Negating the wall: An analysis of space, resistance, witnessing and writing in Turkish coup d`etat literature
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türk edebiyatının bir alt janrı olarak darbe sonrası edebiyatın en çok önem verdiği konulardan biri politik temsil konusudur. Bu kertede edebiyat, temsiliyetin temsiliyetini yapabilme kapasitesiyle ve tarihteki olayları farklı bir perspektif sunabilme ihtimaliyle büyük bir ehemmiyet teşkil etmektedir. Özellikle otobiyografik anlatılar darbe dönemlerinin şart ve koşullarına yönelik bilgilendirici bir karakter taşımaktadırlar. Bu noktada, günümüzden geriye bakılarak yapılan analizlerin çoğunlukla darbe döneminin nihai bir istisna hali, dönemde sessizleştirilen, şiddetemaruz bırakılan bireylerin ise faillikten yoksun, çaresizlik tarafından yutulmuş özneler olarak resmedildiklerini görüyoruz. Bundan ötürü, edebiyatın ideolojik temsiliyetle olan gerilimi hakkında ve edebiyat üzerinden yapılacak araştırmalar sayesinden bütünleştirici, soyutlayıcı ve farklılıkları dikkate almayan ve sessizleştirici yazımlaryerine, çeşitlilikleri göz önüne alan ve farklı temsil ve varoluş alanları açan analizlere bir ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Bu tez, darbe sonrası edebiyat örneklerine bakarak öncelikle mekansal yoksunluğun ve mahkumluğun bireylerin politik failliği üzerindeki etkisini inceleyecektir. Bu noktadan hareketle, hapishane ortamında tanık olma hali ve tanıklık ihtimali tartışıldıktan sonra, bu metinlerin işaret ettiği politik yapılanmalar mercek altınaalınacaktır. En nihayetinde de mevcut iki konunun analizden hareketle, otobiyografik yazım ile antropolojik çalışmanın yakınsayabileceği, alternatif bir tanıklık halinin ve yazım üzerinden bir politik projenin mümkünlüğü sorgulanacaktır.Anahtar Kelimeler: hapishane mekanı, direniş, tanıklık, otobiyografi, antropoloji, politik edebiyat One of the most crucial topics of coup literature as a sub genre of Turkish literature is the matter of political representation. In this respect, literature with its capability to be the representation of a representation and being able to display historical events from different vantage points; becomes of uttermost importance. Specifically, autobiographical narratives have an informative characteristic with respect to the periods of coups. From this point, one can see that the retrospective analyses on these periods, firstly depict these periods as an ultimate state of exception, whilst portraying the subject who has been silenced and subjected to violence as devoid of agency and engulfed in desperation. Thus, it is clear that there is a necessity for a way of analysis that takes different positionalities into consideration and pave way for alternative representation and existence zones instead of totalizing, abstracting and silencing narratives through an inspection of the tension between ideological representation and literature and literature itself. This thesis will investigate literary examples, to first, locate the impact of spatical deprivation and confinement's affect on individuals' political agency. Moving from this point, the issues of conditions of bearing witness in prison setting and possibility of testimony will be discussed, only to reveal the political alternatives these texts signify. In the end, through the analysis of mentioned issues, the relationship between anthropological and autobiographical will be investigated and the possibility of writing as an alternative political project as well as bearing witness in an another way will be questioned.Keywords: prison space, resistance, witnessing, autobiography, anthropology, political literature
Collections