduced with the shortening of the follow-up intervals and application of multidisciplinary approach in diabetic patients who has TASC II D lesion. Age was found to be an important factor in the prognosis of PAH. It has been shown that the quality of life of patients can be increased and healthXIIIexpenses can be reduced through the use of existing technological facilities together with atherectomy and other applications.Key words: Atherectomy, critical limb ischemia, Endovascular, PAD
Collections