İran ve Suudi Arabistan rekabetinin Ortadoğu`daki mezhep temelli çatışmalara etkisi : Hizbullah örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ortadoğu geçmişten günümüze pek çok imparatorluğa ve devlete ev sahipliği yapmış köklü bir coğrafyadır. Bu coğrafya'nın insanları sahip oldukları bazı kıymetli kaynaklar sebebiyle son yıllarda savaş veya çatışma unsurları ile yaşamaya alışık hale gelmişlerdir. Ortadoğu'ya dış unsurlar müdahale ederek çatışma faylarını tetiklemekle birlikte, Müslüman dünyanın kendi iç dinamiklerinden ortaya çıkan bazı çatlaklarda mevcuttur. Bunlardan en önemlisi de mezhepsel bölünmedir. Sünni-Şii ayrımı İslam tarihinin ilk safhalarında ortaya çıkmış ve günümüzde Ortadoğu'da etkin bir şekilde sürmektedir. İran ve Suudi Arabistan, Ortadoğu coğrafyasının tarihsel olarak rekabet eden iki ülkesidir. Birisi Sünni nüfusu temsil etmek ve onun üzerinden bölgeye hakimiyet kurmak amacında, diğeri ise Şii dünya üzerinden bölgesel hedeflerine ulaşmak gayesindedir. Bakıldığında her ikisi de dini, gerçekleştirmek istedikleri siyasi amaçlar doğrultusunda sahaya sürmeyi planlamaktadır. İslam dini gibi barış ve esenlik olarak kendini tanımlayan bir din, siyasi rekabetler doğrultusunda kullanılmaya başlandığında asıl fonksiyonundan uzaklaşıp, çatışmacı bir araca dönüştürüleceği açıktır. Nitekim İslam'ın ilk dönemlerinde başlayan Sünni ve Şii bölünmesi de dini bir ayrışma değil siyasi bir ayrışma olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizbullah örgütü son otuz yılda bölgede etkin olarak faaliyet göstermeye başlamış ve İran'ın bölgedeki ilgilerinden birisi olmuştur. Bu ilgi doğrultusunda İran-Hizbullah ilişkisi gelişmiş ve zamanla Hizbullah, İran'ın amaçları doğrultusunda faaliyet yürüten bir örgüt olarak ortaya çıkmıştır. Bu işbirliği bölgedeki mezhepsel fay hatlarını daha da germiş ve Sünni ülkelerin İran-Hizbullah ittifakını tehdit olarak görmesini sağlamıştır. Gelinen noktada bizim çalışmamız bu ittifaklar sonucunda bölgede ortaya çıkan mezhepsel gerilimleri ve çatışma ağlarını incelemeye yoğunlaşmıştır.Anahtar Kelimeler : Suudi Arabistan, İran, Hizbullah, Sünni, Şii. The Middle East is a rooted geography that hosted a lot of empires and states throughout history. The People of this geography get used to live with war and conflict elements in the recent years because of having some valuable sources. Although foreign factors interfere to the Middle East to induce fault lines, the Muslim World has some cracks because of their own internal dynamics. The most important of these cracks is sectarian division. Sunni-Shi'a divergence emerged in the first period of Islamic History and it still continues effectively in the Middle East. Iran and Saudi Arabia are two historical competitive countries of the Middle East. One of them aims at the population of the Sunni representation in order to gain dominance in the region, the other aims at the population of Shi'a representation in order to be the regional power. Take a deep consideration; both of them target to use religion for their political goals. Islam identifies itself as a peace and welfare religion, however if it is used for political competitions, Islam moves away from its main role and is clearly transformed to a conflict vehicle. Hence, Sunni-Shia division is not a religious disintegration, on the contrary is politics disintegration. Hezbollah organization emerged in the area as an active actor in the 1980s and became the one of interests of Iran in the Middle East. In the direction of this interest, Iran-Hezbollah relationships improved and Hezbollah started working towards Iran's aims as an organization. This cooperation more stretched the sectarian fault lines in the area and made Sunni countries to see the Iran-Hezbollah alliance as a threat. At this point, this study concentrated on the examination of sectarian tensions and new conflict lines in the area because of this alliance.Key Words : Saudi Arabia, Iran, Hezbollah, Sunni, Shi'a.
Collections