Breaking the rifles: Conscientious objection to military service in Turkey and in İsrael
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez, vicdani retçilerin ordu, militarizm ve militarizasyon nedeniyle failliklerinin kısıtladığı kontekstlerde nasıl sosyal, politik, legal ve kurumsal dönüşümün aktörleri olduklarını, Türkiye'de ve İsrail'deki vicdani ret hareketlerinin karşılaştırmalı-tarihsel bir analizini yaparak açıklamaktadır. Vatandaşlık aktı perspektifinden, vicdani retçilerin hegemonik ordu, vatandaşlık ve savaş anlayışından mesafe aldığı, yeni talepler ve amaçlara sahip yeni politik öznellikler ortaya koyduğu ve birçok yerde ve farklı ölçeklerde sivil itaatsiz eylemler gerçekleştirdiği bir süreç ile politik aktörler olduklarını vurgulamaktadır. Vatandaşlık aktları yaklaşımını feminist kesişimsellik teorileri ve karşılaştırmalı-tarihsel metot ile tartışan araştırma, aktivist vatandaşın monolitik bir özne olmadığını; politik failliği ve bu failliğin ses ile ilişkisini farklılaştıran refleksif ve bedensel bir süreç ile ortaya konan kesişimsel bir özelliğe sahip olduğunu savunmaktadır. Vatandaşlık aktları (ve sosyal hareketler) çeşitli, çok katmanlı ve kesişimsel kimlik kategorilerinin zaman ve mekana gore değişen müzakereler ve pazarlıklar sonucunda sürekli yeniden inşa edilmektedir. Tez ordu, militarizm ve militarizasyonun hegemonik anlayışlarının vicdani reddi farklı şekillerde etkilediği ortaya koymaktadır. Hegemonik söylem ve pratikler İsrail'de vicdani reddin görece erken, reformist bir çerçevede ve daha büyük bir ölçekte çıkmasını sağlamışken, Türkiye'de uzun sure vicdani reddin önünde engel teşkil etmiştir. Tabii bu radikal vicdani ret söylem ve pratiklerinin çıkmadığı anlamına gelmemektedır. Vicdani ret hem İsrail'de hem de Türkiye'de yakın dönemde çıkan ve küçük fakat giderek gelişen bir grup tarafından radikal bir çerçevede de ortaya konmaktadır. Kimlik kategorileri arasındaki hem bireysel hem de kollektif düzeyde gerçekleşen kesişimsel diyalog, ordu, militarizm ve militarizasyon karşısında alternatif söylem ve pratiklerin çıkmasını da sağlamaktadır. This dissertation questions how conscientious objectors become agents of social, political, legal and institutional change in contexts where military, militarism and militarization impede their agencies through a comparative-historical analysis of the objection movements in Turkey and in Israel. Drawing on the acts of citizenship approach, it argues that the objectors become political actors through a process in which they take distance from the hegemonic conceptions of military, citizenship and war; put forth new political subjectivities with new claims and goals; and perform acts of civil disobedience in multiple sites and at multiple scales. Discussing the acts of citizenship approach through the lenses of the feminist intersectionality theories and the comparative-historical methodology, it further claims that the activist citizen is not a monolithic but intersectional subjectivity that comes into being through a reflexive and embodied process which differentiates the political agency and its relation to voice. The multiple, multilayered and intersectional identifications construct the acts of citizenship (and the social movements) through series of bargaining and negotiations that unfold in situated contexts of time and place. Specifically, the dissertation argues that the hegemonic conceptions of military, militarism and militarization affect the objections differently. Whereas they enable the early emergence of the conscientious objection as a reformist act of citizenship and with a higher scope in Israel, they limit the agencies of the objectors in Turkey. That said, the radical acts of objection still emerges, albeit delayed and with a smaller scope, in both countries since the intersectional dialogue between various identifications at the individual and collective level enable alternative conceptions of military, militarism and militarization.
Collections