Dental implantların 2 farklı teknik olan piezocerrahi osteotomi ve novel osseodensifikasyon yöntemiyle yerleştirildikten sonra implantların osseointegrasyonu üzerine etkilerinin değerlendirilmesi: Tavşan tibiasında deneysel çalışma
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İmplant, genel tıp alanındaki kullanımıyla eksik bir doku ya da organın yerine yerleştirilen doğal ya da yapay materyal anlamına gelir. Dental implant ise eksik bir veya birden fazla dişin tedavisinde dental protezlere destek olarak kullanılan, cerrahi işlem ile çene kemikleri içine yerleştirilen, titanyumdan yapılmış doğal diş kökünü taklit eden materyallerdir. Dental implant tedavisinin başarılı olması için implant ve kemik arasında `osseointegrasyon` denilen sıkı bir bağlantının oluşması gerekmektedir. Bu bağlanma süreci dinamik bir süreçtir, implantın yerleştirildiği erken dönemde hızlı bir şekilde olur, sonrasında implant kemiğin içinde kaldığı sürece yavaş bir şekide devam eder.Osseointegrasyonun oluşmasını etkileyen çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerin en önemlileri, implantın, alveoler kemik içine yerleştirilmesi aşamasında belirli bir stabilite ile yuvasında hareketsiz olarak konumlandırılması (primer stabilite) ve yeterli miktarda kemik ile kontakt oluşturmasıdır. Ayrıca implantın primer stabilitesinin, osseointegrasyonun sağlanması için bir ön koşul olduğu bildirilmektedir. Dental implantların osseointegrasyonunun uzun süreli olması, implant yerleştirilecek kemiğin trabeküler yoğunluğuna da bağlıdır. Eğer yeterli trabeküler kemik yoksa implantların osseointegrasyonu yeterli miktarda olamaz ve zamanla zayıf olan osseointegrasyonunu da kaybedebilir.Dental implantların kemik içindeki yuvası, kemik trabekül yoğunluğuna; yani kemiğin kalitesi ve kantitesine bağlı olarak seçilen frezleme teknikleri ve farklı frez protokolleri ile oluşturulmalıdır. Dolayısıyla bu protokollerin kemiğin anatomik ve fizyolojik durumuna göre seçilmesi ve uygulanması, implantın yapısı (geometrisi, yiv şekli…) ile birlikte implantın primer stabilitesini ve etrafındaki kemik yoğunluğunu değiştirir. Sonuç olarak bu süreçler implant tedavisinin uzun dönem başarısında çok önemli rol oynamaktadır.Literatürde dental implantların osseointegrasyonuna olumlu katkı sağlamak için pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar implant materyalinin tasarımı ve yüzey özellikleri üzerine yoğunlaşmıştır. Cerrahi prosedürler ve implant cerrahisi sırasında frezleme protokolleri hakkında çok az çalışma bulunmaktadır.Bu çalışmanın amacı implant tedavisinin başarısı açısından farklı güncel frezleme teknikleri ile implant yerleştirmek, sonuçları deneysel olarak inceleyerek hangi tekniğin primer stabilite ve osseointegrasyon açısından daha başarılı ve olumlu sonuçlar vereceğini ortaya çıkarmaktır.Çalışmada 24 adet erkek, beyaz, Yeni Zellanda cinsi tavşan kullanılmıştır. Çalışmaya dahil olan tüm tavşanların tibialarına 3.2 mm çapında 8 mm boyunda aynı tasarımda dental implantlar yerleştirilmiştir. Deney grupları; Normal implant frezi ile implant yuvası açma (kontrol) grubu (n:16); piezocerrahi uçları ile implant yuvası açma grubu (n:16); osseodensifikasyon(densah) frezleriyle implant yuvası açma grubu (n:16) şeklinde oluşturulmuştur. Cerrahiden 8 hafta sonra tavşanlar sakrifiye edilmiştir. İmplant cerrahisi sonrasında ve 8. haftada manyetik rezonans yöntemiyle implant stabilitesi (ISQ değerleri) ölçülmüştür. Kemik-implant kontağı (KİK) ise 8. hafta sonunda histomorfometrik analiz yöntemiyle ölçülmüştür.Başlangıç ISQ değerlerinde kontrol grubu ve diğer tekniklerle yerleştirilen gruplar (piezocerrahi, osseodensifikasyon frezleri) arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir.8 haftalık ISQ değerlerinde ise, piezocerrahi yöntemiyle ile yerleştirilen grupta kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek sonuçlar bulunmuştur. Piezocerrahi grubu ISQ değerleri 8.hafta sonunda fazla bulunmuş fakat osseodensifikasyon grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir (p>0,05).Piezocerrahi grubu KIK değerlerinde kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek sonuçlar göstermiştir (p˂0,05). Piezocerrahi ile yerleştirilen grupta 8.hafta sonundaki KİK değerleri osseodensifikasyon yöntemine göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. (p<0,05). Bu çalışmanın limitleri dahilinde; piezocerrahi ile osseodensifikasyon yöntemi arasında 8.hafta histomorfometrik analiz sonuçlarına göre piezocerrahi yönteminin osseodensifikasyon yöntemine göre ISQ ve KİK değerlerinin daha fazla olduğu bu nedenle osseointegrasyona daha fazla katkı sağladığı düşünülmektedir. Bu sonuçların kesinliği için farklı kemik tiplerinde daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır. Implant means a natural or artificial material that replaces a missing tissue or organ in its general use in medicine. Dental implants are materials used to support dental prostheses in the treatment of one or more missing teeth, which are implanted in the jaw bones by surgery and mimic the natural tooth root and is made of titanium. For dental implant treatment to be successful, a tight connection called `osseointegration` must be established between the implant and bone. This bonding process is a dynamic process, which occurs quickly in the early period of implant placement, and then proceeds slowly as long as the implant remains in the bone.There are several factors affecting the formation of osseointegration. The most important of these factors is immobilization of implant in its housing (primary stability) with sufficient stability at the stage of insertion into the alveolar bone, and having contact with sufficient amount of bone It is also reported that primary stability of the implant is a prerequisite for achieving osseointegration. The prolonged osseointegration of dental implants also depends on the trabecular density of the bone where they will be implanted. . If there is not enough trabecular bone, the osseointegration of the implants cannot be sufficient and may lose its weak osseointegration over time.The socket of the dental implants within the bone is based on bone trabecular density; that is, it should be formed with selected drilling techniques and different drilling protocols depending on the quality and quantity of the bone. Therefore, the selection and application of these protocols according to the anatomical and physiological condition of the bone changes the implant's structure (geometry, groove shape, etc.), as well as the primary stability of the implant and the surrounding bone density. As a result, these processes play a crucial role in the long-term success of implant treatment.Many studies have been conducted in the literature to contribute positively to the osseointegration of dental implants. These studies have focused on the design and surface properties of the implant material. There are very few studies on surgical procedures and milling protocols during implant surgery.The aim of this study is to determine the success of implant treatment by using different current drilling techniques, and to investigate which techniques will yield more successful and positive results in terms of primary stability and osseointegration.In this study, 24 male, white, New Zealand rabbits were used. Dental implants of 3.2 mm in diameter and 8 mm in length were placed in the tibia of all rabbits included in the study. Experimental groups; Normal implant drill (control) group (n: 16); piezosurgical group (n: 16); osseodensification (densah) group (n: 16). Rabbits were sacrificed 8 weeks after surgery. Implant stability (ISQ values) was measured by magnetic resonance method after implant surgery and at 8 weeks. Bone-implant contact (BIC) was measured by histomorphometric analysis at 8 weeks.There was no significant difference in the initial ISQ values between the control group and the groups undergoing implant by other techniques (piezosurgery, osseodensification drills). In the 8-week ISQ values, the results were significantly higher in piezosurgery group compared to the control group. Piezosurgery group ISQ values were higher at the end of 8th week but did not show a significant difference compared to osseodensification group (p> 0.05).Piezosurgery group showed significantly higher BIC values than the control group (p˂0.05). BIC values at the end of the 8th week were significantly higher in the piezosurgical group than the osseodensification group. (P <0.05). In addition, bone contact around the implants implanted by piezosurgery was found to be more better than osseodensification technique.Within the limits of this study; According to the histomorphometric analysis results of the 8th week between piezosurgery and osseodensification method, it is thought that as the ISQ and BIC values of the piezosurgery method are higher than the osseodensification method, it contributes more markedly to osseointegration. For the confirmation of these results, further studies with different bone types are required.
Collections