Yerelin dönüşümü: Anamur örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
180 ÖZET Günümüz dünyasında küresel dönüşümlerin yaşandığı açık bir gerçektir. Dünyamız özellikle kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasına paralel olarak toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yönden çok yoğun bir etkileşim içinde bulunmaktadır. Bu nedenle dünya toplumları küresel düzeyde bütünleşme ile farklılaşmayı, uyum ile çatışmayı bir arada yaşamaktadır. Sermayenin ulusal üstü yapılanması, dünyanın tek bir pazar olması anlamına gelen küreselleşme kavramı 1970'lerin ikinci yansında belirginleşen ekonomik bunalımı aşabilmek için kapitalist sistemin girdiği yeniden yapılanma sürecini yansıtmaktadır. 1980'li yıllarda belirginleşen küreselleşmeci politikalarla, sistem; devlet yapılarını, makro ve mikro ekonomik dengeleri, kültürel değerleri ve yaşama biçimlerim neo liberalizm doğrultusunda yeniden yapılandırmaya başlamıştır. Köklü değişim süreci olarak adlandırılan bu süreç hızla sürmekte ve günümüz toplumlarını ve yerleşik değerleri kökten değiştirmektedir. Küreselleşmenin yaygınlaşması ile yaşanan değişimler noktasında evrensellik, ulus-devlet, kimlik etniklik, yerellik vb. kavramlar yeniden tanımlanmaya başlanmıştır. Gerçekten de küreselleşme; kapitalist birikim süreçlerinin içine düştüğü krizlerden sıyrılarak yeniden yapılanmasıdır. Yoksa yeni bir dünya düzeni değildir. Çünkü, küreselleşme tarihsel süreçlere baktığımızda zaten vardı ve değişen sadece yeni versiyonları ve yapılanmasıydı.181 Birinci küreselleşme dönemi merkantilizmin yarattığı itici güçle yöntem olarak yeni keşifler, misyonerlik ve askeri işgallerle beslenerek kendisine yeni sömürge alanları yaratmıştı. Sanayi devrimi ve doğurduğu gereksinimlerle küreselleşme kabuk değiştirerek birinci dönemdeki yöntemlerinin yanına, sanayileşmeyle ortaya çıkan ticaret şirketlerini de alarak emperyalizmi doğurmuştu. `Globalleşme` olarak adlandırılan yeni dönem ve kapitalizmin yeniden yapılanması ise günümüzde yaşanan üç farklı gelişmenin sonucudur.. 1970'lerde çok uluslu şirketlerin daha büyüyerek dünyayı yönetme adına ortaya çıkışı,. 1980'lerde yaşanan iletişim devrimi,. 1990'larda S.S.C.B'nin yıkılmasıyla batının rakipsiz kalması Bu yeniden yapılanmanın dünya ölçeğinde yarattığı makro ölçekli sonuç ise, enerji-finans- iletişim sektörlerinde tekelleşme ve yayılma ile alternatif ideoloji yokluğudur. Küreselleşmenin bu yeniden yapılanma sürecinde devletin rolü yeniden tanımlanmakta ve devletin işlevlerinin bir kısmı ulusal üstü kurumlara devredilirken, devlet tamamen dışlanmakta ve yeni yapılanmanın bir işbirlikçisi olarak dönüşümün ulusal ölçekte güvenliğini sağlama misyonu yüklenmektedir. Burada devletle, küresel organizasyonda en büyük işbirliği alanlarından biri de özelleştirme alanında karşımıza çıkmaktadır. Küresel yayılmacılık devleti bu anlamda biçimselleştirirken yereli de sorgulamakta ve yayılmacılığına direnecek yerel güçleri devre dışı bırakabilmek için `yeni yerel` ortaya çıkmaktadır. Kapitalizmin yeni yerel anlayışında emek cephesi devre dışı182 bırakılmaktadır. Yerine ise sivil toplum kuruluşları (STK) konulmaktadır. Bu yerel yapılanma küresel organizasyonun çok sinsi bir planıdır. Çünkü STK'lar içerisinde yer alan guruplar, meslek, sektör, düşün dünyası ve işlevsellikleri ile hiçbir zaman güç haline gelmeyecek kadar uyumsuzluğu yapılarında taşımaktadır. Zaten istenen de budur. Yani küresel organizasyonların ereğine ulaşmasında yerel `direnç` mekanizmalarının oluşmamasıdır. Bu durum küreselleşmenin doğasına da uygundur. Yerelin dönüşüm süreçlerinde bir başka değişim de yerel yönetim ideolojileri ve uygulamalarında ortaya çıkmıştır. Özellikle son yirmi yılda güç ilişkilerinde yaşanan değişme ile ulus devletin şemsiyesi altında kollektif tüketimin örgütlendiği mekanlar olan kent ve kent yönetimleri son dönemlerde sermayeyi kendi mekanlarına çekebilmek için yanşan birimler haline geldiler. Bunun faturası, stratejik olarak çalışan sınıflan desteklemeye yönelik alanlardan çekilinmesi ve sermayeyi desteklemeye yönelik alanlara öncelik verilmesi oldu. Bir yerel mekan olarak Anamur'da küresel yeniden yapılanmanın dünya ve ulusal ölçeklerde getirdiği dönüşümlerden kuşkusuz etkilenmektedir. Ne yazık ki dönüşümün yönü gelecekte yaşanabilecek olumsuzlukları işaret etmektedir. Çünkü kent öncelikle bir taran kentidir ve tarım yerel için temel yaşamsal değerleri içermektedir. Oysa devletin taran politikası kökten değişmekte ve taran adeta yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu anlamda Anamur doğal olarak küreselci bu uygulamalar sonucu tarımdan elde ettiği gelirlerini ve istihdam alanını kaybedecektir. Küreselleşmenin zenginlik vaat ettiği alanlardan biri olan turizm olayında da sonuç pek farklı değildir. Çünkü turizm alanı olarak ayrılan kentsel topraklar ikinci