Er:Yag lazer uygulamasının bir hidrofilik fissür örtücünün klinik başarısı üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Bu çalışmada birinci büyük azı dişlerinin fissürlerine, farklı pürüzlendirme yöntemleri (asitle pürüzlendirme, lazerle pürüzlendirme, hem lazer hem de asitle pürüzlendirme) kullanılarak uygulanan hidrofilik esaslı bir fissür örtücünün (UltraSeal XT® hydro™, Ultradent, South Jordan, ABD) klinik başarısının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Ana Bilim Dalı'na başvuran 7-11 yaşları arasında, daimi birinci büyük azı dişleri tam olarak sürmüş ve en az üç adet birinci büyük azı dişinde non invaziv fissür örtücü uygulama endikasyonu (dar, derin çürüğe yatkın fissürlere sahip) bulunan, 44 hastanın (19 kız ve 25 erkek) toplam 132 adet birinci büyük azı dişi üzerinde yürütülmüştür. Hastaların birinci büyük azı dişleri, polisaj fırçası ve pomza kullanılarak temizlenmiş ve pamuk rulolarla izole edilmiştir. Dişlerin oklüzal ve arayüzlerinde DIAGNOdent pen (DIAGNOdent pen 2190, KaVo, Biberach, Almanya) ile ölçümler yapılmıştır. Oklüzal bölgede cihazla ölçülen değerin 12 veya daha küçük olduğu dişler ve aproksimalde ölçülen değerin 7 veya daha küçük olduğu dişler çalışmaya dahil edilmiştir. Fissür örtücü uygulanacak dişler 3 gruba ayrılmıştır. Birinci gruptaki dişler (Grup A) fosforik asit ile, ikinci gruptaki dişler (Grup L) Er:YAG lazer ile üçüncü gruptaki dişler (Grup A+L) ise hem Er:YAG lazer hem de asit ile pürüzlendirilip fissür örtücü uygulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen hastalar 3., 6. ve 9. aylarda kontrole çağrılmıştır. Tüm dişler ağız aynası ve sond yardımı ile yeni çürük oluşumu ve retansiyon açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler, SPSS 24.0 (SPSS 24.0 for Windows, SPSS Inc., Chicago, IL, ABD) paket programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: 9 aylık takip süresi sonunda en düşük retansiyon oranı lazer grubunda elde edilmiş olup retansiyon oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p=0,83). Üç grupta da 9 aylık takip süresi sonunda yeni çürük oluşumu gözlenmemiştir. Sonuç: Er:YAG lazer, fosforik asit ve her iki yöntemin kombinasyonu ile pürüzlendirmenin, hidrofilik esaslı fissür örtücünün klinik başarısı üzerine etkisinin benzer bulunması sebebiyle daha düşük maliyetli ve pratik bir yöntem olan fosforik asit ile pürüzlendirme yönteminin hidrofilik esaslı fissür örtücü uygulamaları için kabul edilebilir klinik başarı sağladığı belirlenmiştir. Aim: The purpose of this study was to assess the clinical success of a hydrophilic fissure sealant (UltraSeal XT® hydro™, Ultradent, South Jordan, USA) applied on the fissures of permanent first molars with different (acid, laser, acid and laser combined) etching techniques. Materials and Methods: This study was conducted on 44 (19 girls and 25 boys) patients presenting 132 permanent first molars, who applied for oral examination to Aydin Adnan Menderes University Faculty of Dentistry Department of Pediatric Dentistry. The patients involved in the study were aged between 7-11 years who had fully erupted permanent first molars, which were suitable for non-invasive fissure sealant application (narrow, deep fissures). The permanent first molar teeth were cleaned using a polishing brush and pumice and isolated with cotton rolls. Caries status was assessed using DIAGNOdent pen (DIAGNOdent pen 2190, KaVo, Biberach, Germany) at the occlusal and proximal sites. Teeth having DIAGNOdent readings of 12 or less at the occlusal site and 7 or less at the proximal site were included in the study. Then, the teeth were divided into three groups. The first group (Grup A) of teeth were etched with phosphoric acid, the second group of teeth (Group L) were etched with Er:YAG laser and the third group of teeth (Group A+L) were etched with both Er:YAG laser and phosphoric acid. The patients were recalled for follow up examination at the 3rd, 6th and 9th months. The teeth were assessed using mouth mirror and explorer regarding new caries formation and retention of the fissure sealants. The obtained data were analyzed using SPSS 24.0 (SPSS 24.0 for Windows, SPSS Inc., Chicago, IL, USA). Results: At the end of the 9 month follow-up period, the lowest retention rate was obtained in the laser group and there was no statistically significant difference between retention rates (p = 0,83). No new caries formation was observed at the end of the 9-month follow-up period in all three groups. Conclusion: Etching with Er:YAG laser, phosphoric acid and combination of both methods provided similar results regarding the clinical success of hydrophilic based fissure sealant. Thus, etching with phosphoric acid, which is a cheaper and practical method, can be sufficient for hydrophilic based fissure sealant applications.
Collections