Böbrek nakli öncesi immünsupresif tedavinin nakil sonrası medikal komplikasyonlara etkisinin retrospektif değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Böbrek nakli son dönem böbrek hastalığı için tercih edilen tedavi yöntemlerinden birisidir. Hastaların nakil sonrası süreçte yoğun immünsupresif tedavi ile yakın takip edilmeleri gerekmektedir. Ancak immünsupresif tedavinin enfeksiyon, kardiyovasküler hastalık, diyabet, osteoporoz, malignite gibi çeşitli yan etkileri olabilmektedir. Başta glomerülonefritler olmak üzere böbrek yetmezliğinin etiyolojisine göre nakil öncesi dönemde de immünsupresif rejimler tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı nakil öncesi immünsupresif tedavi alan hastaların almayan hastalara göre nakil sonrası dönemde medikal komplikasyonlar açısından daha riskli olup olmadığının değerlendirilmesidir.Eylül 1999-Mayıs 2018 tarihleri arasında böbrek nakli yapılmış 1000 hasta içerisinden nakil öncesi immünsupresif tedavi alan hastalar (50 hasta) belirlendikten sonra; demografik özellikleri benzer olacak şekilde nakil öncesi immünsupresif tedavi almamış hasta grubu (50 hasta) oluşturularak toplamda 100 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Alıcı ve vericilerin demografik özellikleri, alıcının diyaliz ve nakil bilgileri, eşlik eden hastalıklar, immünsupresif tedavi, gelişen medikal komplikasyonlar, nakil sonrası döneme ait laboratuvar test sonuçları medikal kayıtlardan elde edildi.Nakil öncesi immünsupresif tedavi alan ve almayan hastalar arasında bazal kreatinin değerleri, rejeksiyon oranları, sitomegalovirüs (CMV), üriner enfeksiyon, herpes zoster, BK virüs, hepatit, pankreatit, osteoporoz, osteonekroz, kardiyovasküler hastalık, polisitemi, paratiroidektomi ve malignite gelişimi açısından anlamlı fark saptanmadı. Yeni başlayan diyabet nakil öncesi immünsupresif alan grupta anlamlı olarak daha yüksekti. Komplikasyon gelişen ve gelişmeyen hastalarda toplam immünsupresif tedavi süreleri değerlendirildiğinde ise sitomegalovirüs, üriner enfeksiyon, herpes zoster, BK virüs, hepatit, diyabet, osteonekroz, kardiyovasküler hastalık, polisitemi, paratiroidektomi ve malignite gelişimi açısından anlamlı fark saptanmadı. Hem osteoporoz hem pankreatit gelişenlerde toplam immünsupresif tedavi zamanının gelişmeyenlere göre daha uzun olduğu görüldü. Sonuç olarak, nakil öncesi uzun süre immünsupresif tedavi alan hastaların almayan hastalara göre komplikasyon gelişimi açısından daha riskli konumda olabileceği unutulmamalıdır. Mevcut bulguların desteklenmesi için daha geniş hasta popülasyonlu çalışmalara ihtiyaç vardır. Renal transplantation is one of the therapeutic approaches that is preferred for end-stage renal diseases (ESRD). The patients should be monitored within intensive immunosuppressive therapy during the period that follows the transplantation. However, immunosuppressive therapy might have some side effects such as infection, cardiovascular diseases, diabetes, osteoporosis, malignancy. Immunosuppressive therapies might also be an option during the preoperative period according to the etiology of renal disease; especially for glomerulonephritis. This study aims to evaluate whether the postoperative complication risk rises amongst the patients who received immunosuppressive therapy preoperatively in contrast with who did not. Amongst 1000 patients that have undergone renal transplantation between September 1999 and May 2018, patients who received preoperative immunosuppressive therapy (50 patients) were determined, then; patients, (with similar demographic features) who did not received preoperative immunosuppressive therapy, were gathered in another group and data of 100 patients in total were evaluated retrospectively. Demographic features of donors and hosts, dialysis and transplantation data of the hosts, coexisting diseases, immunosuppressive therapies, medical complications, postoperative laboratory test results were obtained from medical records.Basal creatinine values; rejection rates; frequency of cytomegalovirus (CMV), urinary infections, herpes zoster, and BK virus; the rates of development of hepatitis, pancreatitis, osteoporosis, osteonecrosis, cardiovascular diseases, polycythemia, and malignancy; and rates of parathyroidectomy were all evaluated and no significant differences were detected between the patients who received preoperative immunosuppressive therapy and who did not received. New-onset diabetes were significantly more common amongst the patients who received preoperative immunosuppressive therapy. Total periods of immunosuppressive therapy were evaluated between two groups of patients having postoperative complications or not; and no significant differences were detected in terms of CMV, urinary infections, herpes zoster, BK virus, hepatitis, diabetes, osteonecrosis, cardiovascular diseases, polycythemia, parathyroidectomy and development of malignancy. Total period of immunosuppressive therapy was longer amongst patients who had osteoporosis or pancreatitis. As a result, it should be kept in mind that complication risks could be higher amongst the patients receiving long-term immunosuppressive therapy before transplantation in comparison with the patients receiving immunosuppressive therapy only during postoperative follow-up. Available findings need to be improved by using studies that includes larger patient populations.
Collections