The stomachache of Turkish women: Virginity, premarital sex and responses to ongoing vigilance over women`s bodies
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
This research offers an ethnographic study of 17 young, single, professional metropolitan women, who represent a new sociological class in Turkey. Indepth interviews empirically depict the group's attitudes towards virginity loss and premarital sex, attitudes most particularly revealed in their narratives of sexual experiences. Women's discourses on virginity, premarital sexuality, single womanhood, as well as patriarchy and feminism underscore both their resistance towards ongoing vigilance over female virginity within a Turkish context and their struggle to challenge `patriarchal' codes of modest demeanor. However, although the results make a strong case for the significance of women's `relative' empowerment vis-à-vis gendered patterns of sexuality and show women's determination to re-define the boundaries of `proper' sexuality, findings nonetheless suggest that women still negotiate the limits of sexual permissiveness on the basis of moral concerns/judgments. That is to say, young women predicate premarital sexual activity primarily on love and committed romantic relationships. The author argues that the `legitimization of virginity loss' by single women points to a continued ambivalence on the part of Turkish women seeking to `justify' and `idealize' their premarital sexual experiences at the cost of social exclusion. She discusses how women frame premarital sexuality as a moral issue through recently formulated discourses/phrases that invent new definitions of `rational' and `conscientious' morality around female virginity. Interviews also reflect the social vulnerability these women face in this process, particularly in light of the pervasive stereotypes of single women, as selfish, career-driven women and/or as spinsters. Further exacerbating the situation for this group of single, sexually active women are negative attitudes towards the women's movement and, ironically, the women's own rejection of feminist ideology. Their annoyance at `being seen as sexually available' by men increases their difficulty in negotiating female body boundaries. This difficulty is further compounded by this group's criticism of feminism as radical and extremist, instead of viewing feminism, as the author argues, as an empowering resource for these women to not only escape prejudices about single womanhood, but more importantly, to assert control over their bodies, thus liberating themselves from social criticism. Bu araştırma Türkiye?de yeni bir sosyolojik sınıfı temsil eden 17 genç, bekar, profesyonel metropol kadınlarıyla yapılmış etnografik bir çalışmayı sunuyor. Derinlemesine yapılan görüşmeler özellikle kadınların cinsel deneyim anlatılarında ortaya çıkan bekaret kaybı ve evlilik öncesi sekse karşı tutumlarını ampirik olarak inceliyor. Kadınların bekaret, evlilik öncesi cinsellik, bekar kadınlık halleri ve patriyarki ile feminizm ile ilgili diskurları hem onların Türkiye bağlamı içinde kadın bekaretinin üzerinde devam etmekte olan ihtiyata karşı olan dirençlerini artırıyor hem de patriyarkal namuslu/mütevazi davranış kodlarına karşı olan mücadelelerini destekliyor. Ancak sonuçlar ne kadar kadınların cinselliğin cinsiyetçi modellerine karşı nispeten güçlenmelerinin önemine işaret etse ve kadınların `uygun? cinselliğin sınırlarını yeniden tanımlamadaki kararlılıklarını gösterse dahi tespitler her şeye rağmen kadınların halen cinsel hareket serbestilerinin limitlerini ahlaki endişeler üzerinden kurduklarını öne sürüyor. Yani genç kadınlar evlilik öncesi cinsel aktivitelerini esasen aşka ve karşılıklı adanılmış romantik ilişkilere dayandırıyorlar. Yazar bekar kadınların `bekaret kaybını meşrulaştırmalarının? Türk kadınlarının, toplumsal dışlanma endişesiyle, süre gelen çelişkilerine ve evlilik öncesi cinsellik deneyimlerini haklı çıkarma ve idealleştirme/yüceleştirmelerine işaret ettiğini iddia ediyor. Yazar kadınların evlilik öncesi cinselliği, kadın bekareti etrafında yeni `rasyonel? ve `vicdani? tanımları üreten diskurlar aracılığıyla ahlaki bir mesele olarak nasıl tasarladıklarını tartışıyor. Görüşmeler aynı zamanda kadınların bu süreçte karşılaştıkları sosyal yaralanabilirliği ve kırılganlığı, bekar kadınların bencil, kariyer düşkünü ve/ya kız kurusu gibi stereotipler üzerinden görülmelerinden duydukları sıkıntıyı yansıtıyor. Tez boyunca bekar ve cinsel olarak aktif kadınlar için durumu daha da ağırlaştıran bir diğer unsur olarak ise bu kadınların hem kadın hareketini hem de, oldukça ironik bir biçimde, feminist ideolojiyi reddetmeleri gösteriliyor. Bu kadınların erkekler tarafından `cinsel olarak müsait ve daima hazır görülmelerinden? duydukları kızgınlık ve sıkıntı kadınların beden sınırlarını müzakere etmelerini de zorlaştırıyor. Bu zorluk, yazarın da öne sürdüğü gibi, kadınların feminizmi güçlendirici bir kaynak olarak görmeleri yerine radikal ve aşırı olarak eleştirmeleriyle daha da katlanıyor. Yazar feminizmin bu kadınları sadece bekar kadınlık ile ilgili önyargılarından kurtarmayacağını aynı zamanda da bedenleri üzerinde kontrol hakkı iddia etmelerini ve böylece toplumsal eleştiriden kendilerini kurtarmalarını sağlayacağını savunuyor.
Collections