İlkokul matematik derslerinde olumlu bir söylem ortamının etkisinin söylem analizi yöntemiyle incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu araştırmanının amacı 4. sınıf ondalık sayılar konusunun öğretimine ilişkin olumlu bir söylem ortamı oluşturulmasının, söylem analizi yöntemi ile incelenmesidir. Araştırmada ön test - son test kontrol gruplu yarı deneysel araştırma modeli ile nitel araştırma modeli olan örnek olay çalışmasından oluşan karma araştırma modeli kullanılmıştır. Bu model, deneysel desen ve nicel verilerin istatistiksel analizine dayalı sonuçlar ile nitel verilerin Gee'nin söylem analizi metoduna dayalı sonuçların birleşiminden oluşmuştur. Bu araştırma, Aydın ili merkez ilçede yer alan bir ilkokuldaki 4. sınıfın bir şubesi deney, bir şubesi kontrol grubu olarak 2013-2014 öğretim yılı II. döneminde pilot uygulama, 2014 -2015 öğretim yılı II. döneminde gerçek uygulama şeklinde yürütülmüştür. Şubeler seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçsal örnekleme yöntemi kullanılarak seçilmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü ilkokulda yer alan 4. sınıflar arasından bir şube deney ve diğer şube kontrol grubu olarak belirlenmiştir. (deney grubu N=30, kontrol grubu=30). Ön test sonucu olarak grupların deney öncesinde; akademik başarı ve matematiğe yönelik tutum açısından denk gruplar oldukları belirlenmiştir. Üç haftalık bir süre boyunca ondalık kesirler konusunun kavratılmasındaki farklılıkların ortaya konulması amacıyla deney grubunda dersler olumlu söylem modülü ile işlenmiş, kontrol grubunda ise yürürlükte olan program takip edilmiştir. Deney grubunda olumlu bir söylem ortamının nasıl olması gerektiği konusunda deney grubunun sınıf öğretmenine araştırmacı tarafından `söylem eğitimi` verilmiştir. Hem deney hem kontrol grubundaki dersler her grubun kendi sınıf öğretmeni tarafından yürütülmüştür. Deney ve kontrol grubundaki ondalık kesirler dersleri video kaydına alınmış ve videolar izlenerek olumlu söylem ortamının etkisinin Gee'nin söylem analizi yöntemi ile analizi yapılmıştır.Araştırmada, veri toplama araçları olarak, araştırmacı tarafından geliştirilmiş 31 maddelik `Ondalık Kesirler Başarı Testi` (KR 20 = 0.868), araştırmacı tarafından güvenirlik çalışması tekrar yapılmış olan Geban, Ertepınar ve diğ. (1994) tarafından geliştirilmiş, tek faktörlü ve Uygun (2008) tarafından ilköğretim matematik alanında uygulanmış `Matematiğe Yönelik Tutum Ölçeği` (Cronbach Alpha = 0.78) uygulanmış ve bu yolla öğrencilerin konuya yönelik akademik başarılarına, matematiğe karşı ilgi ve tutumlarına ve ondalık kesirler konusunda deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin kendi aralarında ve öğretmen- öğrenci arasında söylemlerinin video kayıtlarına dair veriler toplanmıştır. Çalışmanın başarı ve tutum veri toplama araçları ile ilgili olarak deney ve kontrol gruplarına eş zamanlı olarak, araştırmaya başlamadan önce ön test uygulanmış, araştırmanın hemen bitiminde son test ve de araştırma bittikten 12 hafta sonra kalıcılık testi uygulanmıştır. Deney ve kontrol grubundaki ondalık kesirler dersleri işlenirken de dersler araştırmacı tarafından video kaydına alınmıştır. Araştırmada toplanan nicel verilerin analizi, SPSS programı kullanılarak ilişkisiz t testi; Tekrarlı Ölçümler İçin Tek Faktörlü ANOVA ve Tekrarlı Ölçümler İçin Tek Faktörlü ANCOVA ile yapılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda ondalık kesirler konusunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin söylemlerinden yararlanılmıştır. Deney grubunda olumlu söylem ortamı ile işlenen dersler ve kontrol grubunda öğretmen kılavuz kitabına göre işlenen derslerin video ve ses kayıtlarından yararlanılmıştır. Öğrencilerin ondalık kesirler konusundaki söylemleri ders süresince video kayıt cihazı ve ses kayıt cihazı ile kaydedilmiştir ve derslerdeki durumlar araştırmacı tarafından not edilmiştir. Bu kayıtlar daha sonra bilgisayar ortamına eksiksiz bir şekilde metinler halinde aktarılmıştır ve veriler Gee'nin söylem analizi yöntemine göre 4. sınıf ondalık kesirler kazanımları doğrultusunda ayrılmış ve her kazanımda geçekleşen etkinliklere göre en iyi diyaloglar çerçevesinde analiz edilmiştir.Araştırmanın nicel sonuçları açısından başarı testi göz önüne alındığında; grupların öntest ortalama puanlarına göre düzeltilmiş sontest ve kalıcılık testi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan tekrarlı ölçümler için tek yönlü kovaryans analizi sonucuna göre grupların öntest ortalama puanlarına göre düzeltilmiş sontest ve kalıcılık testi puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Bu fark olumlu söylem ortamı ile işlenen derslerin öğrencilerin başarılarına olumlu bir katkı sağladığı görülmektedir. Bunun yanı sıra deney grubu öğrencilerin uygulama öncesinde matematiksel başarı öntest ile sontest puanları ve öntest ile kalıcılık puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Ön test ve son test puanları arasında son test lehine bulunan anlamlı fark, matematik dersi ondalık kesirler konusunun olumlu söylem ortamı ile işlenmesinin öğrencilerin başarılarında artış olduğunu göstermektedir. Araştırmanın nicel sonuçları açısından tutum testi göz önüne alındığında; deney grubu ve kontrol grubu öğrencilerinin tutum son test puanları için yapılan ilişkisiz t testi sonucunda gruplar arasında deney grubu lehine bir fark bulunmuştur. Bu durum olumlu söylem ortamı ile işlenen Ondalık Kesirler konusunun öğrencilerin tutumlarına olumlu