Re-thinking biophilic design patterns in preschool environments for children
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Dünya genelinde ölçüsüz kentleşme oranı, kentlerdeki insanların doğal çevrelere erişimini kısıtlamaya sebep olmuştur. Sıkışık kentsel alanlar, yetişkinlerin ve çocukların yaşamlarının % 90'ına kadar binaların içinde geçirmeye zorlamaktadır. Çeşitli çalışmalar genç yaştaki çocukların yetişkinlere kıyasla doğaya bağlanma talebinin daha kritik olduğunu doğrulamıştır. Doğa ile ilişkide olmak insanın doğasında var olduğu için (biyofiliya) bir çocuğun yaşam alanlarında olması gereken önemli bir yönüdür. Biyofiliya hipotezi, insanların doğa ile doğuştan gelen biyolojik bir bağları olduğunu düşündürmektedir. Bu hipoteze dayanarak, doğanın özellikleri ve sistemleri inşa edilmiş ortamlara dahil etmek üzere biyofilik tasarım ortaya çıkmıştır. Çocukların bulunduğu çevre, başka hiçbir şeyin yapamayacağı fiziksel ve zihinsel ve psikolojik deneyimler sunmakta olduğu ısbat edilmiştir. Bu yüzden onların bulunduğu çevrelerin doğadan kopuk olması en başta çocukların yaşam ortamlarından bağımsız hissetmek üzere, sağlıkları üzerinde de olumsuz etkileri yarattığı kanıtlanmıştır. Çocukları bulundukları ortama ve doğal ortamlara yeniden bağlamak üzerine yapılan çalışmaların çoğu çocukların açık havada oyun oynamalarına odaklanmıştır. Oysa binaların içinde de doğal unsurların faydalarını yakalamak için önemli bir potansiyel vardır. Bu çalışmada, 3 ila 6 yaş arasındaki 10 çocuklar için eğitim ortamları ile doğal ortamlar arasındaki eksik bağı göz önünde bulundurarak kreş çevrelerinde biyofilik tasarım potansiyellerini mimari açıdan yeniden düşünmeyi hedefliyoruz. Bu çalışmanın sonucunda, kreş tasarımcılarına çocukların fiziksel ve zihinsel sağlıklarına faydalı olması için tasarımsal öneriler sunmayı amaçlıyoruz. Bunu gerçekleştirmek için, seçili kreş projelerin çevrelerini planlarını, özelliklerini ve iç tasarımlarını analiz ediyor ve onları Biyofilik Tasarım modellerine ilişkilendirmeyi planliyoruz. The unprecedented rate of urbanization globally is associated with a decrease in access to natural environments. Congested urban spaces are compelling adults and children to spend a considerable amount of time inside the buildings which by some reports is up to 90% of their life. Numerous studies have affirmed that Children at young ages are in more critical demand of being connected to nature, in comparison to adults. Nature is an essential aspect of a child's requirements from living areas as it is inherent in the human makeup, in other words, 'Biophilia'. The biophilia hypothesis suggests that human beings have an innate biological connection with nature. Based on this hypothesis, biophilic design has been promoted to incorporate natural features and systems into built environments. The environment delivers physical and mental experiences that nothing else can, and separation from the natural environment is proven to have negative impacts on development, health, and well-being, in this case, detachment of children from their living environment. The majority of studies on reconnecting children with natural environments have focused on the outdoor-play of children. Whereas there is a vivid potential to catch the benefits of natural elements inside of the buildings as well. In this study, by addressing the missing link between nature and educational settings for children between the age of 3 to 6, we are aiming to re-think biophilic design features in the preschool environment from an architectural aspect. This study is aiming to offer recommendations and suggestions for preschool designers to interconnect children with the benefits of nature and natural 8 elements for their physical and mental health. To do so, the project is analyzing plans, features, and interior designs of preschool environments and probes them into Biophilic Design patterns.
Collections