Kanal patı aktivasyon yöntemlerinin farklı kök kanal dolum teknikleri ile birlikte uygulandığında dentin penetrasyonu ve bağlantı dayanımına etkisinin incelenmesi: CLSM değerlendirmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı; üç farklı kanal patı aktivasyon yöntemi kullanılarak farklı dolum teknikleri ile yapılan kanal dolgularındaki dentin tübülü penetrasyon seviyelerinin ve bağlanma dayanımlarının incelenmesi ve bu iki parametre arasındaki korelasyonun değerlendirilmesidir.Çalışmamızda 176 adet üst çene kesici diş kullanıldı. Tüm dişlerin kron kısımları uzaklaştırılarak 15 mm'lik standart kökler elde edildi. Kök kanalları ProTaper Next nikel titanyum döner eğeler ile X4 numaralı eğeye kadar genişletildi. Kullanılan kanal patı aktivasyon yöntemine göre 4 farklı grup oluşturuldu: (1. Aktivasyon yok (kontrol), 2. Manuel dinamik aktivasyon (MDA), 3. Sonik aktivasyon (EDDY) ve 4. Pasif Ultrasonik aktivasyon (PUA)). Daha sonra her bir grup kullanılacak obturasyon tekniğine göre 4 alt gruba ayrıldı: A. Soğuk lateral kondensasyon, B. Tek kon, C. Güta-Perka olmadan sadece pat, D. Devamlı ısı ile obturasyon (Elements) ( n=11 her grup için). Kök kanal dolumları tamamlandıktan sonra her bir örnekten koronal-orta-apikal olmak üzere 1 mm kalınlığında 3'er kesit elde edildi. Önce konfokal lazer taramalı mikroskop ile kesitlerin dentin tübülü penetrasyon yüzdesi, alanı ve derinliği değerlendirildi ve daha sonra aynı kesitler bağlanma dayanımı değerlerini incelemek üzere push-out bağlanma testine tabi tutuldu. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi için tek yönlü varyans analizi, çoklu karşılaştırmalar için Kruskal Wallis testi, değişkenler arasındaki korelasyon için Spearman testi kullanıldı.Çalışmamızdan elde edilen veriler değerlendirildiğinde; soğuk lateral kondensasyon ile doldurulan gruplarda karşılaştırılan hiçbir pat aktivasyon yöntemi penetrasyon yüzdelerinde istatistiksel olarak bir değişiklik oluşturmadı (p>0,05). PUA ve EDDY'nin pat penetrasyon alanı ve derinliğinde azalmaya yol açtığı ancak sadece PUA ile meydana gelen azalmanın istatistiksel bir fark yarattığı gözlendi.(p≤ 0,05). Bağlanma dayanımı değerlerine bakıldığında ise yine PUA ve EDDY'nin bu değerleri azalttığı MDA'nın ise arttırdığı ancak bu değişimlerin de istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlendi (p>0,05). Tek kon tekniği ile doldurulan gruplarda; pat aktivasyonu ile penetrasyon yüzdesi değerlerinde anlamlı bir değişiklik elde edilmedi. Penetrasyon alanı, penetrasyon derinliği ve bağlanma dayanımı değerlerine bakıldığında sadece manuel dinamik aktivasyon ile bu değerlerin anlamlı bir artışı gözlenebilirken (p≤0,05) diğer aktivasyon yöntemlerinin oluşturdukları değişiklikler istatistiksel bir fark oluşturmamıştır (p>0,05). Sadece pat ile doldurulan gruplarda EDDY grubu en yüksek penetrasyon değerlerini (yüzde-alan ve derinlik) gösterdi ancak hiçbir grup arasında istatistiksel açıdan fark bulunamadı (p>0,05). Ayrıca; tüm aktivasyon gruplarının bağlanma değerlerini azalttığı ancak sadece PUA ile aktive edilen grupta istatistiksel olarak bir fark oluştuğu görüldü (p>0,05). Devamlı ısı ile obturasyon tekniği kullanılarak doldurulan kanallarda ise hiçbir pat aktivasyon yönteminin penetrasyon yüzdesi, alanı ve derinliğinde istatistiksel açıdan anlamlı bir fark oluşturmadığı görüldü (p>0,05). Bağlanma dayanımı değerlerine bakıldığında PUA ve EDDY'nin bu değerleri düşürdüğü ve bu azalmanın istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşturduğu gözlendi (p≤0,05).Elde edilen veriler değerlendirildiğinde; kök kanalı dentin tübül penetrasyonu (penterasyon yüzdesi, alanı ve derinliği) ve bağlanma dayanımı değerlerinin kanal patı aktivasyon yöntemlerinden değişen oranlarda etkilendiği söylenebilir. Ayrıca bu etki, farklı kök kanal dolum teknikleri uygulandığında farklı sonuçlar gösterebilmektedir. İlave ekipman gerektirmeyen, basit ve ucuz bir yöntem olan manuel dinamik aktivasyon özellikle tek kon tekniğinde tübül penetrasyon değerlerini ve bağlanma dayanımı değerlerini arttırabildiği için tercih edilebilir. Özellikle devamlı ısı ile obturasyon tekniğinde soğutma suyundan yoksun olarak kullanılan sonik ve ultrasonik sistemler çalışmamızda olduğu gibi frekans değerleri ve aktivasyon süreleri arttırıldığında bağlanma dayanımı değerlerini düşürebilmektedir. Bağlanma dayanımı değerleri, kök kanal dolum tekniğine bağlı olarak değişmekle birlikte dentin tübülü