yansıdığını göstermektedir. Bunun yanı sıra kontrol ve deney grubunun tutum kalıcılık test puanları için yapılan ilişkisiz t testi sonucunda gruplar arasında tutumları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu durum, deney ve kontrol gruplarındaki öğrencilerin, öğretim sonrası konu ile ilgili kalıcılık duygu ve tutumları arasında bir fark olmadığını göstermektedir. Bunun yanında deney ve kontrol grubunun son tutum testlerinde anlamlı fark çıkıp, kalıcılık son tutum testlerinde çıkmaması deney grubundaki olumlu söylem ortamının devam ettirilmemesinden kaynaklandığı söylenebilir. Deney grubu öğrencilerinin tutum öntest ile sontest puanı istatistiksel anlamda farklılık saptanmıştır. Bu durum olumlu söylem ortamı ile işlenen derslerin öğrencilerin tutumlarına olumlu yansıdığını göstermektedir. Aynı zamanda tutum son test ve tutum kalıcılık testi sonuçlarına göre de olumlu söylem ortamı ile işlenmeyen derslerin öğrencilerin matematiğe yönelik tutumlarına etki etmediğini ve olumlu söylem ortamı ile ders işlenişi kadar zevkli olmadığını göstermektedir. Kontrol grubu öğrencilerin uygulama öncesinde matematiksel tutum öntest puanları, uygulama sonrası sontest ve kalıcılık puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Bu durum olumlu söylem ortamı ile işlenmemiş olan ondalık kesirler konusunun öğrencilerin tutumlarına etki etmediğini göstermektedir. Öğrencilerin işlenen derslerde matematiğe yönelik tutum ve dersten zevk almalarında herhangi bir değişiklik olmadığını göstermektedir. Araştırmanın nitel sonuçları göz önüne alındığında; deney ve kontrol grubunun sınıf içi söylemlerinin analizine göre deney grubu öğrencilerinin derse katılım konusunda kontrol grubu öğrencilerinden çok daha aktif rol almaları göze çarpmaktadır. Öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişim etkileşimi, öğrenme eylemini de yakından etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Olumlu bir söylem ortamında yapılan öğretim çalışmaları da öğretmenin teşvik edici söylemleri itibariyle öğrencilerin bilgiyi oluşturmalarında son derece önem arz etmektedir. Kontrol grubu öğrencileri ise bu anlamda öğretmene bağımlı bir iletişim biçimi sergilemiş ve çözüme katkı sağlama konusunda yeterli sorumluluk alamamışlardır. Matematiksel kavramlar arası ilişkilerin ve bağlantıların kurulması noktasında birçok uyaranı kullanabilme becerisi de yine deney grubu öğrencileri tarafından ustaca kullanılabilmektedir. Araştırmanın da temelini oluşturan matematik ve dil ilişkisinde öğrenmenin gerçekleşebilmesi için matematiksel bilginin kavramsal boyutları ile ve uygun bir matematik dili kullanılarak ele alınması gerektiği tespit edilmiştir. Deney grubunda kavramsal düzeydeki matematiksel ilişkiler matematik ve dil bağlamında ele alındığından öğrencilerin matematiksel ifade yetilerinin geliştiği, kontrol grubunda ise bu iletişim biçimi oldukça sınırlı olduğundan öğrencilerin matematiksel ilişkileri ifade etmede zorlandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmenin matematiksel dile kavramsal anlamda hâkim olmasının yanında bu dişli kullanırken öğrencinin de matematiksel dil gelişiminin göz önünde bulundurması gerektiği tespit edilmiştir. Bunun yanında kontrol grubu öğrencileri daha bağımlı, pasif ve düşüncelerini ortama açma konusunda isteksiz ve cesaretsiz bir görüntü çizmektedir. Araştırmadaki deney grubu öğrencilerinin, fikirlerini açıklama cesaretini ve grup arkadaşlarının farklı düşüncelerinden yeni sonuçlar elde etme becerisini de aktif bir şekilde gerçekleştirdiği görülmektedir. Sosyal yapılandırmacı yaklaşım kapsamında oluşturulan olumlu söylem ortamı ile işbirlikli öğrenmenin öğrencilerin söylemleri üzerinde benzer etkilere sahip olması beklenilebilir bir durumdur. The purpose of this research is to analyze the 4th class students who are taught decimal numbers with a positive discourse by using discourse analysis method. In this research, a pretest-posttest design with a control group quasi-experimental study and a qualitative model which is a kind of mixed research model made up of precedent study. This model consists of the results of the analysis of experimental design with quantitative data and the results of Gee's discourse analysis method. The study was conducted in a primary school in district of Aydın. While one of the 4th classes was the control group, another one was the experimental group. As in the II. term of 2013-2014 the application was a pilot scheme, in the II. term of 2014-2015 the application was conducted genuinely. The classes were elected with purposeful sampling method which is one of the non-random sampling methods. Among the 4th classes in which the research was conducted, one of the classes was the control group, while another one was the experimental group (experimental group N=30, control group=30). As a result of the pretest, it was defined that before the research, groups were selected under equal conditions depending on their academic success and their tendency towards Math. During the period of three weeks, the lessons in experimental group were conducted with positive discourse module in order to reveal the differences in comprehension decimal fraction, while the lessons in control group were conducted with the usual curriculum. The teachers in experimental group were given `a discourse education` in order to show how the positive discourse atmosphere should be. Both the control and the experimental groups were taught by