konutlarla doldurulmuştur. Ulaşım zorluğu asılsa bile turizm yatırımları için sermaye183 baskısı yatırımlar anlamında artacak ve başka işlevler için ayrılan kentsel topraklara yöneliş beraberinde kentsel rantları doğuracaktır. Yerel sürecin giderek sağlıksız gelişimi sonucu bölüşüm kurgusu da bozulacak sonuçta kent yozlaşması ve kent suçlan artacaktır. Nasıl ki küreselleşmenin bugün dünya üzerinde kurguladığı yeniden yapılanması sonucu, bu organizasyonun sahibi kapitalizm zengin ülkeleri daha zengin yoksul ülkeleri daha yoksullaşma sürecine taşıdı ise bir yerel mekan olarak Anamur'da da aynı sonuç yaşanacak gibi gözüküyor. Ancak unutulmamalıdır ki, her tez antitezini de yapısında taşır. Küreselleşme ile dünyanın değişik mekanlarında yaşanan yoksullaşmaya karşı her farklı yerelde tepkici güçler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Dünya ölçeğinde `Seattle ruhu`, Türkiye'de Bergama' lılar buna örnektir. Anamur, bugün yaşanan yerel dönüşümü kendi lehine çevirebilecek, tarım, turizm, orman ve su kaynaklan gibi ekonomik ve doğal değerlere sahiptir. Eğitim yönünden de belli bir standardı yakalamış olan kentliler bu yerel değerlerini kentlilik bilinci ve akılcı bir yönetim felsefesi ile geliştirerek değerlendirebilmelidir. Böylece küreselleşen dünyada, kendi kendine yetebilen, dayanışma ve demokratik yapılanmanın getirdiği çağdaş bir mekan olarak varlığını sürdürebilir. 184 SUMMARY It is an obvious fact that in our world today global transformations are being experienced. Our world is in intense iteraction with social, economical, political and cultural matters in parallel to espezially mass comunnication devices' being widespread. Thus, societies in the world experience both integration and differentiation, harmony and conflict in global level. Th eterm `globalisation` which means the world's becoming a single market, the intemalisation of capital, the capital system which experiences the process of reconstruction in order to pass over economic crisis that emerged in the second half of 1970s is reflected. Through the policies of globalization in the years of 1980, system has begun to reconstruct the structure of government, th emacro and micro economic balances, cultural values and life styles in the line of neoliberalizm. This process which şis called as the process of fundemental change, carries on rapidly and changes radically the established values and present societies. Through the globalization's being widespread, the terms such as universalization, nation-state, identity, being ethnic, localization, etc. At the point of change is sterted to be reidentified. In this reconstruction, Giddens examined the globalisation fact in the limit of time and place concept. Giddens defines the term `globalisation` in the most general meaning as the overflowing of social relations net from localization and by means of the global communications systems, the experience of mutual effects of the wprld's societies. However, Robertson considers globalisation as continuously extending of multi-directional social relations net and he proposes location's being led to foreground.185 Acoording to Waters if globalisation is considered to be a completed fact, the cultural globalisation is to be achieved. Whereas Wallersitein, shaped globalisation as central countries, environmental countries and semi-environmental countries. He declares that by means of globalisation, the world capitalist economy produces unequalled relations again which work up in favour of developed countries, while working up against underdeveloped countries. However Freidman proposes that at the end of the process of reconstruction, the solution to be achieved is the concept `world city`. But last point achieved today shows that by means of globalisation, in the world societies, conflict instead of integration, getting poorer in underdeveloped countries instead of wealth, ethnic, religious and class warfare have increased. The system includes organisations in favour of capital and increases exploitation. At the point of resistence, nation states are being depressed by means of globalisation's constructed mechanisms and social collapse is experienced. In that case, current global insistence is neither destiny nor solution. Whole underdeveloped world and Türkiye should increase their resistance against the global policies at the standing point, ta this case strong nation state and democratic public circle must be formed. M the local level, Anamur had better synthesize traditional culture and global culture well. In this case the organisation of the individuals who `think global act locally` should be composed against globalists approach `production local consumption global`. A society which is formed by such a city and citizens survives without losing it's original existence.
Collections