Geleneksel iktisadi refah kavramlarının İslam`da adalet kavramıyla karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma İslam'da toplumsal ve ahlâkî olarak en önemli kavramlardan biri olan `adalet` ile `Geleneksel İktisadi Refah` kavramlarının analizini ele almıştır. `İslami adalet` anlayışı, toplumsal hayatın düzenini dengeli bir şekilde korunmasını amaçlar. Bu denge ise insanlar arasında din, dil, ırk ve renk ayrımı olmadığı ve gücün hakkı doğurmadığı bir ortamda sağlanabilmektedir. Adalet, insanın kendisine olduğu gibi başkasına da erdemli ve hak gözeterek davranmasıdır. Sadece kendi çıkarlarını ve menfaatini düşünen insanın adil olması beklenemez. Nisa Suresi 135. ayette `Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.` buyurulmaktadır. Geleneksel iktisadi zihniyette insana biçilen `bencil` ve `her zaman çoğu aza tercih etme` aksiyomları, İslam inancındaki insan anlayışıyla örtüşmemektedir. Haşr Suresi 9. ayette `…Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.` ve İnsan Suresi 8 ve 9. ayetlerde `Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.` şeklinde belirtildiği gibi insanın kendisi bizatihi ihtiyaç içinde olmasına rağmen başka ihtiyaç sahiplerini tercih etmesi onu erdemli kılmaktadır. Yine Haşr Suresinin `…Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz...` mealindeki 7. ayetinde belirtildiği üzere İslam malın; servetin sadece güçlüler ve zenginler arasında dolaşmasına, tekelleşmesine karşı çıkar. İslam, hak sahibine hakkının verilmesini esas alır. Çalışma, öncelikle Geleneksel İktisadi Refah kavramlarının oluşum sürecinin ve zihniyet esaslarının genel bir bakış açısıyla değerlendirilmesini içermektedir. İkinci bölümde, adalet kavramının İslam ve Batı toplumlarında gelişim süreci incelenmiş, Kur'an ve Hadisler ışığında bu kavram için deliller getirilmiştir. Son bölümde ise Geleneksel İktisadi Refah kavramları ile İslami yaklaşımların karşılaştırılmasının sonuçları belirtilmiştir. Bu çalışmada adalet, belli bir sınır çerçevesinde incelenmiştir.Anahtar kelimeler: Adalet, Geleneksel İktisat, Refah, İslam This study addresses the analysis of the conventional economic welfare concept with `justice`, one of the most fundamental elements of Islam in terms of community and ethics. The perception of `Islamic justice` seeks to maintain the social life order in a balanced manner. This balance can only be ensured in an environment where no discrimination exists amongst human-beings in terms of religion, language, race and colour and the power doesn't yield to fairness.Justice suggests that a human-being approaches to others in virtuously and fairly – just like he does to himself. A human-being who only considers his interests and benefit cannot be expected to behave fairly. Verse 135 of Surah an-Nisa states that ` Believers! Be upholders of justice, and bearers of witness to truth for the sake of Allah, even though it may either be against yourselves or against your parents and kinsmen, or the rich or the poor: for Allah is more concerned with their well-being than you are. Do not, then, follow your own desires lets you keep away from justice. If you twist or turn away from (the truth), know that Allah is well aware of all that you do.` The axioms in the conventional economic mind-set suggesting the human-being as `selfish` and `always preferring the more rather than less` don't correspond with the perception of human-being in Islamic belief. As provided in the Verse 9 of Surah Al-Hashr `… but give [them] preference over themselves, even though they are in privation. And whoever is protected from the stinginess of his soul - it is those who will be the successful.` and Verses 8 and 9 of Surah Al-Insan `And they give food in spite of love for it to the needy, the orphan, and the captive, [Saying], `We feed you only for the countenance of Allah . We wish not from you reward or gratitude.`, the fact that human-beings prefer other needers in spite of their own needs makes them virtuous. Similarly, as provided in the Verse 7 of Surah Al- Hashr `… so that it will not be a perpetual distribution among the rich from among you.` Islam rejects that the goods and wealth range amongst the strong and rich and become monopolized. Islam predicates that the right shall be given to the right-holder. This study, primarily, contains the review of the process in which the conventional economic wealth notions evolve and the fundamentals of the perception with a common view of point. The second chapter handle the evolving process of justice notion in Islamic and Western societies and provide evidences of it in the light of Qur'an and Hadith. In the last chapter, the results of comparison of traditional economic concepts and Islamic approaches are stated. This study examines the justice within a certain framework. Key Words: Justice, Conventional Economics, Welfare, Islam
Collections