Çağımızda teknoloji-insan ilişkisine felsefe açısından bir bakış
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
121 ÖZET Çağımızı belirleyen en önemli fenomenlerden biri, bilim, bilimsel teknoloji ve sanayi arasındaki bütünleşmedir. Çağımızda insan, aralarındaki sınırın giderek belirsizleştiği bilimsel ve teknolojik etkinliğini kendisine zarar verecek tarzda gerçekleştirmektedir. Bu çalışmayı yaparken, bir yandan çağımızda teknolojiye, teknolojinin bilimle ilişkisine ilişkin yaygın tasarımları irdelemeye, bu tasarımların nasıl bir teknoloji anlayışından doğduğunu ve neden sorgulanması gerektiğini göstermeye çalıştık; bir yandan da çağımızda teknolojiyle ilişkisinde insanın nasıl bir sorunla yüzyüze olduğunu ve onu bu duruma getiren nedenleri, Heidegger'i izleyerek göstermeye çalıştık. Heidegger, doğaya egemen olma isteği ile yola çıkan insanın durumunu bir `tutukluluk`, bir `kapanmışlık` hali olarak betimler. Çağımız insanının temel sorunu olarak `yurtsuzluk` sorunu, Heidegger'e göre, dünyayı insanın buyruk ve kullanımı altına sokmaya yönelen modern teknolojinin temelindeki `hesaplayıcı`, `nesnelleştirici` bilme tarzının, çağımızda başka bilme olanakları karşısındaki egemen durumunun, insanın bu bilme tarzına sürgün edilmiş olmasının bir sonucu olarak yaşadığı bir sorundur. Heidegger, çağımız insanının kendi özüne yönelik122 bir tehdit altında olduğuna; bu tehdidin esas olarak modern teknolojinin özünden kaynaklandığına; çağımızda teknolojiye ilişkin tasarımların bunu görmemizi engellediğine dikkat çeker. Heiddegger, teknolojinin sadece `bir alet, bir insan etkinliği` olduğunu ileri süren teknoloji anlayışının kaynaklık ettiği tasarımlarla hesaplaşır: Çağımızda, teknolojinin `nötr` olduğuna ve ona egemen olacağımıza ilişkin yaygın tasarım, bu teknoloji anlayışından doğmaktadır. Bu tasarım, teknolojinin özünü görmemizi engellemektedir. Teknolojinin özünün, teknolojik-olan ile aynı şey olmadığını vurgulayan Heidegger'e göre, sorgulanması gereken teknolojinin özüdür. Çünkü ancak sorgulama yoluyla teknolojinin özü ile bağımızı kurabilir ve teknolojik-olanı kendi sınırları içinde deneyimleme imkânına sahip olabiliriz. Teknolojinin özünü sorgulayan Heidegger, teknolojinin bir `gizini-açma tarzı` olduğu sonucuna varır ve modern teknolojinin özünde hüküm süren `meydan okuyucu gizini-açma` tarzına `çerçeveleme` der. Modern teknolojinin özünde hüküm süren düşünüş biçimi, `çerçeveleme`, dünyayı insanın buyruk ve kullanımı altında görmeye yöneltir. `El-altında duran`, `çerçeveleme`nin tahakkümü altındaki herşeyin mevcut olma tarzıdır. Heidegger, `çerçeveleme`nin özsel alanı altında içinde duran insanın da `el-altında duran`dan başka bir anlamı kalmadığına dikkat çeker. 123 SUMMARY The most important phenomenon that has shaped the 20th century is the unification of science, scientific technology and industry. The fact that both science and scientific technology are under the control and influence of industry means that these activities have become self-destructive for human beings in our era. In this thesis, we tried to investigate common ideas about technology, and the relationship between technology and science, we atempted to show which technological point of view has given rise to these ideas and how they should be examined. We are mainly concerned with the understanding of the problems humans face in their relation with technology and with the reasons that cause this situation in our era. In doing this, we followed Heidegger's philosophy. Heidegger describes the situation of human beings in our era as one that is the prisoner of his own technological creations in his desire to win over nature. According to Heidegger, the most important problem of humans in our century is `being homeless`. Modern technology is based on an objective and quantitative manner of obtaining knowledge, and the fact that such a view of knowledge has gained power is the main cause of the problem of `being homeless`. Heidegger asserts that124 common ideas about modern technology in our century has prevented us from seeing that it threatens the essence of human beings in our era. Heidegger questions the assumptions about technology such as `it is a means to an end, a human activity`. The assumption of technology as one which is neutral is the result of the former assumption. This idea prevents us from seeing the real essence of technology. According to Heidegger, the essence of technology is nothing technological and what needs to be questioned is the essence of technology. Heidegger asserts that technology is `a mode of revealing` and that the revealing that rules in modern technology is `the challenging revealing`, and that is what he calls `enframing` (Ge-stell). According to Heidegger, `enframing`, the manner of thought that rules in modern technology aims at making the earth under the control and employment of humans. `The standing-reserve` (Bestand) designates nothing less than the way in which everything presences that is wrought upon by `the challenging revealing`. Heidegger thinks that the meaning of being a human being is nothing but `the standing-reserve`.
Collections