Denizli`deki ilköğretim çağı çocuklarda gündüz idrar kaçırma prevalansı ve ilişkili risk faktörleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Gündüz idrar kaçırma (aynı zamanda diürnal enürezis) `'Diagnostic and Statistical Manual for Mental Disorders, Fourth Edition (DSM-IV)'' te 5 yaş üzeri çocuklarda konjenital ya da kazanılmış bir santral sinir sistemi hasarı olmadan bir haftada en az iki kez gün boyunca istemsiz idrar kaçırma olarak tanımlanmıştır (1).Gündüz idrar kaçırma çocuklardaki en sık ürolojik sorunlardan biridir. Biz bu çalışmada Denizli'deki ilköğretim çağındaki çocuklarda gündüz idrar kaçırma (GİK) prevalansını belirledik. Aynı zamanda bu sorunla ilişkili risk faktörlerini ve gündüz ıslatması olan çocukların yaşam kalitelerini araştırdık.Toplamda Denizli il merkezinden 8, ilçelerinden 6 ilköğretim okulu randomize olarak seçildi. Sosyodemografik ve sosyoekonomik özelliklerle, hastalık öyküsü ile, tuvalet alışkanlıkları ve yaşam kalitesi ile ilgili 42 maddeyi içeren, kendi hazırladığımız sorgulama formu yaşları 7-14 arasında olan 2353 çocuğun ebeveynlerine ulaştırıldı. Geçmişte ya da mevcut nörolojik ya da ürolojik hastalığı olan çocuklar araştırma dışı bırakıldılar. GİK, araştırmadan önce 6 ay içerisinde, gece idrar kaçırmanın eşlik etsin ya da etmesin, ayda 1 kereden daha sık, istemsiz herhangi bir idrar kaçırmanın olması olarak tanımlandı.Toplam katılım hızı %91,9'du (1037 erkek, 1137 kız). GİK toplam prevalansı %8,1 olmakla birlikte ilerleyen yaşla beraber düşme eğilimindeydi ve cinsiyetler arasında fark yoktu (%9,5 erkeklerde, %7,2 kızlarda, p>0,05). Monosemptomatik enürezis nokturna prevalansı %14,1'di (%17,2 erkeklerde, %11,3 kızlarda, p<0,05) ve yaşla ters orantılıydı.Gece ıslatması, gündüz idrar sıklığı, üriner sistem enfeksiyonu öyküsü, seyrek barsak alışkanlıkları ve defekasyon güçlükleri, idrar yaparken ıkınma, idrar yaparken ağrı, kesik kesik işeme, sıkışma ve çömelme GİK ile önemli ölçüde ilişkiliydi (p<0,05).Kırsal kesimde yaşama, düşük okul başarısı, evdeki çocuk sayısı GİK ile önemli ölçüde ilişkiliydi (p<0,05). Fakat doğum zamanı ve doğum ağırlığının GİK ile ilişkisi yoktu (p>0,05). Ailenin sağlık güvencesi ile, ebeveynlerin eğitim seviyesi ile, babanın iş durumu ile ve ailenin aylık geliri ile GİK arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki vardı (p<0,05).Araştırmamızın sonucunda GİK'in çocuğun yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkisi olduğunu belirledik (p<0,05).Bizim araştırmamızdaki GİK prevalansı literatürde daha önce bildirilen prevalans oranlarından çok farklı değildi. GİK ile çocuğun tuvalet alışkanlıkları ve üriner sistem enfeksiyonu öyküsü ile çocuğun ve ailenin sosyodemografik ve sosyoekonomik özellikleri arasında ilişki vardı. Bu nedenle gündüz idrar kaçırması olan bir çocuk değerlendirilirken bu risk faktörleri göz önünde bulundurulmalıdır. Daytime wetting (also referred to as diurnal enuresis) is defined in Diagnostic and Statistical Manual for Mental Disorders, Fourth Edition (DSM-IV), as an involuntary voiding of urine during the day, with a severity of at least twice a week, in children 5 years of age in the absence of congenital or acquired defects of the central nervous system (1). It is one of the most common urological disorder in children. In this study we determined the prevalence of daytime urinary incontinence in primary school children, in Denizli. We also investigated the associated risk factors of this disorder and quality of life of daywetter children.A total of 8 primary schools in Denizli city center and 6 primary schools in the districts of Denizli randomly selected. Self-prepared questionnaire which includes 42 items about sociodemographic and socioeconomic factors, history of the diseases, toilette habits and quality of life was delivered to the parents of 2353 children whom aged 7-14. The children with present or past neurological or urological diseases were excluded. DUI was defined as any involuntary leakege of urine during the daytime occuring more frequently than once monthly in the 6 months before the survey.The overall participation rate was %91,9 (1037 male, 1137 female). The overall prevalence of DUI was %8,1 with a tendency to decrease with incrasing age and with no difference between genders (%9,5 in boys, %7,2 in girls, p>0,05). The overall prevalence of monosymptomatic enuresis nocturna was %14,1 (%17,2 in boys, %11,3 in girls, p<0,05) and it was inversely related with age.Nigttime wetting, daytime frequency, history of urinary tract infection, infrequnt bowel habits and defecation difficulties, straining, hesitancy, intermittency, urgency and squatting were significantly related to DUI (p<0,05).Living in the rural regions, lower school performance, the number of children in the house were all significantly associated with DUI (p<0,05). But birth time and birth weight were not associated with DUI. There was a statistically significant relationship between DUI and health insurance of the family, education levels of the parents, paternal employement status and monthly family income (p<0,05).In our survey we determined that DUI has a negative impact on the children?s quality of life (p<0,05).The prevalence of DUI in our survey is not too different from the prevalence rates reported previously in the literature. There was an association with DUI and toilette habits and history of urinary tract infection of the children and sociodemographic and socioeconomic characteristics of the children and their families. So that while evaluating a child with DUI, these risk factors should be considered.
Collections