penetrasyon değerlerinden bağımsızdır.Anahtar kelimeler: bağlanma dayanımı, konfokal lazer taramalı mikroskop, pat aktivasyonu, pat penetrasyonu, sonik aktivasyon, ultrasonik aktivasyon The aims of this study were to evaluate the effect of three different root canal sealer activation methods on dentin tubule penetration values and bond strength in root canals filled using different root canal filling techniques and to investigate the correlation between them.176 maxiller central incisors were used in our study. The standard root lengths of 15 mm were created by removing the crowns of all dental specimens. Root canals were prepared to file X4 with ProTaper Next nikel titanium rotary files. Firstly, all samples divided into 4 equal groups according to the sealer activation method, one of which was the control group: (1. No activation (control), 2. Manual dynamic activation (MDA), 3. Sonic activation (EDDY) and 4. Passive Ultrasonic activation (PUA)). Subsequently, each group was divided into 4 subgroups according to the obturation technique: A. Lateral condensation, B. Single cone, C. Sealer without gutta-percha, D. Continuous wave obturation (Elements) (n=11 for each group). After the root canal obturation was completed, 3 sections of 1mm thickness were obtained for each sample, coronal-middle-apical. First, the dentin tubule penetration percentage, area and depth of the sections were evaluated by confocal laser scanning microscope and then the same sections were subjected to push-out test to examine the bond strength values. One-way ANOVA tests were used for statistical analysis of data, for multiple comparisons Kruskal Wallis test was used and Spearman test was used for correlation between variables.When the data obtained in our study were evaluated; There was no statistically significant change in the penetration percentages of any sealer activation methods compared to the groups filled with lateral condensation (p> 0.05). It was observed that PUA and EDDY caused decrease in sealer penetration area and depth, but only PUA decrease caused a statistical difference (p≤0.05). When the bond strength values were examined, it was seen that PUA and EDDY decreased these values and MDA increased, but these changes were not statistically significant (p> 0.05). In groups filled with single cone technique; no significant change in penetration percentage values could be obtained with sealer activation. When the penetration area, penetration depth and bond strength values were examined, only a significant increase of these values could be observed by manual dynamic activation (p≤0.05), but the changes caused by other activation methods did not create a statistical difference (p> 0.05). EDDY group showed the highest penetration values only in the sealer-filled groups, but no statistical difference was found between any of the groups (p> 0.05). Also; it was observed that all activation groups decreased the bond values but there was a statistically significant difference only in the PUA activated group (p> 0.05). In the root canals filled with continuous wave obturation technique, no sealer activation method showed a statistically significant difference in penetration percentage, area and depth. When the bond strength values were examined, it was observed that PUA and EDDY decreased these values and this decrease made a statistically significant difference.Considering the limitations of this study it can be said that the sealer activation methods effect root canal dentin tubule penetration (percentage, area and depth of penetration) and bond strength values in varying rates. In addition, this effect may show different results when different root canal filling techniques are applied. Manual dynamic activation, which is a simple and inexpensive method that does not require additional equipment, can be preferred, especially in the single-cone technique since it can increase tubular penetration values and bond strength values. In warm gutta-percha technique, sonic and ultrasonic systems can reduce the bond strength values when used with increasing frequency and activation times. Although the bond strength values vary depending on the root canal filling technique, they are independent from dentin tubule penetration valuesKey words: bond strength, confocal laser scanning microscope, sealer activation, sealer penetration, sonic activation, ultrasonic activation
Collections