İş yerine gidiş ve dönüşün işten ayrılma niyetine etkisi: İş yaşam dengesinin aracılık rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sanayi devriminin ilk yıllarında günlük 14-18 saat süren çalışma süreleri, uluslararası ve ulusal iş mevzuatı ile zaman içerisinde kısaltılmış, çalışanın kendisine ve ailesine ayırdığı süre artırılmıştır. Böylelikle çalışanın iş-yaşam dengesi sağlanarak, verimlilik artışı sağlanmış, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması amaçlanmıştır. Teknolojik gelişmeler de iş sürelerinin kısaltılmasını kolaylaştırmıştır.Yeni şehirleşme anlayışı çerçevesinde, iş yerlerinin yerleşim alanları dışında ve merkezden uzakta, organize sanayi bölgelerinde kurulmaya başlaması, çalışanların iş yerine gidiş ve dönüşleri için harcadıkları zamanı artırmış, `yolda geçen zamanın` iş-yaşam dengesini bozucu etkisini ortaya çıkmaya başlamıştır. Nitekim, çalışanların evlerinden iş yerlerine ulaşım süreleri, Türkiye genelinde, ortalama olarak tek yöne doğru 45 dakika sürmektedir. Bu süre şehirler arasında farklılık göstermekle birlikte büyükşehirlerde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa vb.) evden iş yerine ulaşım süresinin de arttığı görülmektedir. Çalışanın işe hazırlanmak için harcadığı süre (uyanma, hazırlanma, kahvaltı ve durağa ulaşma) ile işten çıkışta beklediği (temizlenme, toplanma ve servis araç kalkışını bekleme) süreye ilave çalışanların iş yerine gidiş ve dönüşlerinde harcadıkları süreler, iş-yaşam dengesini bozmakta, bireyin iş yeri seçimlerini ve işten ayrılma niyetlerini de etkilemektedir. Bu çalışma, iş yerine gidiş ve dönüşte yolda geçen zamanın, çalışanların işten ayrılma niyetleri üzerindeki etkisinde, iş-yaşam dengesinin aracılık rolünü araştırmaktadır. Elde edilen bulgular iş yerine gidiş ve dönüşte yolda geçen zamanın, çalışanın işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde iş-yaşam dengesinin aracılık rolü üstlendiğini göstermektedir. Ancak bu etki çalışanın yaşı, cinsiyeti, medeni durumu, çocuk sahibi olma ve iş yerindeki statüsüne göre farklı seviyelerde ortaya çıkmaktadır. Araştırmaya 314 çalışan katılmıştır. Katılımcıların %61'ini erkek çalışanlar, %39'unu kadın çalışanlar oluşturmaktadır. Katılımcıların %70'i lisans ve lisansüstü eğitime sahip olmakla birlikte %80'nini yönetici ve idari personel oluşturmaktadır. Katılımcıların %55'i çocuk sahibidirler. Katılımcılar genel olarak her iki eşin de çalıştığı çekirdek aile (anne, baba ve çocuk/çocuklar) yapısına sahiptir. Araştırmada işten ayrılma niyetinin cinsiyet bazında farklılık gösterdiği, özellikle kadın çalışanların erkek çalışanlara oranla işten ayrılma niyetlerinin daha fazla olduğu görülmüştür. In the first years of the industrial revolution, working hours which lasted 14-18 hours per day were shortened in time with the international and national labor legislation and the time allocated to the employee himself and his family was increased. In this way, it is aimed to create a healthy and safe working environment by ensuring the work-life balance of the employee, increasing productivity. Technological advances have also facilitated the shortening of work times.Within the framework of the new urbanization approach, the establishment of workplaces outside the residential areas and away from the center, in organized industrial zones increased the time spent by employees for going to and returning to work, and the geçen time on the road has started to disrupt the work-life balance. Indeed, transportation of employees to work from home while on location, in Turkey, it takes on average to 45 minutes in one direction. Although this period varies between cities, it is seen that transportation time from home to work increases in metropolitan cities (Istanbul, Ankara, Izmir, Bursa, etc.).The time spent by the employee to prepare for work (waking up, preparing, breakfast and reaching the station) and the time he/she waits at work (cleaning, gathering and waiting for the departure of the service vehicle), the time spent by the employees on their way to and from the workplace, disrupts the work-life balance, elections, workplace choices and intention to quit.This study investigates the mediating role of work-life balance in the effect of time on the way to and from work, on employees' intention to quit. The findings show that work-life balance plays a mediating role in the effect of time on the way to and from work and return on the employee's intention to quit. However, this effect occurs at different levels depending on the age, gender, marital status, having a child and the status of the workplace. 314 employees participated in the study. 61% of the participants were male employees and 39% were female employees. While 70% of the participants have undergraduate and graduate education, 80% of them are administrative and administrative personnel. 55% of the participants have children. Participants generally have a nuclear family (mother, father, and child/children) in which both spouses work. In the research, it was seen that the intention to leave showed a difference in terms of gender and especially female employees had more intention to quit than male workers.
Collections