their own class teachers. The lessons about decimal fraction in experimental and control group were recorded and watched so as to find out the effect of positive discourse in Gee's discourse analysis. In order to get the data, `Decimal Fraction Success Test` (KR 20=0.868) which is made up of 31 articles was used. `Scale for Attitude Towards Math` (Cronbach Alpha=0.78) which was retested for its reliability and developed by Geban, Ertenpınar and others (1994), applied in primary school Math classes with a single factoral way by Uygun (2008). In this way, a data about students' academic success about the subject, their attitude and tendency towards Math, a video about the discourse between experimental and control groups and student-teacher interaction was gathered. Before the research, the experimental and control groups were synchronously pre-tested for the success and the data. As soon as the research was completed, post-test and after 12 weeks, a persistency test was applied. The students were recorded while they were taught the decimal fraction by the researcher. The analysis of the quantitative was implemented with t test by using SPSS program; the Single Factor ANCOVA was used for Repetitive Evaluation. Considering the success test for the qualitative results; a great statistical difference between post-test and persistency test was revealed depending on the covariance analysis used for repetitive evaluation. This difference shows that the lessons with a positive discourse have a great impact on students' success. Apart from this, a great change in pre-test and post-test points and pre-test and persistency test points in experimental group students' success in Math. The change in pre-test and post-test (which is for the benefit of post-test) shows that the usage of positive discourse while teaching decimal fraction causes an increase in students' success.Considering the attitude test for the quantitative results of the research, a difference for the benefit of experimental group was defined after applying unrelated t-test for final attitude test on the experimental and control group students. This situation shows that a positive discourse while teaching decimal fraction has a positive impact on students' attitude. Apart from this, no meaningful difference was found between the results of unrelated t-test for the attitude persistency test among the experimental and control groups. This fact reveals that there is no difference between experimental and control group students' emotion, persistency and attitude after being taught. Also, there is a great difference in final post-test in experimental and control groups, while there is no change in final persistence test which shows that it is because of the discontinuance of the positive discourse in class. A great statistical difference was defined in experimental and control group students' attitude pre-test and post-test points. This result shows that a positive discourse in lesson causes positive attitudes of the students. At the same time, according to the attitude post-test and persistency test, a lesson with a nonconstructive discourse has no effect on students' attitude towards Math and this lesson is not as enjoyable as the lesson with a positive discourse. No great difference was found between the points of attitude pre-test before the lesson and post-test and persistency test after the lesson. This situation shows that a lesson about decimal fraction which is not conducted with a positive discourse doesn't have an impact on students' impact. It shows that it also doesn't have an impact on the attitude and the joy of the students. Considering the qualitative results of the research, it is outstanding that the experimental group students are more active in participating than the control group students depending on the analysis of the in-class discourse of both groups. The interaction between the teacher and the student appears to be an effective factor in learning. Encouraging the student in a positive discourse has a huge impact on creating information for the student. Control group students display a dependent communication with the teacher and could not gain enough responsibility for the resolution. The skill for creating the relation between mathematical concepts can be used effectively again by the experimental group students. In order to put the relation between Math and language into practice, the conceptual aspect of Math and an appropriate language should be used. As the conceptual relations about Math in experimental group students are examined depending on the Math-language interaction, the students' ability of expressing Math was developed. When it comes to the control group, the students had difficulties in expressing Math relations as their way of communication was restricted. Moreover, it was found that the teacher should consider the students' development of Math language apart from possessing this language totally. Besides, the control group students seem to be more dependent, passive and discouraged or unwilling to express their ideas. The experimental group students in this research are more active and courage in expressing their opinions and coming up with new conclusions by gathering different ideas. It is anticipated that positive discourse which was created under the root of social constructivism and cooperative learning has similar effects on students' discourse.
Collections