Toward a reconciliation of virtue and freedom in contemporary political philosophy
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Aydınlanma`dan bu yana modernlik kendini bir insani kurtuluş öyküsü ve bir özgürlük kültürü olarak suna geldi. Modern düşüncenin tarihi serüveni içinde özgürlük muhtelif felsefi yaklaşımlar için ahlakın ana ilkesi, siyasetin temel öncülü oldu. Bu tema felsefi olarak en kuvvetli biçimde Aydınlanma çağında geliştirilmiş, en açık şekilde de Kant tarafından telaffuz edilmiştir. Siyasi olarak ise özgürlük fikri büyük Batı devrimlerinde zirveye çıkmış, insan ve vatandaşlık haklarına ilişkin bildirgelerde de formel bir hüviyet kazanmıştır. Aynı süreçte, ahlak ve siyaset düşüncesi daha eski bir gelenekten, klasik 'erdem' geleneğinden kısmen uzaklaşmıştır. Öyle ki, kimi düşünürlere bakılırsa, modernler ile antikler arasındaki temel fark özgürlük ve erdem ilkelerine yönelik vurgularında görülür. Fakat yakın dönemde ve yine modernliğin tam ortasında klasik erdem geleneğinin uyanışına şahit olduk. Öyleyse burada yalnızca tarihi dönemler (antikite-modernite) arasındaki bir karşıtlıktan değil, çağdaş siyaset felsefesine içkin bir gerilimden söz etmek gerekir. Bu tez çağdaş siyaset felsefesinde Rawls gibi özgürlüğe öncelik tanıyan düşünürlerle, MacIntyre gibi erdeme öncelik veren bazı önemli düşünürlere odaklanarak söz konusu gerilimi aydınlatmayı amaçlamaktadır. Özgürlük ve erdem arasında zorunlu, içkin bir gerilim var mıdır? Birini diğeri ile uzlaştırmak, telif etmek mümkün müdür? 'Asgari erdemler' fikri, liberal erdemler ve Aristocu cemaatçilik gibi yaklaşımların eleştirel bir tahlilinin ardından, Taylor`da gördüğümüz türden bir 'iyi etiğinin' erdemli ya da ahlaki bir özgürlük anlayışına açık güçlü bir telif çerçevesi sunduğu ileri sürülmektedir.Anahtar sözcükler: erdem, özgürlük, iyi, MacIntyre, Taylor Ever since the Enlightenment, modernity presented itself as a story of human emancipation and as a culture of freedom. In the history of the modern thought, freedom has been the master principle of morality and the foundational premise of politics for varying philosophical approaches. Philosophically, this theme has been most emphatically developed during the Enlightenment, and most clearly spelled out by Kant. Politically, however, the idea of freedom culminated in the great Western revolutions, and acquired its formal manifestation in the declarations or bills of rights. On the other hand, there is the older, classical tradition of virtue. Some scholars argue that the most fundamental difference between the ancients and the moderns lies in their respective focus on virtue and freedom. However, recently, in the midst of Western modernity, there has been a revival of the classical virtue tradition. The opposition, then, is not only between historical epochs (e.g. between the ancients and the moderns), but is a conflict inside the contemporary political philosophy. This dissertation aims to provide insight into this tension by concentrating on a number of major political thinkers advocating the primacy of freedom, such as Rawls, or the primacy of virtue, such as MacIntyre. After a critical evaluation of 'aretaic minimalism', 'liberal virtue' theories, and Aristotelian communitarianism in contemporary political philosophy, it is argued that the 'ethics of the good` articulated by Taylor offers a stronger reconciliatory standpoint open to an aretaic or ethical understanding of freedom.Keywords: virtue, freedom, good, MacIntyre, Taylor
Collections